Gerçek Karşısında Edebiyat: Kültürel Bir Pratik Olarak Fantastik Edebiyat

İsmail Aydın

12 Nisan 2014
Değerlendirme:
Celil Civan

Nisan ayında Kırkambar Tez-Makale’nin konuğu Fatih Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladığı “Gerçek Karşısında Edebiyat: Kültürel Bir Pratik Olarak Fantastik Edebiyat” başlıklı yüksek lisans teziyle İsmail Aydın oldu. Aydın’ın sunumunun ana argümanı fantastik edebiyatın Aydınlanma’nın hegemonyasına karşı muhalif bir içeriğe sahip olduğuydu. Aydın’a göre fantastik edebiyatın İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı’da çıkması rastlandı değildi. Zira İkinci Dünya Savaşı, savaşın sebep olduğu yıkım ve savaş sonrasının nükleer silahların hakimiyeti altındaki politik dünyasında fantastik edebiyat modernizmin hayal kırıklığı yaratan vaatleri karşısında modern-öncesine atıf yapan romantik bir         isyanı ima ediyordu. Ancak Aydın konuşmasında fantastiğin modernizme eleştiri getirdiğini söylese de fantastik edebiyatın kapitalizm aracılığıyla nasıl bir endüstri hâline dönüştüğüne dair bir yorum getirmedi. Fantastik edebiyatın modern insanı rehabilite ettiğini söyleyen Aydın’ın sunumunda, kapitalist sinema ve edebiyat endüstrisinin bu “rehabilitasyonu” hangi saiklerle tercih ettiğine ve fantastik edebiyatta söz konusu endüstrinin kullanımına “açık” unsurların ne olduğuna yönelik eleştirel analiz eksikti.

Aydın sunumunun başında fantastik edebiyatla neyin kastedildiğini anlattı. Psikanalizdeki “tekinsizliğe” atıf yapan Todorov gibi yazarların fantastiği yanlış ele aldığını belirten Aydın söz konusu edebiyatın İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıktığını özellikle vurguladı. Fantastik edebiyatın gerçeklikle tarihin yarattığı huzursuzluktan doğduğunu söyleyen Aydın, söz konusu türde dünyayı kurtarmanın da önemli olduğunu, dolayısıyla (Kafka gibi) modernist yazarlardaki fantastik öğelerin fantastik edebiyat için yeterli olmadığını söyledi. Batı’da fantastik edebiyata dair yaklaşımları irdeleyen Aydın modernist bakış açısının fantastik edebiyatı gerçekdışı, inanılmaz olmakla eleştirdiğini; dahası kimi eleştirmenlerin fantastik edebiyatın gerçek-olmayana yaptığı atıflarla ahlâkın kendisini de yok ettiğini iddia ettiklerini söyledi. Modern bakış açısının fantastik edebiyatı “kaçış edebiyatı” olarak nitelendirip itibarsızlaştırdığını söyleyen Aydın manevi yaklaşımlarınsa fantastik edebiyatı imanı tasdik ettiği için onayladıklarını belirtti. Postmodern yaklaşımların da fantastiği olumladığını belirten Aydın bunun sebebinin fantastik edebiyatın yapısındaki unsurlardan ziyade postmodern yaklaşımın modernizme yönelik eleştirilerinden kaynaklandığını ifade etti.

Fantastiğe yönelik olumsuz eleştirilere Tolkien ve LeGuin gibi yazarların sözleriyle cevap veren Aydın, fantastik edebiyatın modernizmin vaatlerinin başarısızlığı sonucunda ortaya çıktığını, aynı zamanda modern bakış açısına alternatif bir bakış açısı sunduğunu sözlerine ekledi.

Aydın, türün entelektüel arka planını irdelerken fantastik edebiyatın modern kültürün huzursuzluğu yüzünden ortaya çıktığını söyledi. Fantastik edebiyatın Aydın, türün entelektüel arka planını irdelerken fantastik edebiyatın modern kültürün huzursuzluğu yüzünden ortaya çıktığını söyledi. Fantastik edebiyatın materyalist kültüre bir tepki olduğunu belirtenyazar fantastikle birlikte Aydınlanma’nın değer sisteminin ters yüz edildiğini vurguladı. Türün fikri zemininde on sekizinci yüzyılda Aydınlanma’yı eleştiren Romantisizm olduğunu belirten Aydın söz konusu yaklaşımın modern toplumu modern-öncesi değerlerin ışığında eleştirdiğini ifade etti.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan fantastik edebiyatın modern dünyada yaşayan bireye bir teselli imkânı sunduğunu belirten Aydın, fantastiğin bir dünya görüşü değil ama bir kültür durumu olduğunu vurguladı.

Günümüzde fantastik edebiyata olan rağbetin sebeplerine dair konuşan Aydın söz konusu rağbetin sebebinin psiko-ontolojik güvensizlik olduğunu belirtti. Aydınlanma’nın bir hegemonyaya dönüşmesi, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki nükleer dönem gibi unsurlar modern bireyin güvensizliğine yol açmış, modern birey sürekli bir tehdide maruz kalmış ve “öteki”ne karşı güvensizlik duymaya başlamıştı. Joseph Campell gibi yazarların mitolojiye dair çalışmalarına atıf yapan Aydın, modern dönemde de mitlere duyulan ihtiyacın fantastiği doğurduğunu söyledi.

Campell’e atıfla mitlerin dört fonksiyonu olduğunu (metafizik, kozmoloji, sosyoloji ve pedagoji) belirten Aydın fantastik edebiyatın da bu dört fonksiyonu gerçekleştirdiğini vurguladı: Fantastik edebiyat, metafizik sayesinde fizik ötesi âlemle bağlantı sağlıyor, kozmoloji sayesinde evrene dair bir tasarım sunuyor, sosyoloji aracılığıyla değerleri aktarıyor ve pedagojiyle bireyi eğitiyordu Dolayısıyla Aydın’a göre modern mit olarak sayabileceğimiz fantastik edebiyatı insanların güvenle tutunabilecekleri,değer ve ahlâk sağlayıcı araçlar olarak saymak mümkün.

İlkel toplumların belirsizlik karşısında yaşadığı ontolojik güvensizlikle mitler ürettiğini ileri süren Campbell’i izleyen Aydın modernliğin benzer bir ontolojik güvensizlik durumu ortaya çıkardığını ve fantastik edebiyatın bu güvensizliğin bir ürünü olarak günümüzde farklı araçlarla kültürel bir pratiğe dönüştüğünü ilave etti.

Edebiyatla ilgili sunumunu bir çizgi-filme dair analizle bitiren Aydın, farklı kültür ve felsefelerden oluşan ve dünyada yaygın ilgi gören Avatar: Son Hava Bükücü çizgi-filmini ele aldı. Filmin birçok kültürel ve mitik unsuru içerdiğini söyleyen Aydın çizgi-filmin modern toplumun güvensiz ve huzursuz bireyine kendini inşa etme imkânı sağladığını söyledi. Aydın’a göre Avatar: Son Hava Bükücü gibi filmler Aydınlanma ile ortaya çıkan metafizik boşluğu doldurmakta ve insanların rehabilitasyon ihtiyacını karşılamaktadır.

Modern insanın Kafka’nın romanlarından ziyade Tolkien’i tercih ettiğini söyleyen Aydın konuşması boyunca fantastik filmlere atıf yapsa da Hollywood sinema sisteminin Kafka yerine neden “modern bireyi rehabilite eden” Tolkien’in eserlerini tercih ettiğine dair bir açıklama getirmedi. Böyle bir açıklama her ikisi de modernizmi eleştiren Kafka ve Tolkien arasındaki farkın ne olduğunu ortaya çıkarabilir; böylece Kafka ve onun gibi modernist yazarların neden “rehabilite edici” olmadığı da anlaşılabilirdi.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.