Siyasal Düzenin Tabiatı: Modern Mekanizmacı ve İbn Halduncu Tasavvurlar

İsmail Yaylacı, M. Akif Kayapınar

Değerlendirme: V. Çetin Bakırcan

Medeniyet Araştırmaları Merkezi’nin yeni başlattığı ve ilgi gören toplantı dizisi Makâlât, Nisan ayında İstanbul Şehir Üniversitesi öğretim üyesi Mehmet Akif Kayapınar’ın Divan dergisinde yayımladığı iki makalenin sunumu ile devam etti. Bu makalelerden ilki “Modern Siyaset Tasavvurunun Mekanizmacı Arkaplanı” başlığını taşıyor; diğeri ise “Modern Siyaset Tasavvurunun Paradigmatik Öncülleri”. Toplantının müzakerecisi Küresel Araştırmalar Merkezi koordinatörü ve İstanbul Şehir Üniversitesi öğretim üyesi İsmail Yaylacı oldu.

Akif Kayapınar modern siyaset felsefesinin mekanizmacı kök metafor üzerine inşa edildiğini söylüyor. Bundan evvelki eğretileme ise Aristotelesçi organizmacı görüştü. Kök metafor ile düşünceyi en temelden kavrayan ve bilinçli veya bilinçsiz olarak düşüncenin çerçevesini belirleyen ön kabulleri anlamalıyız. 17. yüzyılı ve Thomas Hobbes’u bu geçişteki anahtar kelimeler olarak ele alan Kayapınar, Hobbes ile siyasetin aşkın değerler sisteminden soyutlandığını, Aristocu organizmacı görüşün ifade ettiği şekliyle hiyerarşik ve ahlaki bir bütün olarak kavranan gerçeklikten; kozmos anlayışından farklılaşarak müstakil bir alan haline geldiğini söyledi. Siyaset felsefesinde yaşanan mevcut bunalımın başlıca nedenlerinden birinin de modern siyaset düşüncesinin temelinde bulunan mekanizmacı kök metafor ile bugünkü gerçeklik algısı arasındaki uyumsuzluk olduğunu belirtti.

İbn Haldun’un siyaset düşüncesinin en önemli unsurlarından birinin ondaki hayatiyet ilkesi olduğunu belirten Kayapınar, bunun asabiyet kavramı ile sağlandığını söyledi. Asabiyeti bir toplumu canlı kılan, yaratıcı kılan, değişen şartlara ayak uydurmasını sağlayan, meydan okumalara cevap vermeye memur kılan hayatiyet unsuru olarak tanımlıyor. Bu manada mekanizmacı modern siyaset felsefesinden farklı bir arka plana sahip olduğunun altını çizdi. Mekanizmalarda bütünün parçaların toplamı olduğunu hatırlatan konuşmacı, asabiyetin böyle parçalarına ayırması ve elle tutulması, gözlemlenmesi mümkün olmayan ama bütün içinde kendini fark ettiren bir ilke olarak düşünülmesi gerektiğini söyledi. Bu manada asabiyet ilkesi organizmacı görüşe yakındır.

Siyasetin İbn Haldun tarafından ahlakın bir alanı olarak tanımlandığını söyleyen Kayapınar, asabiyet ilkesinin siyasal örgütün bir ahlaka sahip olmasını dayattığını ifade etti. İbn Haldun’a göre siyasal bir topluluğun asabiyeti olmak zorundadır. Bu ise, mesela topluluk çıkarlarının özel çıkarlardan önce tutulmasını gerektiriyor çünkü aksi takdirde topluluğu bir arada tutan asabiyet zayıflayacaktır. Dolayısıyla topluluğun mevcudiyeti asabiyetin ve ahlaki özelliklerin mevcudiyetine bağlı hale geliyor. Burada İbn Haldun’un ahlakçılık yapmadığını özellikle belirten Kayapınar, İbn Haldun’un bunu söylemesini töresel bir zorunluluk, ahlaki bir telkinden çok tarihsel bir gözlem olarak değerlendirmek gerektiğini vurguladı. İbn Haldun böyle diyor çünkü tarih boyunca toplulukların mevcudiyetinin bunlara bağlı geliştiğini tespit etmiştir.

Kayapınar, İbn Haldun’da insanın siyaset ve toplumdan önce var olan yalıtık bir fert olmadığını söyledi. İnsan ilişkisel bir şekilde inşa olan bir varlık. İçinde var olan toplumun şartları tarafından belirlenen bir mahluk. Bu daha sonra yapıyı da belirliyor ve yapı-fail arasındaki ilişki sürekli olarak böyle devam ediyor. Bu anlamda bireyciliğe uzak olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sürekli bir değişimi öngören İbn Haldun’un düşüncesinde değişim iki ontik durum arasındaki arızi bir şey değil, bizatihi kendisi ontolojik bir unsur.

Son olarak bütün bu bahsettiği şeyleri bir bilim dalı içinde incelediğini iddia eden İbn Haldun’un buna “umran ilmi” dediğini belirtti Kayapınar. Bunun pek çok kez sosyoloji olduğunun söylendiğini aktaran Kayapınar, pek tabii 14. yüzyılda ortaya konmuş bu fikirlerin tarihsel olarak bugünkü manada sosyolojiden çok farklı olduğunu belirtti. Zira böyle bakıldığında siyaset bilimi veya antropoloji bilimiyle de çok yakın irtibatlar kurabilirisiniz.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.