Musul Mezar Taşından Topkapı Sarayı Çinilerine Haremeyn-i Şerifeynin Resimlenmesi

Ahmad Khamehyar

13 Mart 2015

Değerlendirme:Ertuğrul Ertekin

Bilim ve Sanat Vakfı Sanat Araştırmaları Merkezi Kırkambar Sohbet etkinliği kapsamında Tahran Üniversitesi İslam Tarihi ve Medeniyeti bölümünde doktora öğrencisi olan Ahmad Khamehyar’ı misafir etti. Önümüzdeki günlerde İran Meclisi Kütüphanesi tarafından yayımlanacak albüm çalışması çerçevesinde Khamehyar, “Musul Mezar Taşından Topkapı Sarayı Çinilerine Haremeyn-i Şerifeyn’in Resimlenmesi” başlıklı bir konuşma yaptı. Farsça gerçekleşen konuşmada ardıl tercüme yapıldı.

Konuşmasında Haremeyn-i Şerifeyn’in bir mezar taşından çini panolara dek uzanan ve yaklaşık yedi yüzyıla yayılan süreçte ne şekilde resimlendiğini genel hatlarıyla ele alan Khamehyar, yer yer detaylarına da inerek tasvirlerdeki üslup farklılıklarını ortaya koymaya çalıştı. Khamehyar, konuşmasına, sonradan Bağdat İslâm Eserleri Müzesi’ne intikal eden Musul’daki İbrahim Mucâb’a ait mezar taşına işlenen tasviri inceleyerek başladı. Kâbe tasvirlerinin bilinen ilk örneği olması bakımından önemli olan bu tasvirde, Mescid-i Haram’ın bütün detaylarının; Hicr-i İsmail, Makam-ı İbrahim, minber, avlunun içindeki minareler, revaklar ve avluyu çevreleyen minarelerin resimlendiği görülmektedir. Daha sonra Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî tasvirlerini sırasıyla hac vekâletnameleri, mimari eserler, el yazması eserler, çini panolar ve tablolar üzerinden inceleyen Khamehyar, Haremeyn-i Şerifeyn tasvirlerinin erken örneklerinden birini barındıran ve bugün Türk İslâm Eserleri Müzesi’nde muhafaza edilen 602/1205 tarihli Eyyübîler dönemine ait hac vekâletmesi üzerinde durdu. Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî’nin yanı sıra Arafat, Mina ve Mescid-i Aksa’nın da tasvirlerini barındıran bu vekâletname, geç dönem vekâletnameleri için bir model oluşturmuştur. Khamehyar, bu vekâletnamenin tasvirlerini, Britanya Müzesi, Doha İslâm Eserleri Müzesi ve Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan ve 15-16. yüzyıllara tarihlendirilen vekâletnamelerin tasvirleriyle de karşılaştırdı.

Khamehyar, Isfahan’da bulunan Azadegân Kümbeti’nin duvarına işlenen, hâlihazırda iyi muhafaza edilmediği için yok olmak üzere olan Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî tasvirlerinin özelliklerinden söz etti. 14. yüzyıla tarihlendirilen bu tasvirin dikkat çeken özelliği, Mescid-i Nebevî’nin şehrin ortasında yer alan konumunu göstermesidir. Tasvirde Mescid-i Nebevî’nin, etrafı surlarla çevrili Medine’nin ortasında yer aldığı görülmektedir; oysa Medine’nin etrafı tarihte hiçbir zaman surlarla çevrilmemiştir.

Haremeyn-i Şerifeyn tasvirlerinin en sık karşılaşılan örnekleri el yazması eserlerdir. Bu bakımdan Khamehyar konuşmasının büyük bir bölümünü kronolojik sıraya göre ele aldığı tasvirli el yazması eserlere ayırdı. Önce her iki nüshası da 14. yüzyıla tarihlendirilen anonim Farsça tarih kitabı Mücmelü’t-tevârîh ve’l-kısas’ın Berlin ve Heidelberg nüshalarının tasvirlerini inceleyen Ahmed Khamehyar, daha sonra 16. yüzyılın ilk yarısında Muhyi Lârî tarafından kaleme alınan Fütûhü’l-Haremeynbaşlıklı hac seyahatnamesinin farklı nüshalarının tasvirlerini ele aldı. Fütûhü’l-Haremeyn’in neredeyse bütün nüshalarında, başta Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî olmak üzere, Mekke ve Medine’deki bütün kutsal mekânların tek tek resimlendiğini kaydeden Khamehyar, eserin kutsal mekânların resimlenmesinin gelenekselleşip yaygınlaşmasında önemli bir etkiye sahip olduğunu belirtti.

Muhyi-i Lârî’nin eserinden sonra kutsal mekânların çokça resimlendiği bir başka eser olan Cezûlî’nin Delâilü’l-hayrât’ındaki Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî tasvirlerini eserin farklı nüshaları üzerinden inceleyen Khamehyar’a göre bu tasvirlerde başlıca üsluplar Mağrip, Osmanlı ve Hint-Keşmir üsluplarıdır. Mağrip üslubunun daha çok Ravza-i Mutahhara ve Hücre-i Saadet tasvirlerinde, Hint-Keşmir üslubunun daha ziyade Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî’nin genel manzarasını gösteren tasvirlerde kullanıldığını dile getiren Khamehyar, Osmanlı üslubunun ise perspektifi öne çıkardığını kaydetti.

Haremeyn-i Şerifeyn tasvirli el yazması örneklerinden sonra Khamehyar, Kâbe tasvirli çini panolardan da söz etti. Daha ziyade Kâbe’nin resimlendiği bu panolarda kimi zaman Mescid-i Nebevî ve Arafat da resimlenmiştir. Çini panoların Osmanlı döneminde yaygınlaştığını ve daha çok İznik’te üretildiklerini belirten Khamehyar, Topkapı Sarayı Müzesi’nin Kara Ağalar Mescidi’nde bulunan örneklerinden yola çıkarak, çini panolardaki Haremeyn-i Şerifeyn tasvirlerinin detaylarını da inceledi.

Khamehyar konuşmasının sonunda, büyük çoğunluğu 19. yüzyıl sonrasına tarihlendirilen Kâbe tablolarını ele aldı ve tuval üzerine yapılan bu resimlerin önceki örneklerine nispetle daha gerçekçi olduğunu kaydetti.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.