Seyrüsefer - Tuna’nın İncisi Budapeşte II

Muzaffer Şenel
 
Peşte hayatın hareketli aktığı cıvıl cıvıl bir şehir
Peşte tarafına Moszkva Meydanı’ndan 4 veya 6 no’lu tramvaya binerek Margit Köprüsü’nden geçerek sekizgen anlamına gelen Oktogon durağından bu taraftaki gezimize başlayabiliriz. Oktogon Budapeşte’nin Bağdat Caddesi olarak adlandırabileceğimiz Dünya Kültür Mirası listesindeki ünlü Andrassy Ut (Bulvar)’u tam ortadan ikiye bölen bir nokta. 1870’lerde inşa edilen ihtişamlı tarihî binaların yer aldığı Andrassy Bulvarı, Erzsebet Meydanı ile Kahramanlar Meydanı’nı birbirine bağlar. Andrassy Bulvarı’nın kuzey ucundaki Kahramanlar Meydanı (Hösök Tere) ve hemen arkasında yer alan büyük bir eğlence parkı olan City Park görülmeye değerdir. City Park’taki suni gölde kayık gezintisi eğer kürekçiniz varsa gün içindeki yorgunluğunuzu alacağına eminim. Güzel Sanatlar Müzesi, Ziraat Müzesi, hayvanat ve botanik bahçesi (Allat-es Növenkert), Eğlence Parkı (Vidam Park) Vajdahunyad Kalesi, Avrupa’nın en büyük sağlık ve kaplıca merkezlerinden biri olan Szechenyi Fürdö hamam külliyesi ve tren ve toplu taşımacılık müzesi olarak bilinen Kozlekedesi Müzesi ziyaret edilebilir.
Kahramanlar Meydanı’nın Andrassy Bulvarı’na giriş yaptığınızda sol köşede Sırbistan Büyükelçiliği’ni ve hemen yanında da Türk Büyükelçilik binalarını geçip Oktogon’a gelmeden sağ tarafta Terör Evi (Terror Haza/House of Terror) müzesini ziyaret edebilirisiniz. Hemen hemen tüm Avrupa şehirlerinde görebileceğiniz işkence müzelerinden biri olan Terror Haza komünist dönemde Macar Gizli Servisi AVO (Allam Vedelmy Osztaly)’nun merkez binası olarak hizmet vermiş. 1990’lar boyunca açılıp açılmaması büyük tartışmalarla geçen Terör Evi 2002’de açılmış. Nazi ve komünist dönemlerinde yapılan işkencelerin ve kötü muamelelerin merkezi olarak tasarlanan binada her şey aslına uygun olarak tasarlanmış olsa da, insan müzeyi gezerken anlıyor ki bu müze başlı başına Macarların 1990 sonrası yaşadığı kimlik krizine ve dönüşümüne en güzel örnek. Yapılan tüm insanlık dışı suçların Macarlarca değil Nazi ve komünistlerce yapıldığı ve sorumluluğun onlara yüklenmeye çalışıldığı izlenimini veren bu gri binanın saçaklarından sarkan terör yazısı bile ürkütücü.     
Oktogon’dan şehir merkezine doğru inerken Liszt Ferenc Ter veya Nagymeze caddelerindeki kafelere uğrayabilir ve sonra 1200 kişilik devasa salonu olan ünlü Opera binasını ziyaret edebilirsiniz. Andrassy Bulvarı’nın güney ucunda bulunan Erzsebet Meydanı Eylül ayında biten düzenleme çalışmalarından sonra çok güzel bir park haline geldi. Meydanın ortasında bulunan 40x40 kare biçimli altı cam havuzun kenarı yaz sıcağından bunalan kişilerin ayaklarını serinletmek için uğradıkları bir yer. Havuzun altında bulunan Gödöl (çukur) Kafe yaz aylarında çeşitli müzik festivallerinin yapıldığı bir yer.
Erzsebet Meydanı’nın batı yakasında Budapeşte’nin diğer bir sembolü St. Istvan (Stefan) Bazilikası Macarlar için kutsal bir mekân. Bazilika, Hıristiyanlığı kabul eden ve 20 Ağustos 1000 yılında Papa tarafından gönderilen Kutsal Taç ile ödüllendirilmesi üzerine (inanışa göre) Macar ülkesini Hz. Meryem’e hediye eden ilk Macar Kralı Istvan veya Stephan adına yaptırılmış. İhtişamlı bir bina olan Bazilikanın kulelerinden şehrin panoramasını seyretmeye çıkanlar karşılarına çıkan çatı manzarası karşısında küçük bir şaşkınlık yaşamaktalar. Merdivenlerinde gün içinde size geleneksel Macar halk dansları gösterisine bilet satmaya çalışan iki kişi vardır; ama ısrarcı olmadıklarını belirteyim. Bazilika önündeki geniş meydanda her yıl Mayıs ayından Eylül ayına kadar özellikle hafta sonları klasik müzik konserleri verilmektedir. Bazilikanın bir sokak altında bulunan ünlü borsa spekülatörü George Soros destekli Central European University ve Open Society Institute binası oldukça ilginç. Caddeden binaya baktığınızda sadece 5 katlı bir bina görürsünüz. Fakat üniversite binasının içine girdiğinizde bir anda kendinizi 10 katlı bir apartmanda bulursunuz. Dışarıdan asla ama asla göremeyeceğiniz bu 10 katlı bina şehrin tarihî dokusu gözetilerek 5 katlı ana tarihî binanın avlusuna inşa edilmiş ama kullanılan mimarî teknik sayesinde dış binaların öyle bir kamuflaj yapması sağlanmış. Bu nedenle ne kadar denerseniz deneyin dışarıdan baktığınızda içerdeki bu 10 katlı binayı görmeniz mümkün olmuyor. Bazilikadan batıya doğru giden caddeyi geçip Szabadsag Meydanı’na varıyorsunuz. Özgürlük/bağımsızlık anlamındaki bu meydanda ABD büyükelçiliğinin olması ilginç bir tesadüf olmasa gerek! Macar Merkez Bankası ve Macar Televizyon binası bu meydanda olan diğer önemli binalar. Meydanı Parlamento’nun bulunduğu Kossuth Lajos Ter’e bağlayan geçitte, 1956 Devrimi’nde öldürülen Macar Başbakanı Nagy Imre’nin anıtı hüzünle meydana bakmaktadır.
1880-90’larda düz bir ova üzerine inşa edilen Peşte hayatın hareketli aktığı canlı cıvıl cıvıl bir şehir. Özellikle V. Bölgede yoğunlaşan bu döneme ait tarihî binaların en güzeli hiç şüphesiz 265 metre boyunca Tuna kıyısında uzanan Gotik mimarî şaheseri 1902’de tamamlanan Macar Parlamento Binasıdır. Bu muazzam binanın bulunduğu Kossuth Lajos Meydanı’ında 1956 Devrimi’nde polisin açtığı ateş sonucu ölen Macarlar anısına yapılan küçük anıtta “katiller aramızda” ifadeleri hemen göze çarpıyor.
Parlamento Binasında Macar Devleti’nin simgesi olarak kabul edilen 1000 yılında Hıristiyanlığı kabul ettiğinde Papa tarafından Macar Kralı Istzvan’a gönderdiği Kutsal Taç ve Kraliyet Mücevherlerinin bulunduğu kubbeli alan Parlamento Binasının en önemli yeridir. Alan üzerlerinde Macarları 9. yüzyılda Ural dağlarından alıp, batıya, bugünkü Macaristan ovasına getiren Macar lideri Arpad’dan bugüne kadarki en önemli 16 kral veya liderlerin heykellerinin tarih sırasına göre sağdan sola sıralandığı 16 sütunla çevrelenmiştir. Arpad hariç tüm kral ve liderler Kral Istzvan’a bakarken, Istzvan, Kutsal Taç’a bakmaktadır. Parlamento Binasının diğer bölümlerini gezdikten sonra Tuna boyunca Szechenyi Rakpart’tan doğuya doğru yürüyerek Duna Corsa’ya ulaşırız. Tuna Nehri üzerinde bulunan gemi restoranlarda bir keyif çayı yudumlayabilirsiniz. Türk çayı bulacağınızı düşünmeyin. Eğer şanslıysanız, canlı müzik dinlerken “Kâtibim” şarkısının Macarca versiyonu kulağınıza çarpabilir. “Kâtibim”in Macar geleneksel halk şarkısı olduğunu duyarsanız hiç şaşırmayın. Zira Balkanlardaki hemen hemen her millet bu şarkının kendi halk şarkısı olduğunu iddia etmektedir. Duna Corsa’ya paralel uzanan Budapeşte’nin İstiklal Caddesi diyebileceğimiz Vaci Utca şehrin kalbi gibidir. Dünya kupası maçlarını izlemek için dev ekranlardan birinin kurulduğu Vörösmarty Meydanı’ndan başlayan Vaci Utca’nın diğer ucunda Fövam Ter ile eskiden tren istasyonu olan ama şimdi kapalı halk pazarı, bedesten işlevi gören tarihî bir bina olan Vasarcsarnok ve hemen onun yanında eski adı Karl Marx olan Matyas Corvinus Üniversitesi binaları vardır. Yaklaşık 1 km uzunluğundaki Budapeşte’nin can damarı Vaci Utca keyifli bir yürüyüş için idealdir. Eski sokak kahveleri ve onların yeni versiyonlarının bir arada olduğu gösterişli ve pahalı restoranların bulunduğu, sokak satıcılarının, çalgıcıların, dilencilerin ve sokak ressamlarının dolaştığı, sağlı sollu size eşlik eden zarif tarihî binaların altındaki hediyelik eşya dükkânlarının kapılarına asılmış Macaristan’a özgü taş oyuncak bebekler ve hemen hemen tüm elektrik direklerinden sarkan beyaz ve lila renkli rengârenk çiçekler caddeye ayrı bir güzellik katmakta. Hediyelik eşya için alışveriş yapacaksanız sizi caddenin ucunda bulunan bedestene davet ederim. İki katlı binanın ilk katında daha çok manavlar varken ikinci kat tamamen hediyelik eşya dükkânları ile dolu. İkinci kattaki bir köşeyi ise ayaküstü bir şeyler atıştırabileceğiniz Macar usulü fastfoodcular kaplamış. Bedestenden şehir merkezine doğru inerken ilk durağımız Kalvin Meydanı’dır. Meydan adını orada bulunan küçük ama şirin Kalvin Kilisesi’nden almakta. Meydandan, Astoria’ya doğru uzanan Muzeum Körüt’te bulunan Macaristan Milli Müzesi devasa bir tarih müzesidir. Bütün müzeyi gezmek için bir günün yeterli olduğunu düşünmüyorum. Ama tarihle fazla ilgilenmiyorsanız 3-4 saatte hızlı bir tur yapabilirsiniz. Astoria, Jewish Quarter olarak adlandırılan Yahudi bölgesinin başlangıç yeri denebilir. Zira Avrupa’nın en büyük sinagogu olan Dohany/Nagy Sinagogu buradadır. Büyük ve görkemli olan sinagog sadece Macaristan’da yaşayan Yahudiler için değil, tüm orta Avrupa Yahudileri için önemli kabul ediliyor. Budapeşte yaklaşık 100-120 bin kişilik Yahudi nüfusuyla, New York’tan sonra İsrail dışındaki en büyük Yahudi nüfusunu barındırıyor. Yahudiler şehrin ekonomisinin bel kemiğini oluşturuyor. Altın, döviz ve değerli taş ticaretini ellerinde tutan Macar Yahudileri ülke siyasetinde de önemli bir etkiye sahip. Halihazırda açık bir Anti-Semitizm olduğunu da söylemek zor. Yahudilerin Macar ekonomisindeki rollerinden duyulan bir rahatsızlık söz konusu.
 
Çingenelerden sonra en büyük azınlık Çinliler
Macaristan’daki en büyük azınlık Çingeneler. Budapeşte’nin suç merkezi olarak bilinen önceleri Chicago olarak adlandırılan 8. bölgede yaşayan Çingeneler arasında suç oranı çok yüksek. Çingeneler özellikle eğlence sektöründe çalışıyor. Son dönemlerde okullaşma oranı giderek artan Çingenelerin ekonomik ve siyasal hayata katılmaları yönünde herhangi bir yasal engel olmasa da negatif ayrımcılıkla yüz yüze oldukları dillendirilen bir gerçek. Çingenelerden sonra en büyük azınlık grubu ise Çinliler. 1988 serbest vize anlaşması sonrasında Macaristan’a akın eden yaklaşık 40 bin Çinli tüm Macar şehirlerini istila etmiş durumda. Açtıkları dükkânlarda ucuz Çin malları satarak bu şehirlerde bulunan küçük ve orta ölçekli Macar esnafın iflasına yol açan Çinlilerin bugün nüfuslarının 60 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Budapeşte’de hemen her sokakta bir Çin lokantasına rastlamak mümkün. Peşte’nin kuzeyinde Orczy Ter yakınında bulunan yaklaşık on beş bin kulübe ve pavillondan oluşan Çin pazarı, Macaristan’ın tekstil ihtiyacını karşılıyor. Çin pazarına şehir merkezinde Deak Ter’den 9 no’lu otobüs ile 13-15 dakikalık bir yolculukla ulaşabilirsiniz. Çinlilerden sonra en çok Türk pavillonunun bulunduğu Kadıköy’ün ünlü Salı pazarı görünümlü bu Çin pazarı her gün binlerce kişi tarafından ziyaret edilmekte.
Budapeşte’de yaşayan Türkler ya tekstil ya da lokantacılıkla uğraşıyor. Bu nedenle Türklerin yoğun olarak gittikleri mescitlerden biri bu pazarın tam karşısındadır. Budapeşte’deki nüfusları yaklaşık bin olan Türklerin şehrin merkezini çevreleyen ana caddeler (körüt) üzerinde hemen hemen her 100 metrede bir lokantaya sahip olmasının yarattığı intiba nedeniyle Budapeşte’de yaşayan Macarlara göre, ülkede en az 5 binin üzerinde Türk vardır. Türk lokantalarından en ünlüsü ve en büyüğü Margit Köprüsü’nün Peşte tarafında St Istzvan Körüt üzerindeki Saray Lokantası’dır. Üçkardeşler, Paşa, İstanbul ve Kudretlokantaları da diğer Türk lokantaları arasında yer alır.
 
Macar mutfağının en ünlü yemeği: Gulaş
Osmanlı mutfağının bir uzantısı olarak görebileceğimiz Macar mutfağının en ünlü yemeği Gulaş’tır. Gulaş’a, etli türlünün çorba versiyonu diyebiliriz. Gulaş’ın tadına bakmak isterseniz garsona mutlaka kullanılan etin domuz eti olup olmadığını sorun. Dumanlanmış keçi peyniri ve çeşitli türlerdeki peynir kızartmaları da tadılabilir. Baharatlı yemekler Doğu ve Güneydoğu Anadolu yemeklerini hatırlatıyor. Çoğu yemekte kullanılan sarımsak ve paprika denen biberler Macar mutfağına ayrı bir lezzet katıyor. Yemeklerde kullanılan etlerin hemen hemen tamamının ve ünlü Macar salamının da domuz eti olduğunu belirtelim. Balık çorbası, lahana dolması, bizde bazı yörelerde akıtma olarak bilinen hortobagyi, patlıcan yemekleri ile Palaçinka tatlıları tipik Macar yemekleridir. Geleneksel Macarlar, pazar sabahları salamlı ekmek veya salatalı kepek ekmeği ile patates, havuç ve makarna parçalarının bulunduğu çok sulu tavuk bulyonlu bir çorba içer. Macaristan’da istediğiniz çeşit ve türde ekmek bulabilirsiniz. Çok leziz olan Trabzon ekmeğine benzeyen Macar köy ekmeği yanında, kepekli, yulaflı, sebzeli, cevizli, fındıklı vb. ekmeklerini katıksız dahi yiyebilirsiniz.
 
Tarihî binalardaki asansörlere dikkat!
Eski Peşte’de apartmanlar genelde beş veya altı katlı ve hemen her apartmanda dairelerin çoğu ortada bulunan avluya bakmakta. İçe kapalı bu apartman modellerinde genelde her katta en az 5-6 daire bulunmaktadır. Birinci kat ile ikinci kat arasında bir asma kat vardır ve normal kat sayılmamaktadır. Apartmanda asansör kullanacaksanız dikkat! Tarihî binalardaki asansörler en az binanın kendisi kadar eski, yani fi tarihinden kalma. Hemen hemen tüm Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde bulunan bu asansörler, özelliği gereği dış ve iç kapıyı tam kapatmadan hareket etmiyor. Hareket ettiğinde de çıkardığı sesten dolayı hemen duracakmış veya düşecekmiş izlenimi uyandırıyor. Böyle bir asansöre ilk kez bindiğinizde bildiğiniz tüm duaları ne kadar kısa sürede okuyabileceğinizi görüyorsunuz!
Şehri kutsayan heykeller
Budapeşte’nin diğer bir özelliği, şehrin büyük caddelerinin kesiştiği her köşede o köşeyi bekleyen ve yerli halkın deyimiyle kutsayan eserler; Deak Ferenc, Liszt Ferenc, Teleki Lazslo gibi Macar tarihinin önemli şahsiyetlerinin büstleri ya da onları çağrıştıran anıt veya heykellerin bulunması. Heykel demişken Marx, Engel, Lenin gibi komünist liderlerin devasa heykellerinin bulunduğu Statue Park’ı unuttuğumu fark ettim. Şehrin biraz dışındaki bu parka gitmek için şehir merkezinden düzenlenen turlara katılabilirsiniz.
 
Trenler en uygun gezi aracı
Macaristan’ın diğer bölgelerine gitmek istiyorsanız size tavsiyem trendir. Her ne kadar trenleri çok yeni olmasa da, hem ucuz hem de taşrayı daha rahat görebiliyorsunuz. Macar Demiryollarının www.elvira.hu adresinden trenlerin hareket saati ve ücreti gibi detayları öğrenebilirsiniz. Budapeşte’de üç tren istasyonu var. Buda tarafında bulunan Güney Tren İstasyonu Deli Palyaudvar, Batı Tren İstasyonu Nyugati Palyaudvar ve Doğu Tren İstasyonu Keleti Palyaudvar Peşte’de. Batı Tren İstasyonu önemli bir yer. Nyugati, Macarca batı demek ve doğudan gelen trenler burada duruyor. Hemen yanında Westend (batının sonu) adlı alışveriş merkezi var. Bildiğiniz gibi Macaristan Avrupa’nın ortasında bir ülke. Budapeşte başkent olarak her ne kadar Macaristan’ın tam ortasında yer almasa da simgesel olarak bunu kullanıyorlar. Batı Avrupa’nın en son noktası Nyugati. Keleti ise Doğu Avrupa’nın başlangıç noktası. Batıdan gelen trenler Keleti Palyaudvar’da duruyor. Güney istasyonu Deli Palyaudvar daha çok iç hatlar ve nadiren Akdeniz’e inen tren hatları için kullanılıyor. Kuzeydeki tren istasyonu müze (Kozlekedesi Müzesi) olarak kullanılıyor. Ne de olsa kuzeyden gelen tehlike müzelik oldu!
 
Orta ve Doğu Avrupa şehirlerini ziyaret için en uygun takvim: Mayıs-Eylül
Orta ve Doğu Avrupa şehirlerine gitmeyi düşünenler için en uygun takvim Mayıs-Eylül dönemidir. Bu dönemde hem havalar güzel hem de yağan yağmurlar kısa süreli. Sis ve pus neredeyse hiç yok. Ekimle beraber Orta ve Doğu Avrupa şehirlerinin üzerine çöken sis ve pusu her ne kadar şehirlere ayrı bir güzellik katsa da kasvetli bir haletiruhiye içine düşmenizi engelleyemiyor. Bu şehirlerde çoğu zaman güneş o kadar kısa zaman aralığında yüzünü gösteriyor ki (ya da bazen hiç göstermiyor) hep gri bir hava ile yüz yüze kalıyorsunuz. Bu nedenle her ne kadar Budapeşte her mevsimde güzel gözükse de size tavsiyem Mayıs-Eylül döneminde gitmenizdir. 
 

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.