Din Felsefesi Açısından İlahi Mükemmellik

Münteha Beki

Bilim ve Sanat Vakfı Medeniyet Araştırmaları Merkezi’nin düzenlediği Tezgâhtakiler toplantı dizisinin Mart ayındaki ikinci oturumunda Ankara Üniversitesi Din Felsefesi Anabilim Dalı’ndan Dr. Münteha Beki konuk edildi. Beki, yakın zamanda tamamladığı ‘’Mükemmellik ve Ontolojik Kanıt’’ başlıklı doktora tezinden hareketle yaptığı sunumuna, çalıştığı konunun genel çerçevesini anlatarak giriş yaptı. Tezinde Tanrı’nın mahiyeti ile varlığı arasındaki ilişkinin mümkün olup olmadığını mükemmellik kavramı açısından ele almaya çalıştığını ifade etti.

Beki, konuşmasının ilk kısmında, Tanrı hakkında dini ve felsefi beklentilerimizi karşılayabilecek makul ve tatmin edici bir tasavvurun ancak mükemmellik kavramıyla ortaya konulabileceğini belirtti. Felsefi teolojide farklı Tanrı tasavvurları olsa da, mükemmellik kavramında uzlaşıldığına dikkat çeken Beki’ye göre, bu kavramı Tanrı hakkında oluşturulabilecek bir tasavvurun çıkış noktası olarak kabul etmek mümkündür. Beki, teizmde Tanrı’ya atfedilen “her şeyi bilme, her şeye gücü yetme ve ezeli olma” gibi niteliklerin özünde de mükemmelliğin yer aldığını vurguladı. Tanrı-alem ilişkisini açıklamaya yönelik ilk neden ve yaratma görüşlerine değinen Beki, bu kavramların Tanrı’nın mahiyeti ve tabiatı hakkında vereceği bilginin doğrudan değil, dolaylı olacağının altını çizdi. Bu bağlamda bizleri doğrudan bir Tanrı tasavvuruna ulaştırabilecek ve Tanrı’nın hem tabiatı hem de mahiyeti hakkında tatmin edici bir tanım yapmamızı sağlayabilecek kavram mükemmeliktir. Beki’ye göre, mükemmeliğin tatmin edici olmasını sağlayan yönü, bu kavramın rasyonel sezgilerimizle bağdaşması ve kapsayıcılığıdır.

Beki, mükemmelliğin niçin makul olduğunu açıkladıktan sonra, çalışmasında kullandığı kavramsal çerçeveyi tanımladı. Bugüne kadar oluşturulmuş Tanrı anlayışlarının merkezinde yer alan mutlaklık, sonsuzluk ve azamilik kavramlarını semantik, metafizik ve epistemolojik açıdan değerlendirdiğini ve bu kavramlarla mükemmelik arasındaki ilişkileri ortaya koymaya çalıştığını belirtti. Sözü geçen kavramları tek tek açıklayan Beki, mutlaklıktan yola çıkarak bir tasavvur oluşturduğumuzda Tanrı’yı her şeyden soyutlamak zorunda kaldığımıza ve bu durumun ona iyi özellikler atfetmemizi engellediğine dikkat çekti. Tanrı’nın ne olmadığına dair söylemlerin, onun ne olduğunu anlama konusunda bize bir yarar sağlamayacağını da sözlerine ekleyen Beki’nin sonsuzluk kavramına getirdiği eleştiri ise, insanın sonsuzluğu idrak etmede çektiği güçlükle ilişkili. Beki’ye göre, düşünce yapısı sınırlı olan insan, sonsuzluğun içini dolduramaz. Bu yüzden sonsuzluk, her ne kadar Tanrı hakkında bir fikir veriyorsa da, sıkıntılı bir kavramdır ve bizi Tanrı’nın mükemmelliğine götürmez. Ancak mükemmellik yine de içerisinde sonsuzluğu barındırır. Azamilik ve mutlaklık kavramlarına da değinen Beki, Tanrı’nın herkesten ve her şeyden daha üstün olması anlamında kullanılan azamilik kavramının kavrayış kolaylığı sağladığını, buna karşın mutlaklık kavramıyla bir tezat oluşturduğunu ifade etti. Zira mutlaklık Tanrı’ya sınırsız bir güç ya da sınırsız bir bilme atfederken, azamilik belirlenmiş bir üst sınırın varlığını çağrıştırır. Bu durum ise ciddi bir karmaşaya yol açar. Beki, bu kavramların nihayetinde bizi, Tanrı’nın sıfatlarına ve mahiyetine ilişkin tatmin edici olmayan, sınırlı bir tasavvurla baş başa bıraktığını vurguladı.

Beki, konuşmasının ilerleyen bölümlerinde, kavramsal çerçevesini oluşturduğu mükemmelliğin nasıl tanımlanacağına değindi. Ona göre, bir varlığın mükemmel olabilmesi için tüm unsurlarını ya da niteliklerini bir arada taşıması ve mükemmellik içeren nitelikler barındırması gerekir. Hangi niteliklerin mükemmellik taşıdığına da rasyonel sezgilerimizle karar verilebiliriz.

Beki, konuşmasının son kısmını ontolojik kanıtı nasıl temellendirebileceğimiz meselesine ayırdı. Saint Anselmus’un kendisinden daha büyüğü düşünülemeyen varlık teorisini açıklayan Beki, teorinin bazı sorunlu kısımlarının bulunduğuna dikkat çekti ve kendisini en fazla tatmin eden yaklaşımın Descartes tarafından ortaya konulduğunu belirtti. Beki’ye göre Descartes’ın mükemmel varlık fikri, Tanrı fikrine tekabül eder. Tüm mükemmel nitelikler gibi varlık niteliği de mükemmel varlıkta zorunlu olarak bulunur. Buradan da “Tanrı vardır” düşüncesine ulaşmanın mümkün olduğunu belirten Beki’nin sunumunun ardından toplantı soru-cevap bölümüyle nihayete erdi.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.