- HOME PAGE
- PUBLICATIONS
- BULLETIN ARCHIVE
- Issue 88 Year: 2015
- İslam Hukuku Açısından Sinema ve Problemleri
İslam Hukuku Açısından Sinema ve Problemleri
İsmail Güllük
15 Ağustos 2015
Değerlendirme:Sıla Türköne
Bilim ve Sanat Vakfı, Sanat Araştırmaları Merkezi, Kırkambar Tez-Makale sunumu etkinliği kapsamında, Ağustos ayında “İslam Hukuku Açısından Sinema ve Problemleri” başlıklı teziyle İsmail Güllük’ü ağırladı. Güllük sunumuna İslam ve sanat alt başlığını açarak başladı. Bu bağlamda, İslam’ın sanata bakışında önemli olan noktanın hakikat arayışı olduğunu ve sanat eserlerinin bu nokta çerçevesinde üretilmesi gerektiğini belirten Güllük, hakikat arayışının beraberinde getirdiği tefekkür ile sanatçının kendine özgü bir anlam ve değer algısı olması gerektiğini söyledi. Ayrıca Türkiye modernleşmesinde olduğu gibi Türk sinemasının, Batı’nın sinema algısına göre belirlendiğini, ortaya konulan sinema eserlerinin Batı sineması örnek alınarak üretildiğini ifade eden Güllük, dolayısıyla Türkiye’de İslam hukukuna göre problemli bir sinema algısının yerleştiğini, bu bağlamda, kendisinin tezinde, İslam hukuku çerçevesinde bir sinemanın imkânını araştırmaya gayret ettiğini söyledi.
Güllük, sunumuna, sinemanın yapım ve çekim süreçlerinde karşılaştığı bir takım sıkıntılara değinerek devam etti. Bu başlık altında bazı İslam âlimlerinin kameranın kullanımına karşı çıkmasını, İslam’da suretin ve resmin yasak olmasına bağlayan Güllük, ayrıca putperestliğin yeniden gündeme gelmesi sorununa neden olabileceğini ileri süren bakış açılarının olduğunu da ekledi. Ancak hocanın argümanına göre, burada önemli olan kamera aletinin ne amaçla kullanıldığıdır. Sonucunda kötü mesajlar veren bir sinema yapımını, üzüm metaforu üzerinden açıklamaya çalışan Güllük, kamera da üzüm gibi kötü bir sonuç -şarap- için kullanılıyorsa, bunun İslam’a aykırı olacağını, ancak İslam-sanat ilişkisini açıklarken bahsettiği gibi hakikat arayışı etrafında bir sinema yapımı hedefleniyorsa, bunun İslam hukukuna aykırı olmayacağını savundu. Bunların yanı sıra, sunumunun bu kısmında konuğumuz Türkiye’de 1960’lara kadar Batı eksenli bir sinema sektörü olduğu için İslami camianın bu alanda eserler ortaya koymadığını da vurguladı.
Sinemanın önemli bileşenlerinden olan rol ve temsil kavramlarını İslami açıdan değerlendirerek sunumuna devam eden Güllük, yine birçok İslam âlimine göre İslam’da rol yapmanın doğru olmadığını söyledi. Buna bağlı olarak, İslam âlimleri Hz. Peygamberin ve sahabelerin sahnede herhangi bir oyuncu tarafından canlandırılamayacağının genel kabul gördüğünü de vurguladı. Bu aşamada, oldukça önem vererek üzerinde durduğu “hezil” kavramının devreye girdiğini belirten Güllük, bu kavrama göre, eğer davranışlarımız art niyet içermiyorsa, bunun İslami açıdan da herhangi bir sorun teşkil etmeyeceğini ifade etti. Bunlara ek olarak kadının sinemadaki pozisyonuna değinen Güllük, kadını ve erkeği birbirini tamamlayan iki parça olarak tanımlayan İslam dininin, belirli kurallara sadık kalması koşuluyla sinemada kadına yer verebileceğinden bahsetti.
Özetlemek gerekirse Türkiye’de daha önce keşfedilmemiş bir çalışma alanına giren “İslam Hukuku ve Sinema” başlıklı teziyle Güllük, sinema ve İslam hukuk arasındaki ilişkiyi İslam’ın sanata bakışı ve genel hukuki prensiplerin ışığında incelemiştir. Bu çerçevede yaptığı sunumunda bu çalışma alanının yeniliğini vurgulayan Güllük, birçok açıdan önemli araştırmalara yer vermiştir.
SEMINARS
As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.
MORE INFO