Gönülçelen: Ben Adnan Benk

SAMBelgesel
Yön: Mustafa Yenipazar, Nuri Aksu, Türkiye, 2005, 27 dk.
 
8 Temmuz 2005
Değerlendirme: Esra Engin
 
 
Estetik düzlemdeki duyarlı kimliği ve polemikçi yapısıyla Türk edebiyat/tiyatro/sanat eleştirisinde önemli bir yeri olan Adnan Benk (1922-1998), ellili yılların nesnellik arayışındaki eleştirmenleri arasındadır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü 1946’da bitiren eleştirmen, tam otuz altı yıl bu bölümde öğretim üyesi olarak görev yaptı 1952’den itibaren çeşitli dergi ve gazetelerde edebiyat, tiyatro, müzik, sinema ve plastik sanatlara ilişkin eleştiri ve deneme yazıları yazdı. Meydan-Larousse Büyük Lügat ve Ansiklopedisi’nin çeviri bölümü başkanlığını yaptı, Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi’nin genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Balzac, Valéry, Sartre, Troyat, Salinger ve Duras’dan çeviriler yapmış ve sağlığında sadece bir şiir kitabı (Sükûtun Hataları, 1944) yayımlamış bir yazın adamıydı.
 
Adnan Benk 1965’te, İ.Ü. Film Merkezi’nin ilk belgeseli olan, kurgusunu ve özgün müziğini kendisinin yaptığı Ben Asitavandas adlı belgesel filmini yönetti. Belgesel film İtalya’da Padua Üniversitesi’nin düzenlediği 10. Uluslararası Film Şenliği’nde ‘’eski bir sanat eserinin özgür ve çağdaş yorumlanmasında yeni bir araştırma’’ şeklinde değerlendirilerek, sanat belgeseli dalında ikincilik ödülü aldı (1965). Berlin Film Festivali’nde başarı kazanan Türk filmi Hitit Güneşi üzerine yazdıkları, bugün de belgeseller için yol gösterici görüşler içermektedir. Kuramsal birikimi sağlığında hemen hemen hiç anlaşılamamış eleştirmenin yazıları, Eleştiri Yazıları başlığı altında iki ciltte toplandı. Böylece Benk’in kuram-yoğun, yer yer düzeyli bir polemiğin hakkını veren biçeminin nitelikli ürünlerini okumanın fırsatını, hem de ilk yayımlanışlarından bunca yıl sonra, elde etmiş olduk.

Buraya kadar kısa bir biyografisini vermeye çalıştığımız Adnan Benk’i Gönülçelen: Ben, Adnan Benk adlı belgesel ile hayat içersindeki duruşunu, hayatını anlamlandıran parçaları tiyatro sahnesinde canlandırılan bir mizansende seyrettik. Bu kurguda Benk’in aşağıdaki dizelerinin etkisini hissetmek de mümkün görünmektedir:
 
Anasını babasını kaybedenler, ansızın geriye
Onların bıraktığı boşluğa çekilirler. O güne kadar, yaşın ne olursa olsun,
Yüzüne vuran aydınlık, arkanda uzanan gölgeden beslenirdi.
Üçüncü boyutun elinden alınmış gibisin.
Gölgeleşme sırası şimdi sende.
 
Evet, gene sahnedesin kuşkusuz.
Ama nesi var bu tiyatronun?
Salon niçin bu kadar aydınlık da sahne karanlıklar içinde?
Sen yine sensin, seyirciler de hep o seyirciler.
Peki kimin aklına esmiş de, sırtları sahneye dönük oturtmuş onları böyle?
 
Yarattığı eleştiri metinlerinde yalınlığa, anlaşılırlığa, en önemlisi de işlevsel tutarlılığa dayalı bir okuma tadı vermeye çalışmıştır hep. Bu durumu kendi diliyle Çağdaş Eleştiri dergisinin ilk sayısındaki tanıtım yazısında “Açık seçik kavramlara ulaşamazsak, bizde çok yaygın olan eleştiri gevezeliğinden sıyrılamayız” diye ifade eder. Eleştirmenliğinin en parlak dönemindeyken eleştirmenliği bırakacak kadar bir sıfat içersine yerleşmekten kaçınan, bu yüzden birçok alanla ilgilenmesine rağmen hiçbirinde konumlanmak istemeyen bir kişiliktir. Aynı zamanda eleştirmenlik zaaflarından biri olan dışarıdan eleştiriden uzak durmak için, ele aldığı iş kendisine yabancı olmasına rağmen, onu ayrıntılarıyla ve bütün yönleriyle öğrenmekten yüksünmeyen -plastik sanatlar için fizik ve kimyayı öğrenerek başlangıç yapması gibi- titiz bir eleştirmendir.
 
Belgesel içerisinde de Benk’i canlandıran sanatçının diliyle aktarılan Benk’in kendi sözlerinden yalınlığa verdiği önem anlaşılmaktadır. Ayrıca Benk’in yaşayışında vurgulanması gereken en önemli noktalardan biri olan, insanın ilgilendiği alanlarla hayatının sınırlanamayacağı, önemli olanın iyi bir oyun sergilemek olduğu fikri üzerinde durulmuştur. Müzikleriyle, belgeselde Benk ile ilgili verilmek istenen başat temanın (Hayatı boyunca konumlanmaktan kaçınma duygusunun) birebir gitmesi, anlatımı güçlü kılmıştır.
  
Belgeselin, klasik belgesel anlayışının yani kişilerin hayatının çizgisel anlatımının dışında özgün tarzda bir portre ortaya koymasıyla dikkate değer bir çalışma olduğu görülmektedir.
 

خيار المحررين

SEMINARS

As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.

MORE INFO


تابعنا

الاشتراك في النشرة الإخبارية لدينا لتلقي الأخبار والتحديثات.