Kısa Film Yapmak Üzerine

M. Emin Büyükçoşkun , M. Can Mertoğlu

30 Nisan 2009
Değerlendirme: Burcu Kalpak
 
Sanat Araştırmaları Merkezi’nin düzenlediği Kırkambar Sohbetleri’nde kısa film yönetmenleri Mustafa Emin Büyükcoşkun ve Mehmet Can Mertoğlu ile bir sohbet gerçekleştirildi. M. Emin Büyükcoşkun, yazıp yönettiği Sardunya isimli filmiyle “En İyi Balkan Kısa Filmi” ödülünü aldı ve birçok uluslararası festivalde yarıştı. M. Can Mertoğlu da Yokuş isimli kısa filmiyle Azerbaycan’da düzenlenen “Start Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali”nde “en iyi film” ödülünü aldı, ayrıca uluslararası festivallerde yarışmaya hak kazandı.
Genç yönetmenler, sohbete filmlerinin hikâyelerini, senaryo, çekim ve kurgu süreçlerini anlatarak başladılar. Filmlerin her aşamasında kendilerine maddi ve manevi destek sağlayan kurumlar ve kişiler hakkında bilgi verdiler. M. Emin Büyükcoşkun, Sardunya’nın senaryosunun şekillenme sürecinden söz etti. Hayal Perdesi topluluğunda, Mecid Mecidi’yle yapılan atölye çalışması sırasında bu senaryo üzerine çalışmaya başlamış, ayrıca Orçun Köksal ve Ayşe Şasa gibi senaristlerle çalışmış. Sardunya’nın çekim sürecinde, ekiple çalışmanın, bir bütçeye sahip olmanın, teknik bir takım süreçlerin üstesinden gelmenin ne anlama geldiğini öğrenmiş. Mertoğlu ise filmin hikâyesini, doğup büyüdüğü Akhisar’da gözlemlediklerinin etkisiyle oluşturmuş.
Soru cevaplarla şekillenen sohbette, “kısa film uzun filme bir geçiş aşaması mıdır?” sorusu üzerine Mertoğlu, kısa filmin bir geçiş olarak algılanmasının “kısa filmi küçümsemek anlamına” geldiğini söyledi. Fakat uzun metrajlı film çekmek için senelerce asistanlık yapılması veya yönetmenin maddi şartları kendisinin sağlaması gerektiğinden, kısa film pratiğinin, uzun metrajlı film çekmek isteyenler için çok iyi bir deneyim olacağını sözlerine ekledi. Bunu öykü-roman karşılaştırmasına benzeten Mertoğlu, öykü gibi kısa filmin de değerinin sinema ekranında anlaşılamadığını düşünüyor ve birçok ülkede kısa filmin öğrencilerin yaptığı bir iş olarak görülmesinden rahatsızlık duyuyor. Büyükcoşkun’a göre, bir filme metraj üzerinden değer koymak manasız; kısalık uzunluk üzerinden değerlendirildiğinde sadece iş gücü farkı ortaya çıkıyor. Sinemanın tatbikî bir sanat olduğunu vurgulayan yönetmene göre, kısa film bu anlamda bir geçiş süreci olabilir. Bir ekibe hâkim olmak, oyuncuya derdini anlatabilmek, hissettiğini aktarmaya çalışmak gibi şeylerin pratikte kazanılacağını ve bu yetkinliğin kısa film sayesinde gelişme imkânı bulacağını düşünüyor.
Sette yönetmeni filmin gerçekliğinden koparan pek çok etken bulunduğu için, kurgu aşamasında filmin bütünlüğüne uymayan sahneler çıkarılınca Sardunya, 35 dakikalık kayıttan 18 dakikaya inmiş. Büyükcoşkun, sahne yalın hâliyle iyi görünse de, ekranda önceki ve sonraki sahneyle yan yana geldiğinde istenilenin elde edilmeyeceğini, bu yüzden bazı sahnelerin feda edilebileceğini söyledi. Mertoğlu ise Yokuş’ta bir planı sadece bir kere çekmesinin bir hata olduğunu dile getirdi.
Sinemada müzik kullanımı bahsi üzerine Mertoğlu, müziği yapay bulduğunu, müziğin seyirciyi sinemanın gerçekliğinden kopardığını söyledi. Büyükcoşkun ise müzik-sinema dengesinin ancak ustalıkla kurulacağını, müzikle birlikte seyircinin duygularının manipüle edildiğini düşünüyor; bu yüzden kendisi de bunun yerine gündelik hayatımızda varolan dış sesleri kullanmayı tercih ediyor.
Teknik konulara gelince… Mertoğlu, 35 mm.lik film kullanmanın zorluklarına değindi. Yokuş’u renkli çekmesine rağmen siyah-beyaz basmasının sebebi, siyah-beyaz filmlerin maliyetinin yüksek olması ve Türkiye’de bu türden bir filmi yıkatmanın mümkün olmamasından kaynaklandığını belirtti. Fakat bu durum sebebiyle Mertoğlu, istediği görüntüyü yakalayamadığını, planladığı kontrastı sağlayamadığını düşünüyor. Büyükcoşkun da dijital kameranın az ışığa imkân vermemesi sebebiyle çok ışık kullanmak gerektiğinden, bunun da mekânı dizi film setine çevirdiğinden bahsetti. Bu yüzden iç mekânlarda florasan kullandığını söyledi. Son olarak kalabalık ortamda çalışmanın ve dış çekimlerde kadrajları belirlemenin zorlukları konusunda bilgi verdi.
Genç kısa film yönetmenleriyle yapılan bu sohbet, her yönüyle kısa film meraklıları için aydınlatıcı ve yol gösterici nitelikteydi.

EDİTÖRDEN

SEMİNERLER

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.