- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 63 YIL: 2007
- Osmanlı’nın Dili
Osmanlı’nın Dili
Hayati Develi
19 Mart 2007
Değerlendirme: Baran Bahçıvan
Bir Kitap/Bir Yazar toplantılarının Mart ayındaki konuğu, 2006 yılının Ekim ayında, 3F Yayınevi tarafından yayımlanan Osmanlı’nın Dili isimli kitabıyla İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hayati Develi idi. Develi’nin Osmanlı’nın Dili isimli kitabı, Osmanlı kimdir, Osmanlı’nın dilleri nelerdir ve Osmanlı Türkçesi nedir gibi sorulara verdiği cevapların yanı sıra, Osmanlı’da çok dillilik, dilde standartlaşma, konuşma dili ile yazı dili arasındaki ayrım ve Osmanlı diplomatik dili gibi konulara da değinmektedir.
Kitabı ile ilgili sunuşuna eserin telif sürecine dair vermiş olduğu bilgilerle başlayan Hayati Develi, bir yayın projesinin parçası olarak kaleme aldığı eserinin, Osmanlı diline ilişkin temel bilgilere okuyucuların kolaylıkla ulaşabilmesi amacına matuf olduğunu ifade etti. Bu çerçevede özellikle Osmanlı aidiyetine dikkat çekerek, Osmanlı kimliğinin doğru tanımının yapılmasının, ‘Osmanlı dili’nin tanımında büyük bir kolaylaştırıcı etken olacağı fikrini benimseyen Develi, bu nedenle eserini, “Osmanlı kimdir” ve “Osmanlı’nın dilleri” şeklinde iki bölüm üzerine bina etmiştir.
Develi, eserinin söz konusu bölümlerinde Osmanlı toplumunun bir etnik ve dinî unsur tarafından oluşturulmasıyla beraber devletin bu farklı unsurlarının bir arada yaşadığı bölgelerde -ya da kendi tabiriyle “kamusal alan”da- geçerli olan dilin Türkçe olduğuna dikkat çekmektedir. Develi’ye göre Türkçe, Osmanlı dil tarihine ilişkin incelemelerde göz ardı edilmemesi gereken ana unsurlardandır. Burada ikidillilik/çokdillilik mevzuuna da değinerek, Osmanlı İmparatorluğunun tıpkı kendisinden önceki ve çağdaşı imparatorluklar gibi çokdilli olduğunu vurgulayan Develi, bununla birlikte “lingua franca”nın -yani ortak dilin- Türkçe olması hususunun ve çevrenin merkeze yaklaşırken Türkçe ile olan ilişkisinin zorunlu bir hal almasının altını çizmektedir. Bu noktada, XVII. yüzyılda Evliya Çelebi tarafından kaleme alınan Seyahatname’nin eşsiz bir kaynak olarak tebarüz ettiğini ve imparatorluğun dilsel dağılımı ile ilgili oldukça zengin ve kıymetli bilgiler verdiğini belirten Develi, ayrıca Batılı seyyahlardan yapmış olduğu alıntılarla XIX. yüzyılda Osmanlı ülkesinin dilsel durumuna dair bilgiler de verdi.
Ardından Türkiye Türkçesinin oluşum sürecine değinen Develi, sunumun bu kısmında Anadolu’da Türkçenin konuşulmaya başlaması ve zamanla dilde standartlaşmanın oluşumundan bahsetti. Özellikle halkın konuştuğu dille edebî dil; başka bir deyişle konuşma dili ile yazı dili arasındaki ayırım ve farklılıklara yaptığı vurgularla Osmanlı dilinin ve Osmanlıcanın anlaşılması noktasında oldukça kıymetli detaylar sunarak, kapsamlı tarifler yaptı. Bu anlamda diplomatik dil hususunu da gündeme getiren Develi’nin, Osmanlı dilinin anlaşılması hususunda dilin geçirdiği tüm bu evrelere ve dilin farklı veçhelerine kapsamlı bir bakış yapılamadan Osmanlıcanın tam olarak anlaşılamayacağı yönündeki tespiti oldukça yerindeydi.
Hayati Develi’nin oldukça verimli geçen bu sunumu dinleyiciler tarafından yapılan katkı ve sorulan sorularla nihayete erdi.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ