Yeniçağ’da Osmanlı Yerel ve Kilise Mahkemeleri

Eugenia Kermeli

30 Mart 2015                 

Değerlendirme:Sedat Albayrak

Türkiye Araştırmaları Tarih Okumaları üst başlığı altında düzenlediği Gayrimüslim Tebaanın Kaleminden Osmanlı Tarihleri adlı seri toplantının dördüncü oturumunda Hacettepe Üniversitesi’nden Eugenia Kermeli’yi ağırladık.

Osmanlı’da gayrimüslim tebanın sosyal hayatı, yönetimi ve hukuki durumuna dair çalışmalar uzun zamandır Batı’da ve ülkemizde popülaritesi hayli yüksek konulardan. Geniş bir perioda yayılan bu çalışmalarda daha çok Osmanlı kaynakları kullanılarak uzun bir dönem için belirli bir çerçevede tezler oluşmuştur. Ortaya konulan iddialar zamanla tartışılmaya başlanmış bilhassa gayrimüslim tebanın kendi kaynakları ile zenginleşerek yeni perspektifler kazanmıştır. Bu minvalde bilhassa gayrimüslimlerin vergi rejimi, dinî işleri, cemaat arası ve Müslümanlarla münasebetleri ve hukukî statüleri en çok gündeme gelen konulardandır. Kermeli, incelediği gayrimüslim belgelerinde özellikle metropolitlerin yargı alanları ve gayrimüslimlerin cemaat arası işlerini çözen “yerel mahkemeler” dediği kurulların faaliyetleri üzerine yoğunlaşıyor.

Gayrimüslimlerin hukuki uyuşmazlıklarını nasıl çözdükleriyle ilgili hakim kanaat din adamlarına ahval-i şahsiye alanında tanınan sınırlı yetkiler haricinde esas yetkili merciin kadı mahkemesi olduğu yönündedir. Burada kullanılan temel kaynaklar ise kadı sicilleridir. Kermeli, sayıları binlerle bulan metropolit kayıtlarındaki codexler ve yerel mahkemelerin verdiği “hüccet”ler üzerinde yaptığı çalışmalar ile hakim kanaati sorgular nitelikte önemli bulgulara ulaştığını ifade etti. Sunumunda dört vakıa(case) üzerine yoğunlaşarak klasik dönemde incelediği Ortodoks toplum açısından uyuşmazlıkların çözümünde görece serbestiyetin olduğu uygulamaları ortaya koydu. Yunanistan’daki metropolit codexlerinde araştırmalarında dikkatini çeken hususların başında önceki neşirlerde ve çalışmalarda daha çok dinî yaşayışa ilişkin kayıtların ön plana çıkarılması oluyor. Halbuki bu metinlerin en önemli tarafı aynı zamanda hukukî birer belge olması. Kermeli’ye göre hem Yunanistan’da hem Patrikhane’de kayıtların ele alınmasında belirli endişelerin ağır basması ve Türkiye’deki araştırmacıların bu alana yeterince yönelmemesi Ortodoks toplumunun hukukî kurumları ve uyuşmazlık çözüm yolları hakkında bilgilerin sınırlı kalmasına yol açmış. İncelediği vakıalarda bir Ortodoks ve bir Müslüman yerel gayrimüslim kethüdadan hüccet alabiliyor, bu hüccetlerde Müslüman şahitler bulunabiliyor. Veya metropolitin tarafları uzlaştırması ile yazdığı kararın çavuşa tatbik etmesi için gönderilmesi söz konusu olabiliyor.

Metropolitlere verilen beratlarda cemaat içi aile hukukuna ilişkin evlenme ve boşanma gibi konularda ve miras paylaşımında yetki tanınıyor. Sonrasında kayıtları güvence altına almak üzere yemin kabul edilebiliyor. 17. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren ise metropolitler defacto olarak borç ilişkileri ve ticari konular gibi birçok uyuşmazlığı inceliyor. Buradaki yetki sadece dinî görüş belirtmek ve arabuluculuk (sulh) faaliyetinden ibaret değil. Kararların tatbiki ise çok ciddi sosyal müeyyide içeren aforoz tehdidinin taraf(lar)a yöneltilmesi ile gerçekleşiyor. Kethüdaların bulunduğu yerel mahkeme denilen rahiplerin de katıldığı eşraftan oluşan merci ise cereme denilen para cezaları ile kararlarının tatbikini sağlıyor. Bu evrakın kadı önüne taşınması, kadıdan alınan bir kararın da metropolite getirilmesi rastlanılan diğer vakıalardan. Tarafların kimi zaman memnun kalmadıkları veya mali külfetten kaçındıkları durumlarda bir merciin kararının zıddına diğerine müracaat ettiklerine de rastlanılıyor.

Metropolitlerin ve yerel mahkemelerin tatbik ettiği kuralları Ortodoks kilise kanonlarından ibaret değil, daha çok örflerin birikimini ifade eden bu tatbikat zamanla normatif bir boyuta bürünüyor. Bizans hukuku ve kilise kanonlarının yanında metropolitlerin baktıkları davalara ilişkin içtihatları önemli bir külliyat teşkil ediyor. Hexabiblos gibi metinler Justınianus kodundan daha detaylı ve sistematik olup 20. yüzylıla kadar Ortodoks kilisesinin temel müracaat kaynaklarından olmuştur.

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren modern devlete geçiş ve merkezileşme süresi  gayrimüslimlerin cemaat içi işleyişleri konusunda kuralları daha belirgin hale getiriyor. Bu yönüyle Kermeli’ye göre devlet bilinçli olarak bu dönemde “millet sistemi”ni kendi eliyle inşa ediyor. Klasik dönemde daha çok serbestiyetin ve çeşitliliğin olduğu bir dönemi ifade eder. Kermeli’nin dikkat çektiği hususlardan biri de merkezileşme karşısında patrikhanenin uhdesinde bulunan beratlarda çeşitli değişimler gözlemlenmesi ve otantik belgelere benzemeyen kimi metinler ortaya çıkması. Sonraki araştırmalarda ortaya çıkan bu durum mevcut konumu korumaya yönelik çeşitli çabaları yansıtmaktadır.

Kermeli, incelediği metropolit codexleri ve kilise kayıtları üzerinden Osmanlı hukukuna bakışta yeni yaklaşımlar edinilebileceğini ifade etti. Tarihe 19. yüzyılın hukuki pozitivizminin tek hukuk-tek yargı makamı yerine çoklu sistemlerin ve mercilerin bulunduğu dönemsel ve yerel uygulamaları göz önünde bulundurarak bakılması gerektiğini ifade etti. Bu sistemi anlamada H.L.A Hart’ın “eleştirel hukuk çalışmaları” yönetimin kullanılabileceği, devlet merkezli antropolojik yaklaşım yerine tarafları dikkate alan çalışmalarla bakılabileceğini ifade etti. Uygulamayı tam olarak hukuki çoğulculuk olarak ifade etmese de alternatif teorilerle yaklaşılabileceğini ifade etti. Kermeli, çok geniş bir külliyatı teşkil eden Ortodoks kilisesi kayıtlarının hem Osmanlı gayrimüslimlerinin yaşayışı hem de Osmanlı hukuk sistemi hakkında çalışmacılara yeni ve geniş bir yaklaşımlar sunacağını dile getirerek sunumunu sonlandırdı.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.