- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- NOTLAR ARŞİV
- 12 - Kurtuluşun İki Yüzü: Hakikat ve Siyaset / 350. Ölüm Yıldönümünde Kâtip Çelebi
12 - Kurtuluşun İki Yüzü: Hakikat ve Siyaset / 350. Ölüm Yıldönümünde Kâtip Çelebi
10 Kasım 2008 Pazartesi
Kurtuluşun İki yüzü: Hakikat ve Siyaset / 350. Ölüm Yıldönümünde Kâtip Çelebi, 2008, 64 s.
Notlar Serisinin onikincisi Türkiye Araştırmaları Merkezi tarafından "KURTULUŞUN İKİ YÜZÜ: Hakikat ve Siyaset / 350. Ölüm Yıldönümünde Kâtip Çelebi" başlığı ile yayınlandı.
KURTULUŞUN İKİ YÜZÜ: HAKİKAT VE SİYASET
350. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE KÂTİP ÇELEBİ
17 Kasım 2007
Açılış Konuşması
Mustafa Özel
Mustafa Özel
Oturum Başkanı
İhsan Fazlıoğlu
Konuşmacılar
Bir Ömür Böyle Geçti:
Kâtip Çelebi, Hayatı ve Eserleri
Fikret Sarıcaoğlu
Kâtip Çelebi, Hayatı ve Eserleri
Fikret Sarıcaoğlu
Kâtip Çelebi’nin Islah Düşüncesi
Eşref Altaş
Eşref Altaş
Kâtip Çelebi’nin Medrese-İlmiye Eleştirisi
ve Modern Dönemdeki Anlamı Üzerine
Emrullah Bulut
ve Modern Dönemdeki Anlamı Üzerine
Emrullah Bulut
Hazırlayan
Emrullah Bulut
Emrullah Bulut
Redaksiyon
N. Bilge Özel
N. Bilge Özel
Sunuş
Hiç kuşkusuz XVII. Yüzyıl Osmanlısının, gerek fikirleri ve eserleri gerekse kendisinden sonraki dönemlere etkisi itibari ile, en önemli isimlerinden birisi 1609-1657 yılları arasında yaşamış Katip Çelebi’dir. Özellikle medreseler üzerinden Osmanlı eğitim sistemine yönelttiği eleştiriler ve Osmanlı siyasi kurumlarının zayıfladığı yönündeki siyasi eleştirileri dolayısıyla yüzyıllarca referans olarak kabul edilen Katip Çelebi’nin düşünceleri, eserleri ve siyaseti vefatının 350. yılı münasebeti dolayısıyla Bilim ve Sanat Vakfı Türkiye Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen “Kurtuluşun İki Yüzü: Hakikat ve Siyaset” başlıklı bir panel ile masaya yatırıldı.
Katip Çelebi üzerine akademik çalışmalar yapan üç konuşmacının katılımıyla gerçekleştirilen panel Bilim ve Sanat Vakfı yönetim kurulu başkanı Mustafa Özel’in açılış konuşması ile başladı. Özel, konuşmasında, bilhassa sorduğu/cevap aradığı sorular bağlamında Katip Çelebi’nin klasik bir düşünür olma yönüne değindi. Açılış konuşmasının ardından söz alan ilk panelist Fikret Sarıcaoğlu, Katip Çelebi’nin -özellikle Cihannüma, Süllemü’l-Vüsul ve Mizanü’l-Hak adlı eserlerinden hareketle- ilmi serüveni üzerine bir sunum yaptı. Ders aldığı hocalar, okuduğu kitaplar, telif ettiği eserler ve sonraki dönemlere etkisi çerçevesinde Katip Çelebi’yi aktardı dinleyicilere.
İkinci panelist Eşref Altaş ise Düstüru’l-Amel, Mizanü’l-Hak ve Keşfü’z-Zünun adlı eserleri üzerinden Katip Çelebi’nin ıslahat düşüncesini değerlendirdi. Katip Çelebi’nin bu üç eserinde de, içinde bulunduğu felsefe ve şeriat geleneği ile Hint-İran-Türk siyasi geleneğinin ve İbn Haldun etkisinin izlerinin sürüldüğüne dikkat çeken Altaş, Galen tıbbının tesiriyle Katip Çelebi’nin organik toplum anlayışını benimsediğini belirtti. Katip Çelebi’ye göre vücuttaki ahlat-ı erbaa arasında olması gereken unsurlar arası denge, her bir unsura tekabül eden sosyal tabakalar arasında da bulunmalıdır. Altaş sunumunu, söz konusu dengenin sağlanması; başka bir ifadeyle, devletin ıslahı için Katip Çelebi’nin gerekli gördüğü çözüm önerilerinden bahsederek tamamladı.
Katip Çelebi’nin medreseye yönelttiği eleştirilerin temellerinin ve gerekçelerinin tartışıldığı üçüncü konuşmada Emrullah Bulut’u dinledik. Katip Çelebi’nin gerileme paradigmasının merkezî isimlerinden birisi olduğunu vurgulayarak konuşmasına başlayan Bulut, müellifin daha ziyade medreseye yönelttiği eleştiriler ile gündeme geldiğini, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren medreseye yöneltilen eleştirilerin örtülü veya açık kaynağı olarak Katip Çelebi’nin eserlerinin kullanıldığını, Muallim Emin Bey, Arif Hikmet Bey, Şerafettin Yaltkaya, Osman Nuri Ergin, Adnan Adıvar, Hilmi Ziya Ülken, İsmail Hakkı Uzunçarşılı gibi isimlerin medreselerin gerilediği yönündeki fikirlerini Katip Çelebi’ye dayandırdıklarını, Katip Çelebi’nin bir takım kitapların medreseden kaldırıldığı yönündeki tenkitlerine paralel yönde fikir beyan ettiklerini ifade etti. Bulut’a göre bu yargının, başka bir ifade ile Katip Çelebi’nin iddialarının 1980 sonrasında medreseler üzerine yapılan yeni çalışmalar neticesinde doğru olmadığı ortaya çıkmıştır. “O halde Katip Çelebi’nin eleştirilerinin arkasında yatan gerçek neden, nedir?” Bu sorunun cevabı şudur ki Katip Çelebi; Gazali, Razî, İcî ile gelen ilim geleneğinin bozulmaya başlamasını eleştirmekte ve bu bozulma neticesinde tekke-medrese çatışmasının ortaya çıktığını savunmaktadır. Dolayısı ile Katip Çelebi’de geleneğe dönüş tüm bu problemleri bertaraf edecek bir çözüm yolu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Üç konuşmacının ardından kısa bir değerlendirme konuşması yapan oturum başkanı İhsan Fazlıoğlu ise özetle; ilim adamlarının hakikati, bürokratların da siyaseti aradıklarını, ilimle uğraşan bir bürokrat olarak Katip Çelebi’nin de olayların tarihî köklerine inen bir siyasi arayışın içinde bulunduğunu belirtti. Yine Fazlıoğlu’na göre Katip Çelebi, dönemi içinde bir ilim adamı değil, siyasi kurtuluşu arayan bir bürokrat; coğrafya, tarih gibi tasviri ilimlerin bizim dünyamızın bekası için önemini anlayan bir isim olarak değerlendirilmelidir.
Elinizdeki bu çalışma, yukarıda kısaca mahiyeti hakkında bilgi vermeye çalıştığımız “Kurtuluşun İki Yüzü: Hakikat ve Siyaset/350. Ölüm Yıldönümünde Kâtip Çelebi” başlıklı panelde yapılan konuşmaların deşifre edildikten sonra düzenlenerek metin haline dönüşmüş bir nüshasıdır.
Bilim ve Sanat Vakfı Türkiye Araştırmaları merkezi olarak Katip Çelebi ve eserleri hakkında düzenlediğimiz bu etkinlikle; hem siyasi tarih çalışmalarına ufuk açmayı hem de Türk siyasi ve ilmi tarihinde önemli bir yeri olan bir bilim adamını ölümünün 350. yıldönümü münasebetiyle yâd ederek gelecekte yapılacak akademik çalışmalara katkıda bulunmayı hedefledik.
Bugün birçoklarımızın isimlerini unuttuğu, hatırlamadığı hatta belki hiç tanımadığı ilim ve kültür hayatımıza katkıda bulunan ilim ve düşünce adamlarımızı anmak ve fikirlerini günümüzde yeniden tartışmak üzere tertip edilen bu panellerin daha nicelerinde buluşmak ümidiyle…
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ