İran’da Milliyetçilik

Ehsan Moghadasi

17 Temmuz 2009
Değerlendirme: Volkan Yahşi
 
Küresel Araştırmalar Merkezi Özel Etkinlik programında, Prof. Asad Zaman’dan sonra Tahran Üniversitesi doktorantlarından Ehsan Moghadasi konuğumuz oldu. Moghadasi, milliyetçiliğin İran’da geçirdiği evrimi ve bugünkü durumunu ele aldığı sunumunda milliyetçilik teorilerinin İran’daki milliyetçilik akımları üzerindeki etkilerine ve açıklama kapasitelerinde karşılaşılan teorik sorunlara dikkat çekti.
Moghadasi, milliyetçilik ideolojisinin tarih metodolojisinden ayrılarak incelenemeyeceğini, bu nedenle öncelikli olarak tarihsel çerçevenin oluşturulması gerektiğini ifade etti. Milliyetçilik düşüncesinin ana hatlarını anahtar kavramlarla açıkladıktan sonra İran’daki milliyetçiliği, Anayasal Dönem, I. Pehlevi Dönemi ve II. Pehlevi Dönemi şeklinde dönemselleştirdi. Sosyal yapıları politik güç ve baskıların değil, tarihî arkaplanın oluşturduğunu belirten Moghadasi, 130 yıl bölgede hüküm sürmüş Türkmen asıllı Kaçar hanedanının milliyetçi akımlara yönelik politikasını kısaca ele aldı. Bu dönemde etnik tansiyonları tetikleyen bir politika izlenmediği belirten Moghadasi, merkezî ekonomik sistem ile modern sınıf sisteminin o dönemde henüz oluşmadığını belirterek aşiretler halinde yaşayan halkın uyumlu bir mozaik sergilediğini ileri sürdü.
Anayasal Dönemde, biz ve öteki algısının oluşmaya başladığı süreç içinde Almanya’da eğitim görmüş İranlı entelektüeller arasında geleneksel anayasalcılara karşı bir tepki oluşmuş ve bu dönemde İran’da ilk milliyetçi düşünceler ortaya çıkmıştır. Moghadasi, Jön Türkler’den öykünerek “Genç Milliyetçiler” adını verdiği bu grubun Nazilerden de çok etkilendiğini vurguladı. Hint-Avrupa dil ailesine mensup Farsça’nın Türkçe ve Arapça’dan üstün olduğunu düşünen “Genç Milliyetçiler” İran’ın “şanlı/Pers geçmişine” vurgu yapıyorlardı. Böylece İran’da teorik zemini yavaş yavaş yerleşen milliyetçilik ideolojisi, milliyetçi liderler etrafında oluşan I. Pehlevi Dönemine zemin hazırlamıştır.
I. ve II. Pehlevi dönemlerinde (1925-1979) milliyetçilik ırka dayandırıldı. Türkler, Araplar gibi diğer etnik gruplar birer sosyal yapı olarak kabul edilmedi. Moghadasi, bu dönemdeki hükümet programlarında milliyetçi/ırkçı hissiyatın giderek arttığını belirtti. Moghadasi’ye göre milliyetçiliği getiren yeni hükümet programında, Fars ırkı, kimlikleştirmenin öznesi ve İranlılaştırmanın nesnesi haline getirilmiştir. Yönetim bu ideolojiye, tarihi, dili ve edebiyatı kullanarak tarihsel ve kültürel bir meşruiyet de kazandırdı. Şehirlerin, ülkelerin, ibadethanelerin eski isimleri değiştirildi. “Tek ulus, tek dil” sloganıyla 1930 yılında Türklerin ve Arapların kendi dillerini kullanmaları yasaklandı. Firdevsî’nin İran-Turan savaşlarını anlattığı ünlü manzum destanı Şahnâme de bu sürece dâhil edilerek İranlılık ruhunun sembolü kabul edildi ve milliyetçiliğin arketipi haline geldi.
Tahran’daki ekonomik merkezileşme sonucunda, kırsal alanlardan Tahran’a göçen Türkler hakkında şehirde birçok “etnik şaka” oluştuğunu belirten Moghadasi’ye göre, bu durumu ‘ötekileştirmenin’ bir yansıması olarak okuyabiliriz. Tüm bunlar yapılırken eğitimin, medyanın ve edebiyatın propaganda gücünden de yararlanıldığını vurgulayan Moghadasi, milliyetçiliğin 1979’a kadar hükümet programlarında zaman zaman açık ya da örtük bir şekilde yer aldığını belirtti.
İkinci kısımda söyleşi konukların soruları üzerinden şekillendi. Sorular özellikle İran’daki milliyetçilik ile Türkiye’deki milliyetçiliğin kesişen ve ayrışan yanlarıyla ilgiliydi. Moghadasi, verdiği cevaplarda milliyetçiliğin İran’da aile üzerinden; Türkiye’de ise liderlik, karizmatik meşruiyet üzerinden geliştiğini ve her iki ülkede de Avrupa’dakinin tersine milliyetçiliğin, devlet kurulduktan sonra milleti etkilediğini; alttan gelen bir talebin değil üstten yapılan bir dayatmanın sonucuyla oluştuğunu savundu. İran’daki milliyetçiliğin gündemine ait çatışmaların ise kültürel olduğunu, konuya ilişkin tartışmaların merkezileşmemiş ve siyasileşmemiş olduğunu belirtti.
Katılımcıların özellikle cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında İran’da yaşanan gelişmelere ilişkin soru ve yorumlarıyla renklenen sunum Moghadasi’nin cevap ve açıklamalarıyla sona erdi.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.