KAM SYMPOSIUMS

Civilisations and World Orders

Friday, May 12, 2006 Salon: VEFA SALONU

 

Uluslararası “Medeniyetler ve Dünya Düzenleri” sempozyumu üçüncü gününde 25 tebliğin sunulmasıyla sona erdi. Sempozyumu üç gün boyunca 1500’ü aşkın kayıtlı dinleyici takip etti.
 14 Mayıs günü sunulan tebliğlerden birkaçı şunlardı:
 
“Küresel Dünya Düzeninde İslâm – IV” oturumunda Jawaharlal Nehru Üniversitesi’nden Prof. Shams Ud Din, “Yeni Dünya Düzeni ve İslâm Dünyası” başlıklı sunumunda Soğuk Savaş sonrasında Körfez Krizi ile ivme kazanan süreçte İslam dünyasının mağdur ve mazlum duruma düştüğünü, ABD’nin kendi stratejik çıkarları için bölgeyi karıştırdığını, 11 Eylül sonrası yaşanan psikolojik havada Amerika’nın Afganistan ve Irak’ı işgal ederek ve hukuku hiçe sayarak İslam dünyasını araçsallaştırdığı ve yarı sömürge haline getirdiğini belirtti.
 
Sempozyumun dikkat çeken tebliğlerinden biri, Saint Louis Üniversitesi’nden Dr. Hayrettin Yücesoy’un “Allah’ın Halifesi, Dünyanın Kadısı: Bir Dünya İmparatorluğu Olarak Hilafet” başlıklı tebliği idi. Yücesoy, tektanrıcılık ile dünya imparatorluğu arasında zorunlu olmayan ama önemli bir ilişki olduğunu Emevi ve Abbasi hilafeti üzerinden ele aldı. Hicretin 20. yılında İslam’ın yayıldığı bölgelerde Müslümanların oranının %5-10 arasında olduğunu hatırlatarak, nüfusun az olmasına rağmen fetihlerin bu başarısının, baştan itibaren bir misyon ve organizasyon düşüncesinin var olduğuna işaret ettiğini vurguladı. Emevi dönemine ait olan Kubbetü’s-Sahra’nın mimarisi ile Ürdün’de Kusayr Amra sahra sarayındaki duvar freskosunu örnek göstererek, hilafetin bizzat kendi mesajlarını kendinden önceki kadim kültürler ve siyasi geleneklerle meczederek evrensellik iddiasını ortaya koyduğunu belirtti. “Allah’ın halifesi”, “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” gibi sıkça kullanılan ifadelerin ardında sadece iç meşruiyeti sağlama kaygısının ve kendi dindaşlarına has bir yönetim oluşturma şuurunun olmadığı, dünya misyonu fikrinin de bu söylemlerde oldukça etkili olduğuna dikkatleri çekti. Hilafetin evrensellik tezahürünün sadece siyasette değil, ticarette de etkili olduğunu belirtti.  Evrensellik iddiasını sürdürecek cami, medrese gibi sosyal ve siyasi kurumları ardında bırakması sayesinde Moğol istilasıyla hilafetin çöküşünden sonra bile, Müslümanlar arasındaki sosyal birliktelik hissi ile ticari ilişkilerin devam ettiğinin altını çizdi.
 
“Küresel Dünya Düzeninde İslâm – III” oturumunda Michigan Devlet Üniversitesi’nden Prof. Mohammed Ayoob “Siyasal İslâm’ın Farklı Çehreleri” başlıklı tebliğinde, medeniyet mi, medeniyetler mi tartışmalarının yapıldığı bir ortamda “İslam medeniyetleri”nden bahsederek üç gündür devam eden sempozyumun ilginç açılımlardan birini yaptı. Tek bir İslam medeniyeti olmadığını vurgulamasının ardından tarihî, coğrafî, toplumsal farklılıklardan yola çıkarak “siyasal İslam”ı da çoğul olarak kullandı. Siyasal İslam denildiğinde zihinlere gelen bazı önyargıları ve faraziyeleri sıraladıktan sonra, bunlara eleştiriler getirdi. Siyasal İslam’ı temsil eden partiler hakkında görüşlerinin serdettikten sonra AKP’nin post-İslamcı bir alternatif sunduğunu söyledi.

EDITOR'S CHOICE

SEMINARS

As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.

MORE INFO


FOLLOW US

Add your e-mail address here to be informed about our programs (seminars, symposiums, panels, etc.).