- الصفحة الرئيسية
- المنشورات
- BULLETIN ARCHIVE
- Issue 80 Year: 2012
- Eleştirel Jeopolitik ve Uluslararası İlişkiler (Critical Geopolitics and International Relations)
Eleştirel Jeopolitik ve Uluslararası İlişkiler (Critical Geopolitics and International Relations)
Gerard Toal
6 Ekim 2012
Değerlendirme: Murat Yeşiltaş
“Küresele Kuramsal Bakışlar” toplantı dizisinin beşinci konuşmacısı, eleştirel jeopolitiğin kurucu isimlerinden Virginia Tech Üniversitesi Yönetim ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Gerard Toal (Gearóid Ó Tuathail) idi. Eleştirel jeopolitik, Toal’in ifadesiyle, klasik devlet-merkezli jeopolitik bakışın toplumsal ve siyasal ilişkileri mekânsal konumlanışın bir türevi olarak gören ana akım “stratejik bakış”ın entelektüel açıdan karşısında duran muhalif bir söylem olarak 1980’li yılların son çeyreğinde ortaya çıktı. Toal, kuşkusuz bu muhalif duruşun gerek entelektüel gerekse kuramsal düzeyde en önemli öncülerinden biri.
Eleştirel jeopolitik, son yirmi yılda siyasi coğrafya ve uluslararası ilişkiler disiplini içinde, coğrafyayı uluslararası ilişkilerin ya da toplumsal varoluşun değişmez bir unsuru olarak yerleştiren determinist klasik jeopolitik kültürün karşısında toplumsal ilişkilerin özneler arası kurulumuna, mekânın toplumsal üretimine ve her şeyden önemlisi jeopolitiğin hâkim iktidar ilişkilerini doğaya başvurmak suretiyle pekiştirme temayülüne bir direnç noktası oluşturmaya çalışan bir yaklaşım olarak gelişti. Eleştirel jeopolitik bu nedenle, hâkim iktidar ilişkilerinin coğrafi olarak deterministik, siyasi olarak anti-demokratik ve güç açısından hiyerarşik dünya temsillerinin ifşa edilmesinde analitik ve metodolojik bir temel sağlama iddiasında oldu.
Toal, 20. yüzyılda hâkim olan ve farklı formlarda varlığını sürdüren hâkim jeopolitik paradigmanın serüveninin dört temel kültür üzerine oturduğunu anlattı.
Politika Karşısında Doğa
Jeopolitik, bir kavram olarak ilk defa İsveçli bilim adamı Kjellen tarafından 1899’da kullanıldı. Kjellen’in Alman Ratzel’in siyasi coğrafi düşüncesinden hareketle geliştirdiği ve 20. yüzyılın ilk çeyreğinde belirginleşen jeopolitik tartışmalarda fark edilen ilk eğilimlerden biri, Toal’e göre, doğanın politika karşısında ontolojik bir üstünlüğünün olmasıydı. Fiziki çevre, iklim ve coğrafi konumun siyaseti nasıl etkilediği bu döneme has jeopolitik kültürün en temel sorularındandı. İngiliz jeopolitikçi Mackinder ile en yalın örneklerini veren bu jeopolitik gelenek açısından siyaset, ancak doğanın şartlarından mülhem bir şekilde belirlenmekteydi. Diğer bir ifadeyle, siyaset ancak coğrafyanın şartları dikkate alınarak icra edilebilirdi. Toal, bu geleneğin hâkim anlatısının toplumdan önce doğayı düşünen bir bakış açısının yerleşmesine hizmet ettiğini, eleştirel jeopolitik perspektifinden ele alındığında ise doğayı düşünmenin toplumu düşünmeden mümkün olamayacağının altını çizdi.
Sosyal Darwinizm ve Jeopolitik
Özellikle 1930’larda Almanya’da yaygın “organik jeopolitik” anlayışın ise nüfusu hedefine alan yeni bir jeopolitik pratik ve kültür ürettiğini söyleyen Toal’e göre, bu jeopolitik kültür, devleti bir organizma olarak ele aldı. Ratzelci organik devlet telakkisinin hâkim olduğu bu jeopolitik geleneğin örneğini ise Nazi Almanya’sında jeopolitiği bir devlet bilimi olarak tanımlayarak siyasete yol gösteren bir hakikat şeklinde ele alan Karl Haushofer oldu. Haushofer’in jeopolitik tahayyülünde klasik jeopolitik kültürün geneline nüfuz etmiş “ikilikler”, Mackinder’de olduğu gibi deniz güçleri karşısında kara güçleri şeklinde coğrafi olmaktan ziyade, etnik ve kültürel temele dayanıyordu. Lebensraumsiyasetiolarak Almanya’da kendini gösteren bu jeopolitik kültürün hâkim anlatısı, etnik hiyerarşiye dayanan devlet-millet uyumu içinde devletin ancak genişleyerek ve merkezileşerek hayatta kalacağını öngören bir siyaset pratiğinin yerleşmesine hizmet etti. Toal’e göre bu siyaset tarzı, jeopolitiğin birçoklarının gözünde gayrimeşru ilan edilmesine yol açtı.
Pratik Jeopolitik
Jeopolitik geleneğin üçüncü temel alanı ise özellikle politik realizmle aynı köke yaslanan Amerikan merkezli Soğuk Savaş jeopolitik siyasetidir. Toal’e göre bu gelenek, tıpkı klasik jeopolitikte hâkim olan dünya siyaseti hakkındaki temel varsayımlarda olduğu gibi, mekân ile siyaset arasında sağlam ve sarsılmaz bir ilişki olduğunu ileri sürerek mekânın kontrolünün Amerikan hegemonyasının sürdürülmesi için vazgeçilmez olduğunu savundu. Bu anlamda, Soğuk Savaş döneminde ABD’nin Sovyetler Birliği’ni çevreleme siyaseti jeopolitik pratiğin en yalın örneklerini sundu. Ayrıca Türkiye dâhil birçok ülkede Soğuk Savaş döneminde dünya siyaseti jeopolitik metaforlara referanslarla açıklandı.
Eleştirel Jeopolitik
Diğer üç eğilime meydan okuyan bir perspektif olarak öncülüğünü John Agnew, Simon Dalby ve Toal’in yaptığı eleştirel bir perspektif olarak ortaya çıktı. Toal, eleştirel jeopolitiğin bir çeşit “jeopolitik” düşünme biçimi olmadığını, geleneksel jeopolitiğin ötesinde coğrafyayı, mekânı ve en önemlisi de dünya siyasetini alternatif bir biçimde kavramsallaştırabileceğimizi ifade etti. Toal’e göre bu, jeopolitiğin bilimsellik iddiasına şüphe ile yaklaşmayı gerekli kılan oldukça önemli bir başlangıç noktasıdır. Toal’in eleştirel jeopolitik çalışmalarının özünde ise Foucaultcu bilgi/iktidar perspektifi yer alır ve çalışmalarında önemli bir yer tutan jeo-iktidar kavramsallaştırması da bu anlamda Foucaultcu biyo-iktidar perspektifiyle paraleldir. Bu haliyle eleştirel jeopolitik post-yapısalcı kuramsal bir girişimdir. Bu nedenle Toal’e göre, eleştirel jeopolitik, küresel siyasetin coğrafi formülasyonunu açığa çıkarmak ve jeopolitiğin aşırı abartılmış anlamını ve hiyerarşik tahakküm ilişkilerini göstermek bakımından son derece önemlidir. Diğer bir ifadeyle, yerin (fiziki bir gerçeklik olarak) dış politikanın yapımında “değişmez ve daimi unsur” olmadığının farkına varmak, bunun da ötesinde jeopolitiğin modern ulus-devlet paradigmasıyla sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve bu paradigmanın politik mekânı araştırma, düzenleme ve yeniden üretme kapasitesine sahip olduğunu yüksek sesle dile getirmektir. Bu nedenle eleştirel jeopolitik, jeostratejik bir muhakeme tarzı olmak yerine hâkim “stratejizm” paradigmasına ve bu paradigmanın dünyayı objektif olarak tasvir ettiğine ilişkin yerleşik bakış açısına hem entelektüel hem de metodolojik olarak meydan okumayı gerektirir.
Prof. Gerard Toal’in konuşma kaydını
linkinden izleyebilirsiniz.
SEMINARS
As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.
MORE INFO