- ANA SAYFA
- BİSAV HABERLER
- BSV Notlar 31 Çıktı!
BSV Notlar 31 Çıktı!
15 Temmuz 2015 Çarşamba
BSV Notlar serisinin otuz birincisi Sanat Araştırmaları Merkezi tarafından "Felsefede Sanat" başlığı ile yayınlandı.
"Felsefede Sanat" Notlarının e-dergi ve pdf formatlarına buradan ulaşılabilir.
FELSEFEDE SANAT
Konuşmacılar
Emine Canlı
Cassirer’in Sembolik Formlar Felsefesinin Kantçı Temelleri ve Panofskyci Sanat Tarihi Uygulamaları
Selami Varlık
Gadamer’de Sanat ve Festival: Aynının Farklı Tekrarı
Hazırlayan
Betül Özel Çiçek
Sunuş
Bilim ve Sanat Vakfı Sanat Araştırmaları Merkezi olarak 2004 yılında baş- lattığımız Kırkambar Sohbet programı kapsamında birçok akademisyeni, sanatçıyı, yazarı, irfan ve gönül insanını misafir etme, çalışmalarını dinleme, bilgi, birikim ve tecrübelerinden istifade etme imkânını elde ettik. Bu minvalde, gü- nümüz sanatını anlama yolunda sanat-felsefe ilişkisinin önemini vurgulamak üzere düzenlediğimiz toplantıları geçtiğimiz sene de sürdürdük ve felsefe alanında çalışan, sanatla ilgili iki akademisyen ile felsefede sanatın izlerini sürmeye devam ettik.
Emine Canlı ile gerçekleşen programımızda “Cassirer’in Sembolik Formlar Felsefesinin Kantçı Temelleri ve Panofskyci Sanat Tarihi Uygulamaları” üzerine konuştuk. Canlı, Cassirer’in Sembolik Formlar Felsefesi’nin Kantçı temellerini anlatmasının ardından Sembolik Formlar Felsefesi’nin Panofsky’nin perspektif algısını sorgulamasındaki etkisindjwen söz etti. Canlı, Ernst Cassirer’in, Sembolik Formlar Felsefesi ile amacının Kant’ın eleştirel felsefesini bir kültür felsefesi olabilecek şekilde genişletmek olduğunu söylediğinden bahsederek Cassirer’e göre Kant’ın eleştirel felsefesinin Newton’un doğa felsefesini eleş- tirmekle sınırlı kaldığını ifade etti. Bununla birlikte, artık yapılması gereken bu eleştirel felsefenin öngördüğü tüm sentez etkinliklerini ve bu etkinliklerin gerektirdiği nesnelleştirme edimlerini ortaya koymak olmalıdır. Bu amaçla hareket eden Cassirer, insan zihninin sentetik edimleri olan mitoloji, dil, din, sanat ve bilimin kendisine özgü nesnel bir forma sahip olduğunu göstermeye çalışır. Cassirer’in mensup olduğu Marburg Okulu’na yakınlığı ile bilinen Erwin Panofsky sanat tarihi ve özellikle “perspektif” ile ilgili görüşlerini temellendirirken Kant ve Cassirer’in çizgisini takip eder. Panofsky’e göre sanat tarihinin önemli bir kavramı olan ve nesnellik-kesinlik iddiası ile ön plana çıkan perspektif, bir keşif değildir; dönemden döneme gelişen ve değişen mekân anlayışları nedeniyle esasında her dönemde mevcuttur. Fakat kendisini farklı biçimlerde gösterir. Panofsky’ye göre birbirlerine indirgenemeyecek olması nedeniyle her dönemin perspektif anlayışı kendi bağlamında ele alınmalıdır. Bu da ancak perspektifin de Cassirer’in kavramsallaştırdığı “sembolik form”lardan biri olduğu görüşünün dikkate alınması ile mümkündür.
Selami Varlık ile ise “Gadamer’de Sanat ve Festival: Aynının Farklı Tekrarı” üzerinde konuştuk. Varlık, Gadamer’in Hakikat ve Yöntem kitabında, estetik tecrübeyi tarif etmek için “festival” kavramına başvurduğunu ifade ederek bu estetik tecrübenin aynılığın farklı tekrarları üzerinden sanatta ve festivalde nasıl gerçekleştiğini anlattı. Buna göre düzenli olarak tekrarlanmak festivalin – veya bayramın – yapısında bulunur. Her yıl kutlanan festival, hem aynı festivaldir hem sürekli farklıdır. Tıpkı bir piyesin her temsilinin hem aynı metine sahip olup hem de farklı mizansenlere yol açması gibi festival de her seferinde farklı bir şekilde yaşanılır. Dolayısıyla, Gadamer’in gelenek anlayışına benzer biçimde festival de sanat eseri de sürekli yenilenerek kendini korur. Festivalin tekrarı insanı da dönüştürür. Zira farklılaşan festival insanın tarihselliğinin izini taşısa da, aynının tekrarı insanda değişimlere yol açar. Aynılık ile farklılık arasındaki diyalektik çift boyutludur; hem festivalde hem insanda gerçekleşir. Dolayısıyla, hermenötik açıdan bakacak olursak insan sürekli, kontrol edemediği bir sanat eserinin veya bir geleneğin karşısında bulunur. Ve bu insan için doğru bir anlama, onu değiştiren, yenilenmesini sağlayan bir tecrübedir. Sanatın canlılığı ve manası da buradan gelir.
Bu iki kıymetli ve önemli konuşmayı Felsefede Sanat başlığını altında toplayan Notlar 32 aynı zamanda Sanat Araştırmaları Merkezi’nin yayınladığı onuncu Notlar olma özelliğini de taşıyor. Sanata muhtelif noktalarından temas eden çalışmalarımızın, atölye, okuma grubu, panel ve toplantılarımızın notlarını tuttuğumuz ve sunduğumuz Notlar serimizle önümüzdeki senelerde de sanata notlar düşmeyi sürdürmeyi diliyoruz. Bu minvalde, ilk Notlar’ımızın yayınlandığı 2008’den bu yana Sanat Araştırmaları Merkezi Notlar’ının düşülmesine emeği geçen herkese teşekkürü borç biliriz.
Bilim ve Sanat Vakfı
Sanat Araştırmaları Merkezi
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ