- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 60 YIL: 2006
- Anka’nın Sonbaharı: Osmanlı’da İktisadî Modernleşme ve Uluslararası Sermaye
Anka’nın Sonbaharı: Osmanlı’da İktisadî Modernleşme ve Uluslararası Sermaye
Ali Akyıldız
28 Nisan 2006
Değerlendirme: Reyhan Sarıkaya
Dünya bilir iclâlimi ben böyle değildim,
Ben altı asırdan beri bir kerre eğildim”
Ben altı asırdan beri bir kerre eğildim”
Ali Akyıldız tarafından kaleme alınmış, yazarının belirttiğine göre ismi, Mithat Cemal Kuntay’a ait yukarıdaki mısralardan mülhem Anka’nın Sonbaharı başlıklı kitap çerçevesinde, Türkiye Araştırmaları Merkezi’nce her ay düzenlenen, Bir Kitap/Bir Yazar toplantısının Nisan ayı programında, Osmanlı iktisadî modernleşmesi ve uluslararası sermayenin bu süreçteki rolü tartışıldı.
Kitabın hazırlanış sürecini ve muhtevasını bizlerle paylaşarak sözlerine başlayan Ali Akyıldız Anka teşbihinin kendisi için ne anlam ifade ettiğini şu şekilde özetliyor: “Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da ortaya çıkan yeni medeniyet karşısında son yüzyılda verdiği var olma kavgasını, bu süreçte iktisadî olarak ortaya koyduğu direnci ve mücadele serüvenini anlatmak istiyordum. Bu şiir benim düşündüğüm Anka’yı tarif ediyordu.”
Bir kısmı, yazarın daha önce yayınladığı makalelerden oluşan kitap iki temel eksen etrafında şekilleniyor. İlk bölümde, uluslararası sermaye tarafından inşa edilen demir yolları ele alınmaktadır. Yazarın ilk bölümle olan irtibatı üniversite yıllarındaki yüksek lisans tezine dayanmakta. İkinci bölümde ise, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin millî iktisat politikalarının ortaya çıkışı, altyapısı ve tecessüm etmesi incelenmektedir.
Sekiz bölümden oluşan eserin birinci bölümünde, Osmanlı Asyası’nda ilk demiryolu olan İzmir-Aydın hattının inşa süreci, ikinci bölümünde İzmir-Aydın demiryolu ve üçüncü bölümünde Köstence-Çernova demiryolunun çevreye yaptıkları etkiler ve sebep oldukları toplumsal ve iktisadî değişimler, dördüncü bölümde İngilizlerin inşa ettiği Ruscuk-Varna demiryolu ve beşinci bölümde Almanların inşa ettiği Selanik-Manastır demiryolunun inşa süreciyle beraber bu teknolojik transferlerin bölgede meydana getirdiği iktisadî ve sosyal değişim incelenmektedir. Altıncı bölümde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin vakıf olarak kurduğu millî şirketler, yedinci bölümde kurulan bu şirketlerin faaliyetleri, sekizinci bölümde ise İttihatçıların, kadını sosyal ve iktisadî hayatın içine daha fazla çekme çabalarının bir sonucu olarak, hanımlara mahsus eşya pazarı ve anonim şirketlerinin kuruluşu araştırılmıştır. Nihayetinde kapitülasyonlar ve bunlara dayanarak vergi vermeyen ve aynı zamanda devletin denetimini kabul etmeyen yabancı şirketleri devletin kontrol altına alma çabaları ele alınmıştır.
Çalışmada, birinci el kaynaklar olarak arşiv belgelerinden, imkânlar elverdiği ölçüde İngiliz arşivi ve basınından yararlanan Akyıldız, bakir bir alanda çalışmanın zorluğunu da dile getiriyor. Yazarın belirttiğine göre bu problem, demiryollarının, Marksist literatür dışında gündeme pek taşınmamasıdır. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar neticesinde ortalama bir külliyattan söz edebilmek de mümkündür.
Demiryolları kapitalizmin en önemli taşıyıcısı ve can damarıdır. Burada yazarın üzerinde durduğu konu, teknolojik bir transferden çok, sömürgeciliğin en önemli enstrümanlarından biri olan demiryollarının inşasıyla birlikte meydana gelen iktisadî, sosyal, kültürel ve demografik değişim sürecidir.
Bu sürecin bir uzantısı olarak değerlendirebileceğimiz diğer bir konu, İttihatçıların uyguladığı millî iktisat politikalarıdır. Bunun millî bir yapı arz etmesi ise içinde bulunulan sürecin bir dayatmasıdır. Savaş sırasında yabancı sermayenin atıl kalması, İttihatçıları kendi millî iktisadî kuruluşlarına yöneltmiş ve vakıf sermayelerinden yola çıkarak, Millî Emekçi Anonim Şirketi ve Hanımlara Mahsus Eşya Pazarı Anonim Şirketi adıyla bazı şirketler kurulmuştur. Cumhuriyete aktarılan iktisadî yapıların büyük kısmı ise İttihatçıların bu teşebbüsleri sonucu ortaya çıkan kurumlardır.
Son olarak, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin iktisat politikaları hakkındaki yorumların tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Akyıldız’ın konuşması, dileyicilerin yönelttiği sorular çerçevesinde son buldu.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ