- ANA SAYFA
- ARAŞTIRMA MERKEZLERİ
- TAM
- YAYINLAR
- TALİD
TAM YAYINLAR
2- Türk Siyaset Tarihi - Tanzimat'a Kadar
4 Kasım 2003 Salı
Dergimizin bu sayısında, Türk Siyaset Tarihi ile ilgili üç alanı kapsamayı amaçladık: İç politika ya da siyasî tarih; dış politika ya da diplomasi tarihi; siyasî fikirler ya da siyasî düşünce tarihi. Bu üç alanı; hem kronolojik (Osmanlı öncesinden bugünlere), hem tematik (farklı coğrafî bölgeler, başvuru eserleri, askerî tarih?) yönden kuşatmaya çalıştık. Literatür inceleme yazıları, bibliyografyalar, tarihçiler ve eserleri üzerine değerlendirmeler, ustalarla röportaj, tez ve kitap tanıtma yazıları, dergi içerikleri dergimizin ikinci sayısının muhtevasını oluşturmaktadır. Gerek dönemin, gerekse sahanın genişliği elinizdeki sayının hacmini büyüttüğünden dolayı; bir kırılma noktası olarak kabul ettiğimiz Tanzimat'ı esas alarak, bu sayıyı Tanzimat Öncesi Türk Siyaset Tarihi ile sınırladık. Tanzimat sonrası Türk Siyaset Tarihine ilişkin çalışmalara ise üçüncü sayımızda yer verilecektir.
İkinci sayımızın temel değerlendirme yazısı Gökhan Çetinsaya tarafından kaleme alındı. Türkiye'de Siyaset Tarihçiliğinin Yükselemeden Düşüşü: ?Gök Ekini Biçmiş Gibi? başlığını taşıyan makalesine, Çetinsaya, siyasî tarih tanımlamasıyla başlamakta ve öncelikle Türk siyasî tarihçiliğinin temellerini özetlemektedir. Daha sonra, Türkiye'de modern tarihçiliğin başlangıcını, gelişimini, akademik bir disiplin haline dönüşümünü ve nihaî olarak da modern batı tarihçiliğinin bir temsilcisi oluş sürecini değerlendiriyor. Bu anlamda ?modern Türk tarihçiliğinin doğuşu bakımından Osmanlı'nın son dönemi ile Cumhuriyet'in ilk yılları arasında bir geçişlilik' olduğunu iddia eden yazar, 1930'lu ve 1940'lı yıllardan sonra sosyo-ekonomik tarihçiliğin hakim tarihçilik anlayışı olarak öne çıkmasıyla birlikte siyasî tarihçiliğimizin, gelişimini tam olarak tamamlayamadan geri plana düştüğünü iddia etmektedir.
Siyasî tarihimizi konu edinen yazılardan oluşan grubun ilk yazısı, Ali Ahmetbeyoğlu'nun, İslam öncesi Türk tarihine ilişkin kaynakları değerlendiren İslam Öncesi Türk Tarihi Kaynakları başlıklı yazısıdır. İkinci olarak, Fahameddin Başar Osmanlı Devleti'nin kuruluş ve yükseliş dönemini, Osmanlı Devleti'nin Kuruluş ve Yükseliş Dönemi Siyasî Tarihi Üzerine Cumhuriyet Döneminde Yapılan Çalışmalar başlıklı çalışmasında ele almaktadır. M. Ali Beyhan ise, Islahatlar ve Buhranlar Literatürü: III. Selim ve II.Mahmud Dönemi başlıklı yazısında, buhranlar ve ıslahatlar devri üzerine yapılan çalışmaları değerlendirmektedir. Erhan Afyoncu'nun, Türk siyasî tarihinin temellerini oluşturan önemli bir kaynak grubu olarak kronikleri incelediği Osmanlı Siyasî Tarihinin Ana Kaynakları: Kronikler adlı çalışması, aynı zamanda, Türk tarih yazıcılığına da önemli bir ışık tutmaktadır. Selçuk Akşin Somel tarafından kaleme alınan Osmanlı Tarihi Sahasında Türkçe Başvuru Eserleri: Akademik ve Siyasal Bir Durum Tespiti başlıklı çalışması da bu grubun son yazısını oluşturmaktadır.
Siyaset düşüncesi ağırlıklı çalışmaların yer aldığı ikinci grubun ilk yazısı, Hüseyin Yılmaz'ın Osmanlı Tarihçiliğinde Tanzimat Öncesi Siyaset Düşüncesine Yaklaşımlar isimli incelemesidir. Yılmaz, çalışmasında, ağırlıklı olarak, dönemi irdeleyen ikincil kaynakların bir değerlendirmesini sunmaktadır. Coşkun Yılmaz, Osmanlı Siyaset Düşüncesi Kaynakları İle İlgili Yeni Bir Kavramsallaştırma: Islahatnâmeler başlıklı denemesinde, daha çok klasik kaynaklara yer vermekte ve literatüre bir katkı olarak ?ıslahatnâme' kavramını önermektedir. Orhan Çolak'ın Osmanlı Siyasetnâmeleri Bibliyografyası başlığını taşıyan çalışması, İstanbul kütüphanelerinin taranması suretiyle oluşturulmuş önemli bir bibliyografya çalışmasıdır. İhsan Fazlıoğlu'nun, orijinal bir yaklaşım geliştirerek kelam kitaplarının siyaset düşüncesine katkısını tartıştığı Osmanlı Düşünce Geleneğinde ?Siyasî Metin' Olarak Kelâm Kitapları başlıklı incelemesi, bu grubun son yazısını oluşturmaktadır.
Üçüncü gruptaki yazılar ağırlıklı olarak diplomasi tarihimizle ilgilidir. M. Alaaddin Yalçınkaya, Kuruluştan Tanzimat'a Osmanlı Diplomasi Tarihi Literatürü başlıklı yazısında, Osmanlı devletinin diplomatik münasebetleri hakkında kapsamlı bir döküm sunmaktadır. Hasan Korkut'un Osmanlı Sefaretnameleri Hakkında Yapılan Araştırmalar başlıklı yazısı, Osmanlı diplomasisinin önemli bir enstrümanı olan sefaretnameleri konu edinmektedir. Türkiye'de Osmanlı Afrikası Araştırmaları başlıklı spesifik çalışmasında Ahmet Kavas, kullandığı ?Osmanlı Afrikası? kavramı ile bu alandaki literatüre özgün bir katkı yapmaktadır. Literatür değerlendirme yazılarının sonuncu yazısı, bize Osmanlı askerî tarihiyle ilgili oldukça etraflı bir literatür sunan Kahraman Şakul'a ait: Osmanlı Askeri Tarihi Üzerine Bir Literatür Değerlendirmesi.
İlk sayımızda, dergimizin her sayısında yoğunlaştığı konu ile ilgili o alanın yetkin kişileriyle yapılmış röportajlara yer vereceğimizi duyurmuştuk. Dergimizin Türk Siyaset Tarihine ayırdığımız elinizdeki sayısında, bu alanda değerli ürünler vermiş Kemal Karpat'la yapılmış bir söyleşiye yer verdik. Zevkle okuyacağınızı ümit ediyoruz.
Son bölüm, bazı önemli Osmanlı tarihçilerinin ve eserlerinin tanıtım-değerlendirmesine ayrıldı. Bu kısmın ilk yazısı olarak yer alan tanıtım yazısında Fatma Sel Turhan, Bir Klasik Dönem Siyaset Tarihçisi olarak nitelediği Cornell Fleischer ve ünlü eseri Tarihçi Mustafa Ali'yi tanıttı. Sonraki yazıda Yunus Uğur, Osmanlı Devlet ve Siyasi Yapısına Farklı Bir Bakış getirdiğini iddia ettiği Rıfat Ali Abou-El-Haj'ı inceledi. Özgür Oral, bu bölümün son tanıtım yazısı olarak yer verdiğimiz Modern Türkiye'nin Doğuşu isimli eseri merkeze alarak Bernard Lewis'in düşüncelerinin genel bir değerlendirmesini sunmaktadır. Başlangıçta planladığımız halde, çeşitli sebeplerle bize ulaşmayan yazılar nedeniyle - Selçuklu tarihi, Arap vilayetleri tarihi vb. gibi- bazı alanlarda boşluklar oluştuğunu belirtmeliyiz. Elimizde olmayan nedenlerle oluşan bu eksikliği, daha sonra yayınlayacağımız sayılarda gidermeyi hedefliyoruz.
Üçüncü sayıda buluşmak dileğiyle?
Üçüncü sayıda buluşmak dileğiyle?
Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ