- الصفحة الرئيسية
- المنشورات
- BULLETIN ARCHIVE
- Issue 58 Year: 2005
- Bosna’nın Siyasî ve Entelektüel Geleceği
Bosna’nın Siyasî ve Entelektüel Geleceği
Ahmet Ali Basic, Amir Bugvic
KAMÖzel Etkinlik
4 Ağustos 2005
Değerlendirme: Nilüfer Akkoyunlu
Değerlendirme: Nilüfer Akkoyunlu
20. yüzyılın dünyanın gözü önünde yapılan en büyük soykırımlarından birinin yaşandığı Bosna Hersek bugün hâlâ savaşın izlerini silmeye çalışıyor. Savaş boyunca uluslararası destekten yoksun kalan Bosna Hersek’te Osmanlı’nın bölgedeki mirasçısı Müslüman Boşnaklar tasfiye edilmek istendiler. Miloseviç’le birlikte ırkçı politikaları öne çıkan Sırplar ve Sırplardan daha ılımlı olarak nitelendireceğimiz Hırvatlar, Müslüman Boşnakların bölgeden tasfiyesi için işbirliği yaptılar.
Üç buçuk yıllık savaşın ardından geriye kalanlar, geç kalmış ve fazla bir anlamı olmayan Dayton Barış Antlaşması, Sırp ve Hırvat güçlerin harap ettiği şehirler ve sağ kalanların göç ederek ülkeyi terk etmeye zorlandıkları Boşnaklardı.
Bilim ve Sanat Vakfı Küresel Araştırmalar Merkezi tarafından 4 Ağustos 2005’te Bosna’nın siyasî ve entelektüel geleceğine ilişkin olarak düzenlenen toplantıda özellikle üzerinde durulan konu, yurtdışına göç eden Bosnalı aydınlardı. Saraybosna Üniversitesi İslâmî Araştırmalar Enstitüsü’nden Ahmet Ali Basic, finans yöneticisi Amir Bugvic ve Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Müdürü Veysel Gani’nin konuşmacı olarak katıldığı toplantıda özellikle vurgulanan noktalar şunlar oldu:
Bosna Hersek 1878’de Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılışından itibaren yaklaşık her yirmi yılda bir vuku bulan savaşlardan zarar gördü. Ancak Boşnaklar 1990’lı yıllarda 3.5 yıl süren savaşa hazırlıksız yakalandı. Savaş yüzünden bugün en büyük problem kaynağı olan göçler yaşandı. Bir gün içinde 50.000 kişi Amerika’ya giderken, Norveç, İsveç ve Almanya da kapılarını Boşnak mültecilere açtı. Bugün Almanya’da 400.000 Bosnalı Müslüman yaşamaktadır. Bugünkü Bosna’nın öncelikli sorunu da bu göçler ve ülkelerine dönmek isteyenlerin karşılaştıkları problemlerdir.
Başta üç gün içinde 8000 kişinin katledildiği Srebrenitsa olmak üzere Bosna’nın her yerinde meydana gelen soykırım uluslararası kamuoyunda gerekli tepkiyi göremedi. BM’nin ise savaş süresince iyi bir sınav verdiğini söylemek çok güç. Bosna’yı Aliya İzzetbegoviç öncesi ve sonrası olarak ikiye ayıran Bosnalı konuşmacılara göre, İzzetbegoviç dönemi Bosna için iyi sayılabilecek bir liderlik dönemiydi. Aliya İzzetbegoviç, halkı gibi yaşamaya çalışan, halkını düşünen bir liderdi. Pek çok haksız suçlamaya maruz kaldı. Aliya İzzetbegoviç’in hükümeti entelektüellerden oluşan elit kesimdi. Daha önceki komünist rejim döneminde entelektüeller hükümetten dışlanmıştı.
Konuşmacıların ortak kaygısı, askerî savaşın sona erdiği, fakat ondan daha da zor olan ekonomik savaşın başladığı bir dönemde Bosna’nın iyi bir sınav verip veremeyeceği üzerine yoğunlaştı. Bosnalı Müslümanların bugün en önemli hedefleri, ekonomik kalkınma ve uğradıkları soykırımdan sorumlu olan Yugoslavya’nın, Uluslararası Adalet Divanı’nda adaletli bir biçimde yargılanmasıdır. 1995’te savaşa son veren Dayton Barış Antlaşması, Bosna Hersek’in ekonomik hayata entegre edilmesi, üretime katılması açısından bir anlamda yararlı olmuşsa da genel olarak olumsuz şartları da beraberinde getirmiştir. Bu antlaşma 1992’de Republika Sırpska’yı ilân eden Sırpların haksız işgallerini meşrulaştırmıştır. Dayton Barışının kurduğu Bosna Hersek; Hırvat ve Boşnakların oluşturduğu Bosna Hersek Federasyonu ve Sırpların oluşturduğu Republika Sırpska’dan oluşmaktadır. Republika Sırpska, Sırpların Cumhuriyet içinde sahip oldukları nüfus oranına göre oldukça fazla oranda toprağı içine almaktadır.
Toplantıda son olarak, başta Türkiye olmak üzere Bosna’nın uluslararası desteğe duyduğu ihtiyaca dikkat çekildi. Bosna Hersek’le yakın tarihî bağları bulunan Türkiye’den Bosna’ya yatırım yapılması, profesörler ve öğrenciler başta olmak üzere Türkiye’den çeşitli insanların Bosna’daki üniversitelere gelmesi istendi. Boşnaklar, başlarına gelenlerin dünyaya tüm gerçekliğiyle duyurulmasını arzu ediyor ve öncelikle Türkiye olmak üzere tüm dünyadan soykırımın unutulmaması için ellerinden gelen çabayı göstermesini bekliyorlar.
SEMINARS
As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.
MORE INFO