Hatıralarla Yakın Tarih-7: Çerkeşşeyhizade Halil Halid Bey Bir Türkün Ruznamesi

7 Kasım 2008 
De­ğer­len­dir­me: Meryem Üke
 
1869 se­ne­sin­de An­ka­ra’da dün­ya­ya ge­len Ha­lil Ha­lid Bey, Çer­ke­şî Mus­ta­fa Efen­di’nin to­run­la­rın­dan­dır. De­de­si Os­man Veh­bi Efen­di, ba­ba­sı Hal­ve­tî Şey­hi Çer­ke­şî Mus­ta­fa Efen­di’nin is­te­ği üze­ri­ne An­ka­ra’ya yer­le­şir ve bu­ra­da med­re­se eği­ti­mi alır. An­ka­ra’nın ta­nın­mış ule­ma­sı ara­sı­na gi­ren Os­man Veh­bi Efen­di, dö­ne­min pa­di­şa­hı II. Mah­mud ta­ra­fın­dan bir me­ra­sim­de il­ti­fat gö­rür ve An­ka­ra’da ders ver­di­ği med­re­se­nin ara­zi­le­ri ken­di­si­ne ba­ğış­la­nır.
Ha­lil Ha­lid Bey’in ba­ba­sı Os­man Veh­bi Efen­di’nin oğ­lu Ah­med Re­fi’dir. Do­kuz ya­şın­da ba­ba­sı­nı kay­be­den Ha­lil Ha­lid Bey, eği­ti­mi­ni dö­ne­mi­nin Ana­do­lu Ka­zas­ke­ri am­ca­sı Meh­med Tev­fik Efen­di’nin ya­nın­da alır. Kü­çük Aya­sof­ya Med­re­se­si’nde beş yıl eği­tim al­dık­tan son­ra dö­ne­mi­nin en re­vaç­ta eği­tim ku­rum­la­rın­dan bi­ri olan Mek­teb-i Hu­kuk’a gi­rer ve bu­ra­dan me­zun olur (1893).
Ha­lil Ha­lid Bey, Ebuz­zi­ya Tev­fik Bey’in mat­ba­asın­da ça­lış­ma­ya baş­lar. Bu­ra­da The Ti­mes ga­ze­te­si­nin bir mu­ha­bi­ri ile ta­nı­şır ve uzun sü­re­dir ak­lın­da olan İn­gil­te­re’ye fi­rar ey­le­mi­ni bu mu­ha­bi­rin yar­dı­mıy­la ger­çek­leş­ti­rir.
Ha­lil Ha­lid Bey’in Türk­çe­ye Bir Tür­kün Ruz­na­me­si is­miy­le ter­cü­me edi­len ha­tı­ra­tı (“Arap Gö­züy­le Os­man­lı” se­ri­si, ed. Su­at Mer­toğ­lu, ter. Re­fik Bü­rün­güz, İs­tan­bul: Kla­sik Ya­yın­la­rı, 2008), Cam­brid­ge Üni­ver­si­te­si’nde gö­re­ve baş­la­dık­tan bir yıl son­ra 1903 se­ne­sin­de The Di­ary of a Turk adıy­la ba­sıl­mış­tır. Ba­zı İn­gi­liz re­fik­le­ri­nin Tür­ki­ye hak­kın­da “Türk­lük nok­ta-i na­za­rın­dan bir ki­tap” yaz­ma­sı­nı is­te­me­si üze­ri­ne İn­gil­te­re’de Türk­ler hak­kın­da­ki yan­lış dü­şün­ce­le­ri iza­le et­mek için ha­tı­ra­tı­nı ka­le­me al­ma­ya baş­lar.
Ha­lil Ha­lid Bey ki­ta­bın­da alı­şı­la ge­li­nen ha­tı­rat tar­zı­nın dı­şın­da bir üs­lup ta­kip eder. On al­tı kı­sım­dan mü­te­şek­kil ha­tı­rat­ta ken­di ha­ya­tı ile il­gi­li bil­gi­le­ri ver­dik­ten son­ra, o ko­nu­nun ir­ti­bat­lı ol­du­ğu hu­sus­lar üze­rin­de de uzun uzun açık­la­ma­lar yap­mış­tır. An­ka­ra’da doğ­du­ğu­nu yaz­ma­sı­nın aka­bin­de An­ka­ra hak­kın­da uzun uzun bil­gi­ler ver­me­si; ba­ba­sı­nın bir sar­ho­şun ısır­ma­sıy­la il­ti­hap­la­nan par­ma­ğı se­be­biy­le ve­fat et­ti­ği­ni an­lat­ma­sı­nın ar­dın­dan dö­ne­mi­nin tıb­bı hak­kın­da açık­la­ma­la­ra yer ver­me­si; “Mek­tep­te ve Am­ca­mın Ha­re­min­de” baş­lı­ğı­nı ta­şı­yan ikin­ci kı­sım­dan son­ra “Ha­rem ve Şark Ka­dı­nı” baş­lı­ğı al­tın­da bir üçün­cü kıs­mı ele al­ma­sı; ha­mam­da bir ha­fi­ye­nin ta­ki­ba­tı­nı fark et­me­si­ni, ha­ma­mın tüm mi­ma­rî un­sur­la­rı­nı da kap­sa­ya­cak şe­kil­de an­lat­ma­sı ha­tı­ra­tın bu özel­li­ği­ne ör­nek teş­kil et­mek­te­dir. Ay­rı­ca “Tür­ki­ye’de­ki Da­hi­lî Teh­dit­ler”, “Ye­ni Bir Kı­ya­fet ve Ye­ni Bir Ka­ri­yer”, “Ba­bıa­li ve Yıl­dız Köş­kü”, “Se­lam­lık Me­ra­si­mi”, “Pa­di­şa­hın Si­ya­se­ti”, “Genç Tür­ki­ye ile Mü­ca­de­le”, “İn­gil­te­re ve Hi­la­fet” baş­lık­la­rı, Ha­lil Ha­lid Bey’in mu­kad­di­me­de be­lirt­ti­ği üze­re, İn­gi­liz­le­re Türk­le­ri an­lat­ma­nın bir yo­lu ola­rak ha­tı­rat tü­rü­nü ter­cih et­ti­ği­ni gös­ter­mek­te­dir.
Sul­tan II. Mah­mud’un, de­de­si Os­man Veh­bi Efen­di’ye ve­ri­len ve ken­di­le­ri­ne mi­ras ka­lan top­rak­la­rın Sul­tan II. Ab­dül­ha­mid yö­ne­ti­mi ta­ra­fın­dan el­le­rin­den alın­mak is­ten­me­si­nin ve bu sü­reç­te İn­gil­te­re’ye kaç­mak zo­run­da kal­ma­sı­nın ver­miş ol­du­ğu his­si­yat­tan kay­nak­la­nan Sul­tan II. Ab­dül­ha­mid yö­ne­ti­mi­ne yö­ne­lik mu­ha­le­fet di­li ha­tı­ra­ta ha­kim­dir. Ki­tap­ta, Ha­lil Ha­lid Bey’in II. Ab­dül­ha­mid’e mu­ha­le­fe­ti­nin, el­le­rin­den alın­ma­ya ça­lı­şı­lan top­rak­lar­dan baş­ka bir se­be­bi­nin olup ol­ma­dı­ğı be­lir­gin de­ğil­dir. Bu­nun­la be­ra­ber Os­man­lı Dev­le­ti’nin içe­ri­sin­de bu­lun­du­ğu kö­tü gi­di­şat II. Ab­dül­ha­mid ile açık­lan­mış, dev­le­tin ba­şın­da baş­ka bir sul­ta­nın yer al­ma­sı ha­lin­de du­ru­mun fark­lı­lık ar­ze­de­ce­ği sık sık di­le ge­ti­ril­miş­tir.
İlk ola­rak 1894 se­ne­sin­de İn­gil­te­re’ye gi­den, kı­sa sü­re­li­ği­ne ge­ri gel­miş­se de tek­rar İn­gil­te­re’ye dö­nen Ha­lil Ha­lid Bey ha­tı­ra­tı­na, ikin­ci gi­di­şi­nin an­la­tı­mı ile son ver­mek­te­dir. Dö­ne­min­de Av­ru­pa’ya du­yu­lan hay­ran­lı­ğın ev­ril­di­ği mec­ra­yı sa­tır­la­rı­na ta­şı­yan Ha­lil Ha­lid Bey 1907 se­ne­sin­de ya­yın­la­nan bir ese­rin­de şun­la­rı ifa­de ede­cek­tir:
Sı­nıf-ı il­mi­ye­den ka­dim bir ai­le­ye men­sup ol­du­ğum için ter­bi­ye-i ev­ve­li­yem pek din­da­râ­ne idi. Sı­nıf-ı il­mi­ye­ye mer­bu­ti­ye­ti bı­ra­kıp da Dev­let-i Os­ma­ni­ye’nin me­kâ­tib-i âli­ye­sin­den bi­ri­si­ne gir­di­ğim za­man ise ek­ser genç­le­ri­miz­de ol­du­ğu gi­bi be­nim fik­rim­de da­hi Av­ru­pa’ya ait olan her şe­yi i’zâm ile tak­dir et­mek i’ti­ya­dı hu­sûl bul­muş idi. Fa­kat İn­gil­te­re’de on dört se­ne­lik ikâ­me­tim ve Av­ru­pa’nın bi­lâd-ı muh­te­li­fe­sin­de de­fa­at­le se­ya­ha­tim ve Cam­brid­ge Da­rul­fü­nû­nu’nda­ki mev­ki­im ne­ti­ce­si ola­rak an­la­dım ki, Av­ru­pa-yı Nas­ra­nî’nin ul­vi­yet-i me­de­ni­ye­ti hak­kın­da­ki ze­hâb-ı ib­ti­dai­yem pek yan­lış imiş. (Ha­lil Hâ­lid Bey, Hi­lal ve Sa­lib Mü­na­zaa­sı, Mı­sır: Mat­ba­a-i Hin­di­ye, 1325/1907, s. 4.)
1902’de Cam­brid­ge Üni­ver­si­te­si’nde gö­re­ve baş­la­yan Ha­lil Ha­lid Bey 1911’de va­ta­nı­na ge­ri dö­nün­ce­ye ka­dar bu gö­re­vin­de ka­lır. Bu sü­re zar­fın­da ve ha­ya­tı­nın so­nu­na ka­dar ka­le­me al­dı­ğı eser­ler­de “ilk plan­da Müs­lü­man Do­ğu’nun da­va­sı­nı sa­vun­ma­yı, ikin­ci plan­da da Ba­tı Me­de­ni­ye­ti hak­kın­da­ki ba­zı dü­şün­ce­le­ri Müs­lü­man ba­kış açı­sın­dan or­ta­ya koy­ma­yı” he­def­le­miş­tir. Ha­lil Ha­lid Bey’in ha­tı­ra­tı bu he­de­fin iz­le­ri­ni pek faz­la ta­şı­ma­sa da dö­ne­mi­nin Sul­tan II. Ab­dül­ha­mid mu­ha­lif­le­ri­nin II. Ab­dül­ha­mid’e ba­kı­şı, Ana­do­lu ha­ya­tı, mek­tep ve med­re­se eği­ti­mi ve bir ule­ma ai­le­si­nin ha­ya­tı hak­kın­da her yer­de ula­şı­la­ma­ya­cak ay­rın­tı­la­rı ver­me­si iti­ba­ri ile önem ar­zet­mek­te­dir.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.