Dîvân 32. sayı çıktı

29 Haziran 2012 Cuma

SUNUŞ

2012 yılının bu ilk sayısında dergimizin adına yaraşır, düşünce dîvânı mahiyetinde bir muhteva ile huzurunuzdayız. Dîvân’ın İslami ilimlerin teşekkül döneminden Şerif Hüseyin İsyanı’na, Kant’tan Cahit Zarifoğlu’na, Taftazânî’den din ve kadın konulu akademik çalışmalara uzanan yedi yazı içeren 32. sayısı Halit Özkan’ın “Tedvin Tarihinde Emevî Sarayı ve Zührî’nin Mirasına Bir Örnek: Şuayb b. Ebû Hamza Nüshası” başlıklı makalesiyle açılıyor. Hadislerin tedvini sürecindeki belirleyici rolüyle meşhur olan İbn Şihab ez-Zührî’nin öncelikle Emevî idarecileriyle ilişkisine odaklanan Özkan, Zührî’nin Emevî muhalifi genç bir âlim iken halifenin danışmanı mevkiine gelişinin izini sürüyor. Zamanının çoğunu Şam’daki sarayda geçiren bir âlimve Medine ulemasının birikimini tevarüs etmek için sık sık Hicaz seyahatine çıkan bir tâlibolarak Zührî, Emevî idaresi tarafından bütün İslam ülkesinde hadisleri tedvin etmekle görevlendirilen âlimler arasındaki en mühim kişidir. Onun çabaları sayesinde birçok hadis kaybolmaktan korunmuş ve üçüncü yüzyılın ürünü olan meşhur ve muteber hadis kitaplarına girmiştir. Zührî tedvin çalışmaları sırasında kâtip ve o günkü şartlara göre bol sayılabilecek miktarda yazı malzemesini sarayın desteği sayesinde kullanmıştır. Emevî sarayının tedvin sürecine katkısını tesbit ettikten sonra Zührî’nin hadis ilmindeki yerine değinen Özkan, çalışmasının devamında onun derlediği malzemenin akıbetine dair bir örnek vakayı ele alıyor. Zührî’nin çalıştırdığı kâtiplerden biri ve talebesi olan Şuayb b. Ebû Hamza, hocasından dinlediği hadislerden kendisine bir nüsha oluşturmuş, vefatından hemen önce istinsah etmeleri için talebelerine izin verdiği bu nüsha da Ahmed b. Hanbel ve Buhârî gibi büyük müelliflerin dönemine orijinal haliyle ulaşarak onlar tarafından kullanılmıştır. Makalesinin sonunda verdiği liste ile Özkan, Zührî’nin Şuayb b. Ebû Hamza üzerinden Buhârî’ye ulaşan rivayetlerinin bir dökümünü okuyucularla paylaşıyor.

“Din ve Kadın Konulu Çalışmalarda Akademik Özgünlük ve Sahicilik Sorunu” başlıklı çalışmasında Necdet Subaşı ise feminist söylemin etkisi altında gelişen bir alanın eleştirisini yapıyor. Türkiye’de bir problem alanı olarak ele alınan kadın sorununun genellikle feminist bir çerçevede müzakere edildiğine dikkat çeken Subaşı, öncelikle Türk modernleşmesinin din ve kadın konusundaki yaklaşımını değerlendiriyor. Bilahare feminizmin belli başlı teorileriyle özdeşleştiğini ifade ettiği, özellikle akademide gerçekleştirilen çalışmaları ana hatlarıyla tasnif edip laik/seküler ve “İslamcı” feminizmleri örnek metinler üzerinden ele alıyor.

Sonraki iki yazımız Bilim ve Sanat Vakfı Sanat Araştırmaları Merkezi tarafından 21 Nisan 2012’de düzenlenen “Korku ve Yakarışın Menzilleri: Zarifoğlu Sanatının İmkânları” başlıklı panelde sunulmuş olan tebliğlere dayanıyor. Bu makalelerin yayına hazırlanması aşamasındaki gayretlerinden dolayı İstanbul Şehir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Sayın Yrd. Doç. Dr. Berat Açıl’a müteşekkiriz.

 

 Sunuş metninin devamı ve yazıların özetleri için bkz.

http://www.divandergisi.com/

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.