Tasvir: İslâm Görsel Kültüründe Yasak, Gelenek ve Pratikler İhtisas Sempozyumu

16 Şubat 2013
Değerlendirme:
Dr. N. Nicole N. Kançal, Dr. Ayşe Taşkent

Bilim ve Sanat Vakfı Sanat Araştırmaları Merkezinde, 2010 yılından bu yana devam eden, farklı disiplinlerden gelen lisans ve lisansüstü öğrencilerin katıldığı; İslâm sanatı ve sanat düşüncesi başlığı altında tasvir, imge, sanat pratikleri, sanat teorileri, gelenek, birikim, yasak, ikonoklazm ile anikonizm gibi kavramların incelenip tartışıldığı atölyenin bir ürünü olan “Tasvir: İslâm Görsel Kültüründe Yasak, Gelenek ve Pratikler” başlıklı öğrenci sempozyumu 16 Şubat 2013 tarihinde Bilim ve Sanat Vakfı’nda gerçekleştirildi.

2006 yılında karikatür krizi ile yeniden alevlenen ve güncellik kazanan “İslâm’daki tasvir” olgusu ile ilgili tartışmalar; tasvir yasağı, tasvirsizlik ve benzer kavramlar etrafında birçok yeni şey söylendi ya da eski şeyler yeniymiş gibi tekrar gündeme getirildi. Bu öğrenci sempozyumunda katılımcılar, bir atölye çalışmasının sonuçlarını sunmakla; “yeni” ya da “tek doğru” bir yaklaşımın peşine düşmekten çok, konu etrafında üretilen kavram ve söylemleri inceleyerek onların eleştirel bir gözle nasıl okunup sorgulanabileceğine ilişkin bir perspektif inşa etme çabasına girişmişlerdir. Sempozyumda, tasvir ve oryantalizm arasındaki ilişkiye dikkat çekilerek; “bize” Batıdan ‘dayatılanları’ ve bağlantılı olarak, bilinçli veya bilinçsiz olarak kabul edilen ‘anlayışları’ aynı eleştirel bakışla sorgulamaya davet vardı.

Dr. Nicole N. Kancal-Ferrari, “İslâm Görsel Kültürü İncelemelerine ‘Eleştirel-Tarihsel’ Bir Bakış” adlı sunumunda, İslâm görsel kültürünü; oryantalizmin başlangıcından bugüne kadar inceleyen eserlere kritik bir bakışla yaklaşmanın imkânını şu sorular etrafında tartıştı:

1.Batının, Türk-İslâm dünyası hakkında geliştirdiği söylem, kendi endişelerinin, uğraşlarının veya bilinçaltının bir ürünü müdür? Yoksa gerçekten Müslüman dünyayı gösteriyor mu? Yabancılaştırma veya ötekileştirmede bizi, yani diğerini mi görüyor, yoksa “biz” olan diğerini ıskalıyor mu? Geliştirdiği söylem ile ötekine yani bize, kendi inşa ettiği “mirası” sanki bizimki imiş gibi mi dayatıyor, bize satıyor mu?

2.İslâm dünyası tasvir ve sanata ilişkin kendi yaklaşımını nasıl ortaya koyabilir? Biz niçin kendi söylemimizi geliştiremiyoruz? Bir söylemimiz yok mu? Var da biz mi bilmiyoruz? Olmadığı için veya biz bilmediğimiz için mi Batı’nın geliştirdiği söylemi kullanıyoruz, ona inanıyoruz, hatta onu savunuyoruz?

Dr. Ayşe Taşkent, “Tahyîl (HayalîTasvirler) ve Muhâkât (Mimesis)Kavramları Işığında İslâm Görsel Kültürüne Kuramsal Bir Bakış” adlı sunumu ile tahyîl vemuhâkât kavramlarını İslâm görsel kültürü ve İslâm sanatı araştırmalarında iki temel kavram olarak öne çıkarttı. Araştırmacı, İslâm düşüncesinde estetik konuların ontolojik, kozmolojik, psikolojik ve epistemolojik bağlamda tartışılmasının gerekliliğini ifade ederek İslâm görsel kültürü hakkında yürütülecek bir sanat felsefesi çalışmasında, bu iki kavramın merkeze alınmasının önemine vurgu yaptı.

Daha sonra Taşkent, İslâm görsel kültürüne kuramsal bir bakış ile yaklaştığını iddia eden; Oliver Leaman’ın; Islamic Aesthetics an Introduction(İslâm Estetiğine Giriş, çev. Nuh Yılmaz, İstanbul: Küre Yayınları, 2010) başlıklı eserine ilişkin felsefi temelli bir metin eleştirisi yaptı. İslâm sanatı ve estetiği hakkında; Leaman’ın eserinde yer alan “İslâm Sanatı Hakkında En Çok Yenilenen On Bir Hata” başlığına ironik bir nazire yaparak Oliver Leaman’ın 11 büyük hatasını sıralayarak şu soruları sordu: Oliver Leaman bir İslâm estetiği inşa ediyor mu? İslâm sanatı Leaman’ın tanımladığı gibi bir şey midir?

Günboyu süren sempozyumda sunulan diğer tebliğlere gelince;

Fatih Kocaışık, “İkonoklazm ve İslâmSanatı”adlı tebliğinde Hristiyan kültürü ve dini ile İslâm arasındaki paralellik ve farklılıkları ortaya koymaya çalıştı. Nevin Meriç, “İslâm’da Resim Yasağı ve Fetvaları” başlıklı tebliğinde, bildiğimizi sandığımız kaynakları (Kur’an ve Hadis) ve genelde göz ardı edilen fetvaları tasvir sorunsalı etrafında yeni bir bakış açısından tekrar ele aldı. Ferhat Şen, Volkan Binici, Reha Dişçioğlu “Ernest J. Grube’nin İslam Resminde Klasik ÜslûpEseri Üzerinden İslâm Tasvirli Elyazmaları Çalışmaları ile ilgili Eleştirel Bir Analiz”adlıtebliğlerinde belli bir (oryantalist) metin örneğinde, İslâm el yazmalarındaki görsellerin nasıl incelendiğini, karşılaştırmalı bir bakış açısı ile ele aldı. Ertuğrul Ertekin, “Maktel Minyatürlerinde Kerbela Olayı” başlıklı sunumu ile bir edebiyat formu olan maktellerde Kerbela ile alakalı minyatürlerin ikonografik bir çözümlemesini yaparak, onları kendi bağlamı içinde yorumladı. Özlem Güneş, Hediyye Soyyiğit “Aşk Mesnevilerinde Metin-Minyatür Buluşması”başlıklı sunumları ile edebi metinlerdeki anlatıları, görsel malzeme eşliğinde ele aldılar. Murat Işık, “Türk-İslâm Sanatlarının ‘Kozmik Odası’na Anahtar Deliğinden Bakmak ‘Tılsımlı Gömlekler’ Ne’yin Nesne’si?” başlıklı sunumunda sanat eseri olarak görmediğimiz tılsımlı gömleklerin tahlilini yapmakla beraber, onların sanatsal boyutlarını inceledi. Tuğba Yapıcı, “Yazı-Resimler Üzerine Bir İnceleme” başlıklı sunumu ile imge ve yazı arasında yer alan yazı-resimleri, Valerie Gonzales’in “İslâmi Kaligrafinin Çifte Ontolojisi”başlıklı makalesi üzerinden değerlendirdi.

Ortak ilgi alanları olan bir sanat tarihçisi ile çalışma alanı güzellik felsefesi olan iki akademisyenin kendilerini uzun seneler meşgul etmiş konuları ve biriktirdikleri malzemeyi bir atölye çalışması ile değerlendirmek fikrinden doğan bu sempozyum, BİSAV Sanat Araştırmaları Merkezinin ilk öğrenci sempozyumu olmuştur. “Gerçek” yani maddi olarak varolan eserleri incelemek sanat tarihinin işi iken tasvir ve estetik ile kuramsal anlamda ilgilenmek felsefi bir uğraşıdır. Ortak bir çalışma için yola çıkılırken bu iki alanın, kuram ve sanat pratiğinin, birbiriyle ilişkilendirilmesinin güçlüğü elbette biliniyordu. İslâm sanatını, hem pratikler hem de kuramsal bağlamda birarada ele alan çalışmalar gerek Türkiye’de gerekse dünyada oldukça az sayıdadır. İslâm’daki görsel pratikleri analiz etmek için çok zengin imkânlar varken, “modası geçmiş”, zıtlık ve karşıtlıklara dayanan, kısıtlayıcı açıklama ve modellemelerle bu imkânların önü kapatılmaktadır. Bunun yerine yeni bir perspektif ancak, yerleşik sanat tarihi paradigmasını bir yana bırakarak, aslında erken tarihlerde dile getirilmiş, antropolojik, tarihi, felsefi, sosyolojik araştırmalardan beslenen ve kültürel pratikleri dikkate alan bir çerçevede geliştirilebilir.

İşaret edilen çerçeve, zor bir yola çıkmak anlamına gelmekte, yol azığını yeterli kılmak için mevcut birikimin üstüne yeni şeyler katmak gerekmektedir.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.