İslâm Dünyası ve Darfur? Türkiye’nin Darfur Politikasının Sınırları ve İmkânları

Mehmet Özkan

17 Mayıs 2010
De­ğer­len­dir­me: Bilal Yıldırım
 
Se­vil­la Üni­ver­si­te­si’nden dok­to­ra ada­yı Meh­met Öz­kan, ge­nel­de İs­lâm Dün­ya­sı­nın özel­de Tür­ki­ye’nin Dar­fur po­li­ti­ka­sı üze­ri­ne ka­le­me al­mak­ta ol­du­ğu ma­ka­le­si­ni bi­zim­le pay­laş­tı. Ko­nuş­ma­sı­nın ba­şın­da İs­lâm Dün­ya­sı­nın en önem­li prob­lem­le­rin­den bi­ri ol­ma­sı­na kar­şın kay­nak-li­te­ra­tür ek­sik­li­ğin­den do­la­yı Dar­fur so­ru­nu üze­ri­ne ça­lış­ma yap­ma­nın zor­lu­ğu­na de­ğin­di ve ça­lı­şıl­ma­sı ge­re­ken ba­kir bir ala­nın var­lı­ğı­na işa­ret et­ti. Öz­kan su­nu­mu­nu; İs­lâm Dün­ya­sı­nın Dar­fur po­li­ti­ka­sı, bu ge­nel çer­çe­ve içe­ri­sin­de Tür­ki­ye’nin Dar­fur po­li­ti­ka­sı ve ge­le­ce­ğe da­ir yan­sı­ma­la­rı ol­mak üze­re üç bö­lüm­de ger­çek­leş­tir­di.
İlk bö­lüm­de, Dar­fur’da ya­şa­nan olay­lar ne­ti­ce­sin­de 200.000 ila 400.000 ki­şi­nin ha­ya­tı­nı kay­bet­ti­ği­ne ve bu­nun, Bos­na Sa­va­şı’nda­ki ölüm­le­rin 2 ya da 4 ka­tı ol­ma­sı­na rağ­men Dar­fur so­ru­nu­nun, si­vil ve ulus­la­ra­ra­sı top­lu­mun gün­de­min­de Bos­na Sa­va­şı ka­dar hız­lı ve ge­niş bir yer bul­ma­dı­ğı­na, do­la­yı­sıy­la bu du­ru­mun, ya­ban­cı med­ya­da “İs­lâm Dün­ya­sı­nın yüz ka­ra­sı” ola­rak de­ğer­len­di­ril­di­ği­ne dik­kat çek­ti.
Öz­kan, İs­lâm Dün­ya­sı­nın ve Tür­ki­ye’nin Dar­fur so­ru­nu­na ba­kı­şı­nın an­la­şı­la­bil­me­si için bu so­ru­nu dört aşa­ma­da in­ce­le­di: Bi­rin­ci aşa­ma ça­tış­ma­la­rın or­ta­ya çık­tı­ğı ve ölüm­le­rin yak­la­şık ya­rı­sı­nın ger­çek­leş­ti­ği Şu­bat 2003-Ara­lık 2004 dö­ne­mi; ikin­ci aşa­ma, Ara­lık 2005’ten Ulus­la­ra­ra­sı Ce­za Mah­ke­me­si’nin (UCM) Su­dan Dev­let Baş­ka­nı Ömer el-Be­şir hak­kın­da­ki ka­ra­rı­nı açık­la­dı­ğı Tem­muz 2008’e ka­dar olan dö­nem; üçün­cü aşa­ma, ba­rış gö­rüş­me­le­ri­nin ve se­çi­min ger­çek­leş­ti­ği Tem­muz 2008-Ni­san 2010 dö­ne­mi; dör­dün­cü aşa­ma ise bun­dan son­ra­sı­na da­ir bek­len­ti­le­ri içe­ren dö­nem.
Öz­kan’a gö­re, ölüm­le­rin en yo­ğun ya­şan­dı­ğı ilk dö­nem­de Dar­fur so­ru­nu­nun gün­dem­de ol­ma­ma­sı­nın te­mel ne­de­ni, ulus­la­ra­ra­sı top­lu­mun ve İs­lâm Dün­ya­sı­nın dik­ka­ti­nin Irak’a yo­ğun­laş­ma­sı. Ça­tış­ma­la­rın azal­dı­ğı da­ha son­ra­ki aşa­ma­da ise ABD’de Cum­hu­ri­yet­çi­le­rin, med­ya­nın ve “Dar­fur’u Ko­ru” koa­lis­yo­nu­nu oluş­tu­ran STK’la­rın pro­pa­gan­da­sı ne­ti­ce­sin­de ulus­la­ra­ra­sı gün­dem Irak’tan Dar­fur’a kay­dı. Çin’in Af­ri­ka’da et­kin ol­ma gi­ri­şim­le­ri es­na­sın­da Ba­tı, me­se­le­yi Çin’e bı­rak­tı ve İs­lâm Dün­ya­sı­nı soy­kı­rım­la suç­la­dı. Bu­nun üze­ri­ne İs­lâm Dün­ya­sı sa­vun­ma­cı bir ta­vır ta­kın­dı ve bu bağ­lam­da Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan “Dar­fur’da soy­kı­rım yok­tur” söy­le­mi­ni dil­len­dir­di. Irak Sa­va­şı’nın ge­rek­çe­le­ri­nin asıl­sız çık­ma­sı, ah­lâ­kî ba­kım­dan ABD ve İn­gil­te­re’yi hak­sız, İs­lâm Dün­ya­sı­nı ise hak­lı bir ko­nu­ma ge­tir­dik­çe, bu hak­sız­lı­ğı unut­tur­ma­nın en iyi ara­cı Dar­fur’u gün­de­me ta­şı­mak ol­du; ya­ni Dar­fur me­se­le­si Ba­tı­lı­lar için araç­sal­laş­tı. Üçün­cü dö­ne­me ge­lin­ce, UCM’ye ha­va­le et­tik­ten son­ra Ba­tı’nın me­se­le­ye il­gi­si iyi­ce aza­lır­ken, so­rum­lu­luk ar­tık İKÖ ve ça­tı­şan ta­raf­lar ara­sın­da ara­bu­lu­cu­luk için dev­re­ye gi­ren Ka­tar’a düş­tü. İs­lâm Dün­ya­sı­nın, me­se­le­nin iyi­ce far­kı­na var­ma­sı ve sa­vun­ma­cı tep­ki­den sa­hip­le­ni­ci bir tu­tu­ma yö­nel­me­si de bun­dan son­ra­dır. Ka­tar’ın baş­ken­ti Do­ha’da ger­çek­leş­ti­ri­len ba­rış gö­rüş­me­le­ri­nin ar­dın­dan Su­dan’da ya­pı­lan ve el-Be­şir’in ka­zan­dı­ğı se­çim­ler­le baş­la­yan dör­dün­cü dö­nem ise, za­ma­nın ne ge­ti­re­ce­ği­ne bağ­lı ola­rak ge­li­şe­cek­tir.
İkin­ci bö­lüm­de Öz­kan, Tür­ki­ye’nin ko­nu­mu­nu an­la­ma­da üç hu­su­sun önem­li ol­du­ğu­nu ifa­de et­ti:
1. Te­rö­re kar­şı sa­vaş söy­le­mi: Müs­lü­man­la­rın po­tan­si­yel te­rö­rist ola­rak al­gı­lan­dı­ğı bir or­tam­da te­rör soy­kı­rım­la bir ara­ya ge­ti­ril­me­ye ça­lı­şıl­dı ki bu, İs­lâm Dün­ya­sı­nın sa­vun­ma­cı bir şe­kil­de, Tür­ki­ye’nin de soy­kı­rı­mı red­de­der bir ta­vır­la me­se­le­ye yak­laş­ma­sı­nın önem­li bir ne­de­ni ol­du.
2. Türk dış po­li­ti­ka­sı­nın çok bo­yut­lu­lu­ğu ve bu durumun kü­re­sel si­ya­set or­ta­mın­daki sı­nır­la­rı: Tür­ki­ye, na­sıl ki Irak Sa­va­şı’nda ABD’nin ya­nın­da ya da kar­şı­sın­da yer al­ma iki­le­mi ya­şa­dıy­sa, Dar­fur so­ru­nun­da da ya Ba­tı’nın soy­kı­rım söy­le­mi­ni ka­bul et­mek ya da –son dö­nem­de iyi iliş­ki­ler ge­liş­tir­me­ye baş­la­dı­ğı– Arap ül­ke­le­ri­nin san­ki hiç­bir şey ol­ma­mış­ça­sı­na ta­kın­dı­ğı tav­rı be­nim­se­mek ara­sın­da ter­cih çe­liş­ki­siy­le kar­şı kar­şı­ya gel­di ve Dar­fur me­se­le­sin­de ağır­lı­ğı­nı ko­ya­ma­dı.
3. Tür­ki­ye’nin Dar­fur yak­la­şı­mı­nın te­ori­leş­ti­ri­le­bi­lir olup ol­ma­dı­ğı: Öz­kan’a gö­re Tür­ki­ye’nin yak­la­şı­mı, “ses­siz dip­lo­ma­si”nin bir ör­ne­ği ve bu, ka­rar alı­cı­lar ta­ra­fın­dan bi­linç­li ola­rak ter­cih edil­me­se de do­ğal sü­reç­te or­ta­ya çı­kan bir du­rum.
Son bö­lüm­de Öz­kan, “ses­siz dip­lo­ma­si”nin ta­nı­mı, tür­le­ri ve ona yö­nel­ti­len eleş­ti­ri­ler bağ­la­mın­da Dar­fur me­se­le­si­nin ge­le­ce­ği­ne na­sıl et­ki ede­ce­ği­ni or­ta­ya koy­ma­ya ça­lış­tı. Gü­ney Af­ri­ka’nın Zim­bab­ve yak­la­şı­mı­na da­ya­nan (ak­tif) ses­siz dip­lo­ma­si hem iç ve dış bas­kı­yı kıs­men gör­mez­den ge­le­rek hem de ta­raf­lar­la doğ­ru­dan gö­rüş­me­le­ri sür­dü­re­rek so­ru­nu çöz­me­ye ça­lı­şan bir ça­ba­nın kav­ram­sal­laş­tı­rıl­ma­sı­dır ki ak­tif ve pa­sif ola­rak iki­ye ay­rı­la­bi­lir. Tür­ki­ye’nin, Dar­fur bağ­la­mın­da, Dev­let Baş­ka­nı Be­şir ile An­ka­ra’da iki de­fa gö­rüş­me­si ve ulus­la­ra­ra­sı fo­rum­lar­da gö­rüş­me­yi sür­dür­me­si, di­ğer dev­let­le­rin iliş­ki­le­ri göz­den ge­çir­di­ği bir or­tam­da eko­no­mik ve si­ya­sî iliş­ki­le­ri ge­liş­tir­me ça­ba­sın­da ol­ma­sı, pa­sif ses­siz dip­lo­ma­si­nin bir ör­ne­ği­dir.
Pa­sif ses­siz dip­lo­ma­si­nin te­mel öğe­le­ri­ne ve ses­siz dip­lo­ma­si­ye yö­ne­lik eleş­ti­ri­le­re de Tür­ki­ye’nin Dar­fur po­li­ti­ka­sı bağ­la­mın­da de­ği­nen Öz­kan’ın BSV’de­ki bu su­nu­mu­nu me­rak eden­ler, Bi­rol Ak­gün ile bir­lik­te ka­le­me al­dı­ğı ve SE­TA Po­licy Bri­ef, Tem­muz 2010’da ya­yım­la­nan “Why Wel­co­me Al Bas­he­er? Con­tex­tu­ali­zing Tur­key’s Dar­fur Po­licy” ma­ka­le­si­ni oku­ya­bi­lir.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.