Türkiye Mimarlığı: Türkiye’de Mimarlık Düşüncesi

Bülent Tanju

24 Şubat 2010
De­ğer­len­dir­me: Feyza Köse
 
Yıl­dız Tek­nik Üni­ver­si­te­si Mi­mar­lık Fa­kül­te­si ho­ca­la­rın­dan Doç. Dr. Bü­lent Tan­ju, ge­nel­de ve Tür­ki­ye öze­lin­de mi­mar­lık dü­şün­ce­si­nin tı­kan­dı­ğı yer­ler bağ­la­mın­da “Tür­ki­ye’de Mi­mar­lık Dü­şün­ce­si” baş­lık­lı bir ko­nuş­ma ger­çek­leş­tir­di.
Tan­ju, Tür­ki­ye’de “mi­mar­lık” ve “dü­şün­ce” alan­la­rı­nın bir­bi­riy­le çe­li­şen ve bir­bi­ri­ni sı­fır­la­yan alan­lar ola­rak çift kat­man­lı bir ok­si­mo­ron ol­du­ğu­nu açık­la­dı. Di­ğer ta­raf­tan mi­mar­lık ile bil­gi ya da pra­tik ala­nın ken­di­sin­den ge­len bir şey ola­rak dü­şün­ce ara­sın­da­ki iliş­ki çok so­run­lu olsa da Tür­ki­ye’de dü­şün­ce me­se­le­si­nin ken­di için­de bir ok­si­mo­ro­nu ta­nım­lar­ken, mi­mar­lık dü­şün­ce­si­nin tam an­la­mıy­la bir de­fo­lu alan ola­rak bu­lun­du­ğu­nu ifa­de et­ti.
Baş­lık­ta yer alan dü­şün­ce­nin mo­dern an­lam­da için­de ya­şa­dı­ğı­mız dö­ne­min en­te­lek­tü­el dü­şün­ce üre­ti­mi an­la­mın­da kul­la­nıl­dı­ğı­nı söy­le­yen Tan­ju, dü­şün­me ey­le­mi­ni kriz kav­ra­mı ile iliş­ki­len­dir­di. Kri­zi, de­ğer­ler sis­te­min­de ya­şa­nan so­run ola­rak mo­dern kriz ya da tem­si­li­yet kri­zi ola­rak kav­ram­sal­laş­tı­rır­ken; mi­ma­ri­de ise, ko­nu­tun ne ol­du­ğu­na ka­ba­ca he­men ce­vap ve­ri­le­me­di­ği ân­dan iti­ba­ren bir kri­zin or­ta­ya çık­tı­ğı­na, ya­ni ce­vap ara­yı­şı­na yö­ne­lik dü­şün­ce üre­ti­mi­nin baş­la­dı­ğı­na işa­ret et­ti. Cri­sis (kriz) ve cri­tics (eleş­ti­ri), bir­bi­ri­ni bes­le­yen ve üre­ten sü­reç­ler ola­rak de­vam eder­ken, bu iş­le­yiş için­de eleş­ti­ri Tür­ki­ye’de iş­le­me­yen bir alan ola­rak ka­lır. Tan­ju, Tür­ki­ye’de mi­mar­lık eleş­ti­ri­sin­den an­la­şı­lan şe­yin dü­şün­ce üre­ti­min­den çok mut­lak ve de­ğe­rin­den as­la şüp­he du­yul­ma­ya­na kı­yas­la doğ­ru-yan­lış ayık­la­ma­sı an­la­yı­şı­na da­yan­dı­ğı­nı; oy­sa eleş­ti­ri­den bek­le­ne­nin mut­lak olan sa­bit­le­rin öl­çü­sü­nü bo­za­rak kri­ze it­mek ve bu kriz­den ce­vap­lar üret­mek ol­du­ğu üze­rin­de dur­du. Bu­na kar­şı­lık, Tür­ki­ye’deki dü­şün­ce ala­nı­nı ta­ham­mül ke­li­me­si üze­rin­den yo­rum­la­yan Tan­ju, ta­ham­mü­lü “ken­di de­ğer yar­gı­la­rı­nın dı­şın­da baş­ka de­ğer yar­gı­la­rı ile yüz­le­şe­bil­mek” ya da “pek çok şe­ye ta­ham­mül eder­ken yük ta­şı­ma ka­pa­si­te­si­nin art­tı­rıl­ma­sı” ola­rak ta­rif et­ti. Ta­ham­mül “yük ta­şı­ya­bil­me” ile iliş­ki­le­nir­ken; dü­şün­ce, kav­ram ve im­ge üret­me­yi, nes­ne­le­re ye­ni bir göz­le ba­ka­bil­me­yi, bu tem­si­li­yet kri­zin­den ye­ni ce­vap­lar üret­me­yi sağ­la­mak­ta­dır. Tür­ki­ye’de­ki dü­şün­me ek­sik­li­ğinin ya da dü­şün­ce üre­ti­min­de­ki yü­zey­sel­li­ğin, bu an­lam­da ta­ham­mül­süz­lük­le bağ­lan­tı­lı ol­du­ğu­nu dü­şü­nen Tan­ju’ya gö­re ta­ham­mül­süz­lük de Tür­ki­ye’de­ki kül­tü­rel üre­ti­min mo­dern dün­ya ile kar­şı­laş­ma­sın­dan son­ra baş­la­mış­tır. Öte yan­dan “mi­mar­lık” ve “dü­şün­ce”nin di­ğer pra­tik­ler­den fark­lı ola­rak dün­ya­nın her ye­rin­de ko­lay ko­lay yan ya­na gel­me­di­ği­ni; er­ken mo­dern mi­mar­lık dü­şün­ce­si­nin de tar­tı­şıl­maz ta­nım­lar kur­ma­ya, her şe­yi iko­no­lo­ji dâ­hi­lin­de an­lam­lan­dır­ma­ya ça­lış­tı­ğı­nı; fa­kat yi­ne de be­tim­le­nen her nes­ne için ay­rı­lan ve fark­lı­la­şan ta­nım­la­ma­lar­la, an­la­tı­la­rın ve an­la­mın ço­ğal­dı­ğı ye­ni an­lam­la­ra ih­ti­yaç du­yul­du­ğu­nu; ku­rul­mak is­te­nen iko­no­lo­ji­nin da­ğıl­dı­ğı­nı ve “nes­ne­siy­le bi­re­bir ör­tü­şen mut­lak bir an­la­tı­nın ya­nıl­sa­ma ol­du­ğu”na mi­mar­lık dü­şün­ce­sin­de uzun sü­re di­re­niş gös­te­ril­di­ği­ni açık­la­dı. Mi­mar­lık ala­nın­da­ki bu kriz, Ba­tı’da ilk ola­rak on se­ki­zin­ci yüz­yıl­da or­ta­ya çık­mış­tır; bu bağ­lam­da üre­ti­len dü­şün­ce­le­rin ta­ma­mı kri­zi te­da­vi et­me­yi amaç­la­mış ve “tu­tar­lı tek bir üs­lup” ha­ya­lî he­de­fi et­ra­fın­da üre­ti­len fi­kir­ler ola­rak şe­kil­len­miş­tir. Bu an­lam­da 1960’lar­da bu kriz­le yüz­le­şen me­tin­ler üre­te­bil­miş­tir. An­cak, hâ­lâ ege­men söy­lem kriz­le kar­şı­laş­tı­ğı ilk an­ki mut­lak ve tu­tar­lı üs­lup ara­yı­şı­na bağ­lı kal­mak­ta; mi­mar­lık üze­ri­ne dü­şün­me­me­yi, hat­ta dü­şün­ce­yi dı­şa­rı­da bı­ra­ka­rak ok­si­mo­ron ola­rak ta­nım­la­nan alan için­de kal­mak­ta­dır. Söz ge­li­mi teo­rik fi­zik­te ya da plas­tik sa­nat­lar­da ar­tık bu an­la­yı­şın ha­ya­li ile dü­şün­mek müm­kün de­ğil­ken, mi­mar­lık­ta hâ­lâ üze­ri­ne bir da­ha dü­şü­ne­me­ye­ce­ği­miz bi­çim­de es­te­tik ya da iş­lev­sel açı­dan mut­lak bir ko­nut ce­va­bı ara­yı­şı­nın de­vam et­ti­ği an­la­şıl­mak­ta­dır.
Tür­ki­ye’de mi­mar­lık dü­şün­ce­si­nin asıl prob­le­mi, hâ­lâ “Mi­mar­lı­ğın de­ğiş­mez te­mel­le­ri var­dır” söy­le­mi­nin et­ki­sin­den ol­ma­sın­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır; ya­ni her­kes, ken­di po­zis­yo­nun­dan ha­re­ket­le ta­rih­sel ve top­lum­sal bir tek doğ­ru­nun var­lı­ğı­nı ka­bul ede­rek, bu doğ­ru­yu an­lat­mak inan­cın­da ta­kı­lıp kal­dı­ğı için prob­lem de­vam et­mek­te­dir. Bu or­tam­da ni­te­lik­li ve ve­rim­li üre­ti­min müm­kün ola­ma­ya­ca­ğı­nı ifa­de eden Tan­ju, ge­nel söy­le­min dı­şın­da ka­lan­la­rın gör­mez­den ge­li­nip eli­mi­ne edil­di­ği bir tav­rın hâ­kim ol­du­ğu­nu ve prob­lem­ler fark edil­se da­hi üze­ri­nin ör­tü­lüp kri­zin yok sa­yıl­dı­ğı bir an­la­yı­şın ege­men ol­du­ğu­na dik­kat çek­ti. Ay­rı­ca Tan­ju, 1871 ta­rih­li Usûl-i Mi­ma­riy­ye-i Os­ma­niy­ye ki­ta­bın­dan baş­la­ya­rak gü­nü­mü­ze ge­le­ne ka­dar çok kı­sa ara­lık­lar­la bir­bi­ri­ne ben­zer şe­kil­de ve ben­zer kay­gı­lar­la mi­mar­lık ta­ri­hi­miz­de yer alan isim­ler üze­rin­den de bir mi­mar­lık dü­şün­ce­si ta­ri­hi an­la­ta­bi­le­ce­ği­ni; ama bu tav­rın, hâ­kim ar­gü­ma­nı tek­rar ede­rek bir kez da­ha dü­şün­ce­nin tı­kan­dı­ğı yer­de kal­ma­ya se­bep ola­ca­ğı­nı ifa­de et­ti.
Ko­nuş­ma­sı­nın de­va­mın­da to­ta­li­ter re­jim­le­ri ha­yal et­mek­ten vaz­geç­mek ge­rek­ti­ği­ni; ön­ce­lik­le bu alan­da dü­şün­ce üre­ti­mi­ni ço­ğalt­tık­tan son­ra, ni­te­li­ği ara­ya­rak ta­ham­mül gü­cü­nün ge­liş­ti­ril­me­si ge­rek­ti­ği dü­şün­ce­si­ni vur­gu­la­dı. Din­le­yi­ci­le­rin so­ru­la­rıy­la de­vam eden soh­bet, Tür­ki­ye’de en­te­lek­tü­el dü­şün­ce­nin mi­mar­lık bağ­la­mın­da de­ğer­len­di­ril­me­si açı­sın­dan son de­re­ce zi­hin açı­cı bir prog­ram ol­du.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.