II. Abdülhamit Döneminde Musul Vilayeti

Davut Hut

7 Nisan 2008                
De­ğer­len­dir­me: Ebubekir Ceylan
 
Mar­ma­ra Üni­ver­si­te­si Ta­rih Bö­lü­mü’nde ta­mam­la­dı­ğı “Mu­sul Vi­la­ye­ti­nin İda­rî, İk­ti­sa­dî ve Sos­yal Ya­pı­sı (1864-1909)” baş­lık­lı dok­to­ra te­zi bağ­la­mın­da Ni­san ayı Tez/Ma­ka­le su­num­la­rın­da mi­sa­fi­ri­miz Da­vut Hut idi. Da­ha ön­ce ay­nı bö­lüm­de XIX. yüz­yıl­da Bas­ra güm­rü­ğü üze­ri­ne yap­tı­ğı yük­sek li­sans te­zi ile Irak coğ­raf­ya­sı­na il­gi­si­nin ge­liş­ti­ği­ni ifa­de eden Hut, in­ce­le­di­ği dö­ne­me Vi­la­yet Ni­zam­na­me­si’nin ilan edi­liş ta­ri­hi olan 1864 ile baş­la­mak­ta­dır. Mid­hat Pa­şa 1869’da Bağ­dat va­li­li­ği­ne ge­ti­ri­lin­ce­ye ka­dar cid­di bir ıs­la­hat prog­ra­mı­nın uy­gu­la­na­ma­dı­ğı Mu­sul’da bu ta­rih­ten son­ra Tan­zi­mat re­form­la­rı ted­ri­cen uy­gu­lan­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır.
Te­zin asıl yo­ğun­laş­tı­ğı II. Ab­dül­ha­mit dö­ne­min­de, Mu­sul vi­la­ye­ti ge­liş­me­si­ni sür­dür­müş ve 1879 yı­lın­da müs­ta­kil bir vi­la­yet şek­li­ne dö­nüş­tü­rül­müş­tür. 1879-83 yıl­la­rı ara­sın­da Ker­kük şeh­ri mer­kez ya­pıl­mış­sa da da­ha son­ra­ki yıl­lar­da Mu­sul şeh­ri vi­la­yet mer­ke­zi ol­ma özel­li­ği­ni ko­ru­muş­tur. Hut’un te­zin­de vur­gu­la­dı­ğı önem­li hu­sus­lar­dan bir ta­ne­si hiç şüp­he­siz vi­la­ye­tin sos­yal do­ku­sun­da­ki bas­kın aşi­ret ya­pı­sı­nın re­form­la­rın uy­gu­lan­ma­sı­nı yad­sı­na­maz bir şe­kil­de en­gel­le­di­ği­dir. Bu ne­den­le II. Ab­dül­ha­mit, dev­le­tin dü­vel-i mu­az­za­ma ile yo­ğun bir şe­kil­de mü­ca­de­le et­ti­ği bu dö­nem­de baş­ka Arap vi­la­yet­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi, Mu­sul’un ile­ri ge­len­le­ri­ni, aşi­ret re­is­le­ri­ni ve di­nî ön­der­le­ri­ni ma­aş, un­van, mad­dî yar­dım ve iş­le­nen suç­la­rın af­fı gi­bi çe­şit­li yön­tem­ler­le ken­di şah­sın­da dev­le­te bağ­la­ma­ya ça­lış­mış­tır. As­lın­da II. Ab­dül­ha­mit’in eş­raf-İs­lâm si­ya­se­ti bu an­lam­da böl­ge­de uy­gu­lan­mak is­te­nen Tan­zi­mat re­form­la­rıy­la za­man za­man çe­liş­mek­tey­di. Ör­ne­ğin, ye­rel eş­ra­fın kay­rıl­ma­sı vi­la­yet va­li­si­nin gü­cü­nün pe­kiş­ti­ril­me­siy­le ya da aşi­ret­le­rin is­ka­nıy­la uyuş­ma­mak­tay­dı. Sul­tan Ab­dül­ha­mit, dö­ne­min şart­la­rı çer­çe­ve­sin­de ki­şi­le­rin sa­da­ka­ti üze­rin­den ge­niş kit­le­le­rin mer­ke­ze bağ­lan­ma­sı­nı he­def­le­miş ve bun­da da bü­yük öl­çü­de ba­şa­rı­lı ol­muş­tur.
Tan­zi­mat dö­ne­min­de sık­lık­la uy­gu­la­nan bir si­ya­se­ti bu dö­nem Mu­sul’un­da da gör­mek müm­kün. Aşi­ret şeyh­le­ri­nin kay­ma­kam ve yö­re ile­ri ge­len­le­ri­nin vi­la­yet ida­re mec­lis­le­ri­ne üye ya­pıl­ma­sı eş­ra­fı si­ya­set me­ka­niz­ma­sı­na ek­lem­le­me­nin önem­li bir un­su­ruy­du. Fa­kat Mu­sul’da­ki sos­yal ya­pı­nın ken­di­ne has ni­te­li­ği ile ye­tiş­miş in­san ek­sik­li­ği (kaht-ı ri­câl), ge­le­nek­sel ida­re­ci ve me­mur­la­rın de­ğiş­me­me­si, ya­ni in­san un­su­ru­nun ay­nı kal­ma­sı, es­ki alış­kan­lık­la­rın de­vam et­me­si­ne ve çe­şit­li ko­nu­lar­da­ki su­is­ti­mal­le­rin önü­nün alı­na­ma­ma­sı­na fır­sat ver­miş­tir. Bu se­bep­le ıs­la­hat tar­tış­ma­la­rı de­vam­lı Mu­sul’un gün­de­min­de kal­mış­tır. İs­ma­il Hak­kı Pa­şa ve Tah­sin Pa­şa gi­bi va­li­ler asa­yiş ve dü­ze­nin sağ­lan­ma­sın­da ba­şa­rı­lı olur­ken, Ömer Veh­bi Pa­şa gi­bi sert­lik yan­lı­sı va­li­ler du­ru­mun da­ha da kö­tü­leş­me­si­ne ze­min ha­zır­la­mış­tır. Tez­de in­ce­le­nen dö­nem bo­yun­ca Mu­sul va­li­le­ri­nin hiz­met or­ta­la­ma­la­rı­nın tak­ri­ben 1.1 yıl gi­bi kı­sa sü­re­li ol­ma­sı vi­la­yet­te­ki is­tik­rar­sız­lı­ğın önem­li bir gös­ter­ge­si­dir.   
İk­ti­sa­dî açı­dan Mu­sul’da yer­le­şik nü­fu­sun te­mel ge­çim kay­na­ğı ta­rım; gö­çe­be­li­ğe en uy­gun mai­şet tar­zı da hay­van­cı­lık­tı. Mu­sul’un ik­lim ve ara­zi­si­nin uy­gun­lu­ğu böl­ge­yi bir ta­hıl mer­ke­zi yap­mış, ih­ti­yaç faz­la­sı “ar­tık ürün” ise ci­var vi­la­yet­le­rin ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­mış­tır. Şeh­rin ik­ti­sa­dî ve ti­ca­rî ha­ya­tı­na iliş­kin Hut önem­li bir so­nu­ca var­mak­ta­dır: XIX. yüz­yı­lın or­ta­la­rın­dan iti­ba­ren “Av­ru­pa’dan ge­len bol ve ucuz mal­la­rın el tez­gah­la­rı­na da­ya­lı Os­man­lı ye­rel sa­na­yi­si­ni za­yıf­lat­tı­ğı” şek­lin­de­ki ge­nel yar­gı­nın Mu­sul için pek de ge­çer­li­li­ği yok­tu. Çün­kü, bir “em­ti­a üre­tim ve da­ğı­tım mer­ke­zi” ko­nu­mun­da­ki Mu­sul’un ti­ca­re­ti­nin ya­rı­dan faz­la­sı vi­la­yet­te­ki san­cak ve ka­za­lar­la ya­pıl­mak­tay­dı.
Da­vut Hut, Ab­dül­ha­mit dö­ne­mi­nin önem­li un­sur­la­rın­dan bi­ri olan Ha­mi­di­ye alay­la­rı­nın Mu­sul vi­la­ye­tin­de de uy­gu­lan­dı­ğı­nı, Mi­ran, Mil­lî ve Şem­mer aşi­ret­le­rin­den üç Ha­mi­di­ye ala­yı teş­kil edil­di­ği­ni, fa­kat bu alay­la­rın im­ti­yaz­lı sta­tü­sü ne­de­niy­le za­man za­man asa­yiş­siz­lik­le­re ve ada­le­te olan gü­ve­ni sar­sı­cı ge­liş­me­le­re yol aç­tı­ğı­nı kay­det­mek­te­dir. Yi­ne Ab­dül­ha­mit dö­ne­mi­nin bir özel­li­ği alay­lı-mek­tep­li re­ka­be­ti, bu dö­nem Mu­sul’un­da da ken­di­ni gös­ter­mek­tey­di.
Tez­de vur­gu­la­nan ko­nu­lar­dan bir di­ğe­ri II. Ab­dül­ha­mit’in böl­ge­de iz­le­di­ği top­rak po­li­ti­ka­sı­dır. Mid­hat Pa­şa’nın Bağ­dat va­li­li­ği dö­ne­min­de ba­şa­rıy­la uy­gu­la­dı­ğı boş ara­zi­le­rin (aşi­ret şeyh­le­rin­den zi­ya­de) bi­rey­le­re/aha­li­ye ta­pu kar­şı­lı­ğın­da da­ğı­tıl­ma­sı Ab­dül­ha­mit dö­ne­min­de dur­du­rul­muş­tur. Pet­rol kay­na­ğı ba­kı­mın­dan bu böl­ge­le­rin o ta­rih­ler­de öne­mi­nin an­la­şıl­ma­ya baş­lan­dı­ğı­nı göz önün­de bu­lun­du­rur­sak, Sul­tan Ab­dül­ha­mit’in bu ara­zi­le­ri ne­den ara­zi-i se­niy­ye sta­tü­sü­ne çe­vir­mek su­re­tiy­le ken­di ta­sar­ru­fu­na al­dı­ğı ve ya­ban­cı nü­fu­zun­dan uzak­laş­tır­dı­ğı an­la­şı­la­cak­tır.

II. Meş­ru­ti­ye­tin ila­nı­na iliş­kin tep­ki­le­re de de­ği­nen Hut, ule­ma ve eş­ra­fın sta­tü­le­ri­nin de­va­mın­dan en­di­şe­len­dik­le­ri, es­ki yö­ne­tim ta­raf­tar­la­rı­nın da güç­le­ri­ni kay­bet­mek­ten kork­tuk­la­rı için ge­nel­de meş­ru­ti­ye­tin is­ten­me­yen bir du­rum ol­du­ğu­nu ve şüp­hey­le kar­şı­lan­dı­ğı­nı ifa­de et­ti. Hut’a gö­re ne­ti­ce­de vi­la­ye­tin sos­yo kül­tü­rel ya­pı­sı­nın do­ğur­du­ğu ka­çı­nıl­maz du­rum ile mer­ke­zin uy­gu­la­dı­ğı ve ba­zen re­el-po­li­tik­le pek de ör­tüş­me­yen “zo­run­lu” po­li­ti­ka­lar, re­form sü­re­cin­den bek­le­nen olum­lu so­nuç­la­rın el­de edil­me­si­ni en­gel­le­miş­tir

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.