- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 61 YIL: 2006
- Osmanlı Devleti’nde Darüssaade Ağaları
Osmanlı Devleti’nde Darüssaade Ağaları
Yıldız Yılmaz Karakoç
28 Ağustos 2006
Değerlendirme: Şenay Gider
Osmanlı Devleti’nde Kanunî sonrası yaşanan dönüşüm ve bu süreçte Darüssaade ağaları (siyah harem ağaları)nın kazandığı nüfuz, bütün hanedan üyelerinin sarayda toplanması, oluşumundan itibaren Darüssaade Ağalığı kurumunun saray politikalarında oynadığı önemli rol, siyah ve beyaz hadım ağaları arasındaki güç mücadeleleri Yıldız Yılmaz Karakoç’un Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümünde, 2005 yılında tamamladığı, “Palace Politics and the Rise of the Chief Black Eunuch in the Ottoman Empire (Saray Politikaları ve Darüssaade Ağasının Osmanlı İmparatorluğu’nda Yükselişi)”başlıklı yüksek lisans tezi çerçevesinde tartışıldı.
Karakoç konuşmasına tezini dört yıllık bir süreçte meydana getirdiğini, bunun iki yılının arşivlerde geçtiğini söyleyerek başladı. Çalışmasında çözmek istediği en önemli konunun, Darüssaade yani siyah harem ağasının Osmanlı sarayında önemli bir saray figürü olarak nasıl yer edindiğini araştırmak olduğunu ifade etti. Çalışmada 16. yüzyılın esas alındığını fakat kaynakların yetersiz olduğunu, bu sebeple de başka kaynaklardan ve ikinci el kaynaklardan yararlandığını anlattı.
İlk defa 1574 yılında III. Murat döneminde siyah tenli birisi harem ağası olarak görevlendirilmiştir. O zamana kadar Babüssaade ağalarının (beyaz harem ağaları) elinde olan bu görevin Darüssaade ağaları (siyah harem ağaları)na geçişi Osmanlı Sarayı için bir dönüm noktası olmuştur. O döneme ait kronik ve arşiv belgelerinde bu ani değişime ilişkin malumat azdır. Kroniklerde ise siyahların nasıl yükseldiği, toplumdaki imajları, Babüssaade ağaları ile aralarındaki çekişmeler, Darüssaade’nin kuruluşu ile ilgili bilgiye pek rastlanmamaktadır. 16. yüzyıl ile ilgili mevcut bilginin azlığı dolayısıyla 18. ve 19. yüzyıldaki kaynaklara ağırlıklı veren Karakoç, çalışmasında Selanikî, Peçevî, Mustafa Ali gibi tarihçilerden de faydalanmıştır. 1574 ve 1612 süreci için kullanılan bu üç farklı eser, siyahların toplumda nasıl algılandığı, siyah ve beyazlar arasındaki çatışma anlatılmaktadır. Yine, önemli diğer bir kaynak Mısır mühimmeleridir.
16. yüzyıla ait kaynaklar yeterli olmadığı için son dönem kaynaklarından döneme dair çıkarımlarda bulunan Karakoç, çalışmasında üç temel sorunun cevabını aramaktadır:
1. Neden 1574 tarihinde yeni bir düzenlemeye gidilmiştir?
2. Bu yeni düzenlemenin kurumsallaşma süreci nasıl temellendirilmiştir?
3. Bu yeni düzenleme imparatorluğun sonuna kadar nasıl devam etmiştir?
Tezde, haremde neden değişim sürecine gidildiği, saraydaki değişim süreci ile beraber ele alınmaktadır. Bu dönemde sancağa çıkma kaldırılınca saray nüfusu artmış, tüm iktidar grupları sarayda toplanmıştır. Hanedan üyeleri, haseki ve valide sultanların sarayda toplanması, kardeş katli, ekberiyet sistemi gibi konular sadece idarî bir düzenleme değildir. Hanedan üyelerinin yönetimde etkili olmasının yanı sıra, Darüssaade ağalarının hanedan üyeleri ile geliştirdikleri yakın ilişkiler de 16. yüzyıl sonunda ortaya çıkan Darüssaade ağaları için olumlu bir süreci beraberinde getirmiştir. Darüssaade ağalarının yetki alanı geniştir ve hanedan üyelerine yakınlığı sayesinde Sultan ile doğrudan ilişki kurabilmiştir. III. Murat’ın düzenlemeleri ile Fatih döneminden beri sarayda var olan siyahlar için olumlu bir süreç başlarken beyazlar haremden uzaklaşmıştır. Bu sebeple Darüssaade ağasının konumu önemlidir. 1574 tarihinden itibaren siyahlar yönetimi ele geçirmiş ve böylece siyah ve beyazlar arasında çekişme başlamıştır. Habeşlilerin atanmasıyla başlayan bu süreç, kroniklerde yankısını bulmuştur. Beyazlar da kaybettikleri pozisyonun farkındadırlar ve bu görevi ele geçirmek için çalışmışlardır. Güçlü bir Darüssaade ağası istemeyen III. Murat için aradaki bu rekabet olumludur.
Harem ağası olmak önemlidir; çünkü Valide Sultan, Haseki Sultan, Şehzade gibi Hanedan üyeleriyle kurulan yakın ilişkinin yanı sıra vakıflar ile önemli hamilik ilişkileri geliştirmelerini sağlayan Evkaf- ı Hümayun Nezareti gibi görevleri de bulunmaktadır. Darüssaade ağalarının elde ettikleri bu nüfuz sonuna kadar azalmadan devam etmiştir. Darüssaade ağalarının daha saraya gelmezden geliştirdiği ilişkilerin önemine işaret eden Karakoç tezinde, kariyer süreçlerini; daha saraya gelmeden öncesi, saraydaki durumu, vazifeleri, emekliliği olarak ele almaktadır. Darüssaade ağalarının çoğu Mısır’dan genelde satın alma ile değil hediye olarak gelmektedir. Burada Mısır valileri etkindir. Darüssaade ağaları daha gelmeden pek çok ilişki kurmuşlardır. Saraydan çıkışları ise genelde sürgün ile Mısır’a olmuştur. Yükselme ve atanmalarında Valide Sultanlar etkindir. Kılıç kuşanma, sünnet düğünleri gibi törenlerde padişahın yanında önemli yerleri vardır. Bu bir prestij göstergesidir. Yeni pozisyonları aynı zamanda güçlerinin de göstergesidir. Güce oranla pozisyonları da değişmektedir.
Karakoç’a göre, Darüssaade ağalarını öven eserler, onları topluma iyi tanıtma, kölelik ve önyargıya cevap niteliğinde, prestijlerini sürdürmek amacını taşımaktadır. Burada kötü imajı değiştirme çabası vardır. Çünkü, kroniklerde özellikle cinsiyet ve renkleri ile alay edilmekte, aşağılanmaktadırlar. Bu eserlerin yazılması aradaki çekişmenin yansıması olmakla beraber toplumsal önyargılara da işaret etmektedir.
Karakoç bu sözlerinin ardından hazırladığı minyatürleri sundu.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ