İKTİBAS

İstanbul Koruma Projesinin Temel Meseleleri*

Turgut Cansever

Kültür Mirasımızın 50 yıldır benzeri olmayan bir değerbilmezlik ile tahrip edilmesini ve şehirlerimizin insanlık tarihinde eşi olmayan çirkinlik ortamlarına dönüşmesini sona erdirmek ve yetişen nesillere kültür tarihleri ile bütünleşmiş bir mimarî çevreyi bırakmak için en önemli tedbir Mimarî Kültür Mirasımızın korunmasının ne ölçüde zarurî bir görev olduğunu topluma anlatmaktır.

Bu yönde sarfedilen çabalar meyanında bu semineri ve Milliyet gazetesinin katkısını takdir ile zikretmeyi borç bilirim. Ancak bütün Türk basınının spor, magazin ve ilan sahifeleri arasında bu çabanın nasıl eriyip kaybolduğunu hatırlatmayı da zaruri sayıyorum.

İstanbul’da 1974 yılında başlatılmış Koruma Planlamasının bugün bütünlükten yoksun ve yalnız Surlar, Süleymaniye ve Zeyrek gibi küçücük alanlarla sınırlanmış bulunmasının yetersizliği de ortadadır.

Bütün ülke sathında Mimarî Kültür Mirasımızın korunmasının ülkenin en önemli sorunlarından birisi olduğunu vurgulamak isterim. Nitekim iyi bir ekonomi politikasının amacı insanca bir hayatı mümkün kılmak olduğu kadar insancıl, bilinçli ve seviyeli bir hayatın çevre bilinci olmadan kurulamayacağı da aşikârdır. Çevre bilinci ise ancak tarihi bir temel üzerinde kültürel ve mimari amaçlar belirlenerek oluşabilir.

Bu bakımdan Mimarî Kültür Mirasımızın korunması insanlığın ve toplumumuzun ve gelecek nesillerin varlık idealini, varlık biçimini, varoluş nedenlerini şekillendirecek ve şahsiyetini oluşturacak en önemli temel unsurdur.

_________

 

*Bu bildiri özeti Milliyet gazetesi tarafından 16-17 Şubat 1984 tarihinde Etap Marmara Oteli’nde tertib edilen “Kültür Mirasımızı Koruma Semineri” için hazırlanan aynı isimli bildiri özetleri kitapçığından (s. 32-34) alınmıştır. Kitapçığın başında; bildirilerin tamamı ve seminer sırasında yapılacak tartışmaların metinlerinin basılacağı belirtilmişse de maalesef basılı herhangi bir materyala rastlayamadık. Öte yandan 18 Şubat 1984 tarihli Milliyet gazetesinde yer alan “‘Kültür Mirasımızı Koruma Semineri’ Sona Erdi” (s. 6) başlıklı yazıda iki günlük bu seminere ilişkin bazı detaylar yer almaktadır. Buna göre, seminere iştirak eden katılımcılar üç gruba ayrılarak “İnsan Malzemesi ve Eğitim”, “Kültürel ve Bilimsel Birikim”, “Teknik, Hukukî, Malî Sorunlar ve Bürokratik Örgütlenme” başlıkları etrafından tartışmalarını yürütmüşler. Turgut Cansever’in yanı sıra Feridun Akozan, Suha Arın, Perihan Balcı, Fuat Bayramoğlu, Fikret Çuhadaroğlu, Nezih Demirkent, Burhan Oğuz, Nezih Eldem, Emre Kongar, Doğan Kuban, Abtullah Kuran İlber Ortaylı, Kemali Söylemezoğlu, Besalet Pamay, İlhan Tekeli, Sabahattin Türkoğlu ve Yıldız Ötüken’in de dahil olduğu “Kültürel ve Bilimsel Birikim” grubu seminer sonunda yayınladığı raporda şu ifadelere yer vermiştir: “Koruma stratejisindeki ölçülerden biri de eski ile yeninin bütünleşmesini sağlamaktır. Bilimsel verileri üreten kurumlar ve kişilerle politik ve idarî karar organları arasında iletişim yokluğu ve zayıflığı pek çok yanlış karara sebep olmaktadır. Süleymaniye, Zeyrek ve benzeri bölgeler kesin iskân alanları olarak başka işlevlerden temizlenmelidir. Metronun, tarihî yarımadaya getirebileceği tahripler göz önüne alınarak bir metro araştırması yapılmalı, bugünkü İstanbul gerçeklerine ve yarımadanın korkuma zorunluluğuna bağlı olarak saptanmalıdır.” [Serhat Aslaner]

 

Toplumumuzun bu konuda yönelişini belirleyecek eğitim sisteminde gerekli düzenlemeleri yapmak, şehirleşmeyi ve yeni mimariyi bu tarih bilinci üzerinde geliştirmek, yık-yap tahribatına ve sahte modern taklitçiliğine son vermek gibi temel eğitici yöneliş ve tedbirler yanında Surlar, Süleymaniye, Zeyrek ve Göreme Koruma Projelerinin uygulamalarını bir an evvel tamamlamak, çevre koruma ve ilk örneklerini gerçekleştirmek özel bir önem taşımaktadır.

Göreme Koruma Projelerinin uygulamalarını bir an evvel tamamlamak, çevre koruma ve ilk örneklerini gerçekleştirmek özel bir önem taşımaktadır.

Bu bakımdan biz burada İstanbul Projelerinin özellikle Süleymaniye ve Zeyrek projelerinin çeşitli veçheleri üzerinde durmak ve bir eylem programının oluşturulmasına ve uygulanmasına katkıda bulunmak istiyoruz.

İmar Planları ve Arazi KullanışMeseleleri

Surların ve çevrelerinin korunması nispeten kolay başarılacak teknik ve idari konulardır. Ancak Süleymaniye ve Zeyrek’te olduğu gibi arazi kullanışı ile ilgili engellerin aşılması ve bu alanlar ile ilgili plan kararlarının uygulanması Surların çevrelerinin düzenlenebilmesi için gereklidir.

Zeyrek ve Süleymaniye’de;

• İmar planlamasının korumayı amaçlayan    duyarsız yapı nizamları,

•Arazi kullanış kurallarını hiçe sayan ve imar planında iskân alanı olarak belirlenen yöreleri plan hükümlerine aykırı olarak işyeri, sanayi alanı haline getiren İçişleri Bakanlığı yetkilileri ile, Vilayet ve Belediye yetkililerince işyeri açılış ruhsatı verme uygulaması,

•Koruma alanlarının çevresinde kurulan tesislerin koruma alanları üzerinde yarattığı yan tesirler,

•Plan uygulamasının kısıtlayıcı, teferruatçı, karmaşık yapısı,

•Yönetmeliklerin karmaşıklığından doğan sayısız istismar imkânı.

İstanbul’da elde kalmış bu en son Türk-Osmanlı sivil mimarî eserlerinin kurtarılmasını ve bütünlkede koruma çabalarının başarıya ulaşmasını engellemektedir.

Ayrıca Süleymaniye ve Zeyrek’te alınacak tedbirlerin ne kadar karmaşık olduğuna işaret etmek isterim. Bu iki mahallenin her şeyden önce iskân alanına dönüştürülmesi, mahallede ve çevrede yerleşmiş işyerlerinin bu yerlerden çıkartılması gerekmektedir.

Bu bölgelerin eski varlıklı seçkin nüfusu yerine bölgeye yerleşmiş bulunan, Hal’de çalışan nüfusun meyve ve sebze Hal’inin nakledilmesine müvazi olarak yeni çalışma yerleri civarında iskân edilmeleri için gerekli teşebbüslerde bulunulmalı ve uygulamaya geçilmelidir.

Aynı şekilde bu yöreden çıkartılacak işyerlerinde çalışanlar bu işyerlerinin yeniden kurulacakları yörelerde kurulacak yeni konut alanlarına yerleştirilmeleri gereklidir.

Bugün Süleymaniye’yi katleden transit oto ve kamyon trafiğinin bu yöreden geçmesini önlemek de ilk yapılacak işler arasındadır.

Transit trafiği yanında böyle bir tarihi alanı yaşanılabilir kılacak diğer bir Süleymaniye ve Zeyrek’in böylece işyeri, imalathane ve depolama faaliyetlerinin etkisinden temizlenmesi ve yeniden yaşanılabilir bir iskân alanı olması için imkânlar hazırlanmış olacaktır.

Bir diğer görev de bu mahallelerin işyerleri kadar çirkin ve seviyesiz olan yeni üniversite binaları, hastane ve diğer binalar ile işgal edilmesini önlemek olacaktır. Zira bir süredir üniversitenin yapı faaliyeti de işyerleri ve ilkel sanayi tesisleri kadar tahribkâr olmakta ve çirkinliğin yayılmasına sebep teşkil etmektedir.

Bu iki mahalleyi üniversitede çalıştıran hocaların, öğretim görevlilerinin, Belediye gibi kamu kuruluşlarında çalışanların, öğrencilerin yaşayacakları bir iskân alanı haline getirmek için zemin hazırlanmış olacaktır.

Bu konuda bir çözüme ulaşılması bütün ülkede iskân ve çalışma alanlarının iç içe girmesine ve dolayısıyla şehirlerin yaşanmaz hale gelmesine sebeb olan, yetki

ve mevzuat karmaşıklığına son vermenin ilk adımını da teşkil edecektir.

Sıhhileştirme ve Restorasyon Meseleleri Kültürel Birikimin Önemi

Restorasyon tekniklerine bağlı meselelerin bu noktadan itibaren gündeme geleceği aşikârdır.

Bu mahalleleri yaşanabilir hale getirecek tedbirleri şu şekilde sıralamak mümkündür.

Her türlü Koruma-Restorasyon programına mal sahiplerinin ve yörede yaşıyanların ümid ile katılmalarını sağlamak üzere bu mahallelerde çöp, döşeme kaplamaları, sağlık, sokak temizliği vesair hizmetlerin eksiksiz yapılması,

Mahallede mevcud mimari değere sahip yapıların restorasyonunun başlatılması,

Mahallenin yeni kullanıcıların iskânına açılması,

Evvelce inşa edilmiş ve mahallenin mimari özelliklerine aykırı yapıların çevre mimarisine uyum sağlayacak şekilde düzeltilmesi,

Boş arsalarda mahallenin tarihi mimari özelliklerini devam ettiren yeni yapıların inşaatına başlanması,

Süleymaniye ve Zeyrek mahallelerinden hayat düzeyini geliştirmek için Mimar Sinan Hamamı, Kirazlı Mescid gibi yapıların yeniden canlı yapılar haline getirilmesi ve özellikle Süleymaniye Külliyesini işgal etmiş her türlü imalat ve depolama faaliyetinin külliyeden çıkartılması yerlerine de yüksek değerli kültürel kullanışların getirilmesi gerekecektir.

Sıhhileştirme ve restorasyon çalışmalarının yapabilmesi için gerekli en üst düzeyde tecrübe ve bilgi mevcuttur. Ancak bu bilginin etkinliğini sağlamak ve uygulama açısından gerekli artizanal yetenekleri teşkilâtlandırarak kullanmak gereklidir.

Bu açıdan bugün ülkede kendi başına bir tahribat olan sözde yenileme çalışmalarının düzeyini gerçekten yükseltmek zarureti aşikârdır.

Üç yıldır tezyinat unsurları, sıva üstü kalem işleri tahrip edilerek yapılan restorasyonu hala bitirilememiş Kayserili Ahmet Paşa konağı ve bütünüyle restore edilme amacı ile yıkılıp, yok edilmiş olan Sultanahmet’teki Nazım Şükrü Bey Konağı’nın trajik hikâyelerinin tekrarı önlenmelidir.

Hukuki Sorunlar

Arazi kullanışı ile plan ve koruma kararlarını uygulamayı imkânsızlaştıran hukukî ve idarî karışıklık sona erdirilmelidir.

Bütün tarih boyunca üst düzey iskân alanları olan Zeyrek ve Süleymaniye mahalleleri ve yakın çevrelerindeki iş yerlerinin elde mevcut imar planı kararlarına, imar planında bu yerler iskân alanı olarak gösterilmiş olmasına rağmen verilmiş müsaadeler, ruhsatlar ile tesis edilmiş olduğu malumdur. Belediye ve Vilayet gibi iki sorumlu kuruluşun müşterek kararı ile verilmiş bu müsaadeler iptal edilmeli ve bu iki mahallede yaşama imkanını ve düzeyini tahrip eden bu işyerleri, depolar en kısa sürede bu yerlerden çıkarılmalıdır.

Belediye ve Vilayet gibi kamu idareleri ancak bu ilk görevi hemen yerine getirerek Mimarî Kültür Mirasımızı koruma konusunda gecikmiş olmakla beraber yapıcı niyet ve tavırlarını ispat edeceklerdir.

Benzer bir dinamik tavrın Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca da ortaya konulması, projenin gerçekleşmesi için gerekli malî imkânları tahsis ederek tesis edilmesi beklenmelidir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığının ise bu iki mahallede alt yapı tesisleri, sokak döşeme kaplamaları gibi işleri hemen inşa ve ikmal edecek fonu tahsis etmesi zaruridir.

Bütün dünya ülkelerinde mevcut yapı stokunun daha iyi kullanılması ve özellikle mimari kültür değeri olan yapıların korunması, ömürlerini uzatacak her türlü tamir ve bakım işleri için tahsis ettikleri çeşitli bağış ve kredi sistemlerini tesis etmek ve bürokratik engeller yaratılmadan işletmeye başlatmak da hükümetin ilgili kuruluşlarının en âcil görevidir.

İdari Sorunlar

Bir şehir alanının geliştirilmesi, korunması için varlığın bütün alanlarını kapsayan en karmaşık sorunların teknik, malî ve idarî çözümlerinin mükemmel bir program içinde uygulanması gereklidir.

Sosyal, kültürel, iktisadî cepheleri ile hiçbir yönetim çabası şehirleşme ve özellikle koruma projeleri kadar karmaşık ve idari güçlükler ile karşı karşıya değildir.

İlgi alanları ihtisaslaşma merkezi ve mahallî - idarî işbölümü sebebi ile birbirinden ayrı ve kendilerine ait amaçlara sahib idarî organların işbirliği ile böyle projelerin uygulanmasına imkân olmadığı bütün dünya tecrübesi ile bilinmektedir.

İlgili kuruluşların bütçe, malî fon, teknik imkân ve vasıtalar tahsis ederek böyle bir projeye katılmaları zarurî olmakla beraber projenin başarı ile gelişmesi için tahsis edilen bu fon ve imkânların bir tek elden kullanılması ve bütün işlerin bir tek yetkili idare eliyle yönetilmesi şarttır.

Özet Olarak

Zeyrek, Süleymaniye, Surlar ve İstanbul Koruma Projeleri Müdürlüğü kurulmalı ve müdürlük uzman, serbest bir danışmanlık kuruluşu gibi görev yapmalıdır.

Bu müdürlük proje, etüd ve hazırlık işlerini yapmak, projeleri uygulatmak, kamulaştırma, ihale, emaneten idare, imar planı, arazi kullanış kararlarını tetkik etme, bağış ve kredi verme, arazi üzerinde yatırım ortaklığı kurma yetkilerine sahip bulunmalıdır.

Projelendirme ve uygulatma yetkisini elinde toplayan böyle bir kuruluşun ancak üst düzeyde teorik ve pratik açıdan yetkili ve tecrübeli bir uzman idareci ile yönetilmesi ile de başarıya ulaşabileceği aşikârdır.

 

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.