KAM ROUNDTABLE MEETINGS

The Effects of Afghan War on Politics of Pakistan

Syed Minhaj ul Hassan

14 Haziran 2011 Salı 18:00 Salon: ŞAKİR KOCABAŞ SALONU

KAM “Asya Konuşmaları” programında, Peşaver Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi olan ve hâlihazırda Hong Kong Baptist Üniversitesi Siyasal Bilgiler ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Pakistan Çalışmaları’nda öğretim üyeliğini sürdüren Prof. Syed Minhaj ul Hassan, “The Effects of Afghan War on Politics of Pakistan” başlıklı bir konuşma gerçekleştirecektir. Ekim 2001’de başlayan Afganistan Savaşı’nın Pakistan’daki iç siyasi dengeleri nasıl altüst ettiği, bu savaşın özellikle Afgan sınırına yakın bölgelerdeki kabile yapısına etkileri ve Pakistan’ın geleceği tartışılacaktır.  Araştırma konuları arasında Pakistan tarihi, siyaseti ve dış politikasının yanı sıra Peştun tarihi ve Pakistan-Hindistan alt-kıtası bulunan Syed Minhaj ul Hassan, Pakistan-Iran Relations in Historical Perspective kitabının da yazarlarındandır. Toplantı 14 Haziran 2011 Salı günü Şakir Kocabaş salonunda yapılacaktır. Sunum dili İngilizcedir. 

***

Syed Minhaj ul Hassan: ''ABD zamanında Sovyetleri avlamak için kurduğu 'ayı tuzağı'na, bugün kendisi düşmüş durumda''

Değerlendirme:Ebru Afat

Tarihçiler tarafından “imparatorlukların mezarlığı” olarak adlandırılan Afganistan’da Taliban güçlerine karşı ABD öncülüğünde, NATO şemsiyesi altında yürütülen savaş, artık iyice sonu gelmez bir çatışma ve şiddet sarmalına dönüşmüş durumda. Ve bu sarmalın yıkıcı etkileri, Afganistan ile hem derin etnik ve kültürel bağları, hem de ciddi bir rekabet ilişkisi bulunan komşu ülke Pakistan’ın ulusal birlik ve bütünlüğünü hızla aşındırıyor. Öyle ki coğrafî konumu ve sahip olduğu nükleer silahları ile Ortadoğu-Orta Asya-Uzak Asya hattında Soğuk Savaş sonrasında yeniden kurulan büyük oyunların başat aktörlerinden biri hâline gelen Pakistan, son birkaç yıldır failed state (çökmüş devlet) olmaya doğru sürükleniyor.

Peşaver Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi ve hâlihazırda Hong Kong Baptist Üniversitesi Siyasal Bilgiler ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Pakistan Çalışmaları’nda öğretim üyeliğini sürdüren Prof. Syed Minhaj ul Hassan, ülkesinin Afganistan’daki savaş nedeniyle maruz kaldığı olumsuz durumu detaylarıyla anlattı. Afganistan’ın bataklığa dönüşme sürecini tarihsel çerçevede değerlendirirken, Pakistan ve ABD’nin bu süreçte aldıkları pozisyonların komplikasyonlarını analiz etti. Afganistan Savaşı’nın merkezinde yer alan Peştunların, Afganistan-Pakistan ilişkilerinde oynadığı rolün altını çizdi.

İngilizlerin Hint alt-kıtasına hükmettikleri dönemde Peştunistan bölgesini Afganistan ile Hindistan arasında bölmesinin mevcut sorunlar yumağına ilk ilmeği attığını anlatan Prof. Hassan, bu bölünmenin ateşlediği Peştun meselesinin bugün Pakistan’ın yumuşak karnı hâline geldiğine dikkat çekti. Üzerinde güneş batmayan Britanya İmparatorluğu’nun Hindistan temsilcisi Sir Mortimer Durand ile dönemin Afganistan Emiri Abdurrahman Han arasında 1893’te varılan anlaşma uyarınca çizilen ve “Durand Hattı” adı verilen sınır çizgisi, bugün de Pakistan’ın batı sınırını oluşturuyor. Lakin bu sınır dünyanın en tartışmalı sınırlarından birisi durumunda. Zira Hindistan’ın 1947’de İngiltere’den bağımsızlığını kazanırken bölünmesi ve Durand Hattı’nın 1893’te Hindistan’a bıraktığı bölgenin 1947 sonrası Pakistan’da kalmasını Afganistan bir türlü kabullenemedi. Bu nedenle Afganistan, Pakistan’ın BM üyeliğine itiraz etti ve hâlâ Pakistan sınırını resmen tanımıyor.

Prof. Hassan’a göre Peştun meselesinin Pakistan’ın istikrarını tehdit eden aşamaya ulaşmasında SSCB’nin Afganistan’ı işgali bir dönüm noktası oldu. Pakistan, nihai amacı sıcak denizlere, yani Hint Okyanusu’na ulaşmak olan SSCB’yi durdurabilmek için Afgan direnişini var gücüyle destekledi. Sovyet işgali sırasında büyük çoğunluğu Peştun kökenlilerden oluşan 3 milyon civarında insan Pakistan’a sığındı. Bu mültecilerin Sovyet güçlerine direnebilmesi için yaşadıkları mülteci kamplarında ABD’nin desteğiyle yaklaşık 75 bin medrese açıldı. Prof. Hassan’ın, İslâm’ın son derece katı bir yorumunu aktaran bu medreselerde okutulan kitapların ABD’nin Nebraska Üniversitesi’nde basıldığını belirtmesi, dinleyiciler arasında büyük bir şaşkınlık uyandırdı. Bu dönemde Pakistan istihbarat örgütü ISI ile Amerikan gizli servisi CIA arasında yakın bir işbirliği söz konusuydu ve bu girişimlerin Pakistan’ı olası bir Sovyet tehdidinden korumanın tek yolu olduğunu düşünen dönemin yöneticileri, oluşan yapıların uzun vadede yol açabileceği sorunları öngöremeden hareket ettiler. Sonuç ise, bugün kaos içindeki bir Pakistan…

Peştun asıllı Afgan mülteciler, her şeyden önce Pakistan’ın nüfus dengelerini değiştirdi. Peştunların batıdaki çatışmalar nedeniyle göç ettikleri Pakistan’ın büyük şehirlerinde Urduca konuşan nüfus ile yaşadıkları gerilimin arttığına dair uluslararası basına yansıyan haberlere bugünlerde sıkça rastlanıyor. Prof. Hassan’ın çizdiği tablo karşısında, bu gerilimin bir iç savaşa dönüşmemesi için çok ciddi tedbirler alınması gerektiğini düşünmekten ve Pakistan’ın geleceği için endişelenmekten kendimizi alamıyoruz. Ayrıca Prof. Hassan, mülteci Peştunlar arasındaki radikalleşme sonucu, bir yandan Taliban grubunun ortaya çıktığını; diğer yandan bu radikalleşmenin Pakistan’ın diğer unsurlarına da sirayet ettiğini, bunun da ülkenin toplumsal yapısını sarstığını ifade etti.

''Uyuşturucu üretimi, kalaşnikof, mezhep çatışmaları artık Pakistan'ın bir parçasıdır''

Uyuşturucu meselesinin Afganistan Savaşı’nın görünmeyen yüzü olduğuna da değinen Prof. Hassan, 2001’den itibaren Afganistan’daki uyuşturucu üretiminin aşırı derecede arttığını, kalaşnikof siyasî kültürünün ve mezhep çatışmalarının artık Pakistan’ın da bir parçası hâline geldiğini hatırlattı. Orta Asya’nın zengin petrol ve doğalgaz yataklarına giden kısa yol Afganistan üzerinden geçmekte; bu hesapla 1990’larda Afganistan’ı istikrara kavuşturmak için Taliban oluşturulmuştu. Ama tarihin cilvesi olsa gerek, ABD’nin zamanında Sovyetleri avlamak için kurduğu “ayı tuzağı”na bugün bizzat kendisi düşmüş durumda.

Prof. Hassan, konuşmasını Afganistan-Pakistan-Hindistan ilişkilerinin kırmızı çizgilerini açıklayarak noktaladı. Pakistan’ın en büyük düşmanı olan Hindistan’ın Afganistan ile ilişkileri çok iyi; buna karşılık Pakistan’ın da Hindistan’ın en büyük düşmanı Çin ile çok yakın ilişkileri var. Bu yakınlığın, ABD’nin Pakistan otoritelerine haber vermeksizin Mayıs 2011’de düzenlediği bir operasyonla Usame b. Ladin’i Pakistan sınırları içinde öldürmesinden sonra ABD-Pakistan ilişkilerinde yaşanan sorunlar nedeniyle daha da yoğunlaşması bekleniyor. Diğer yandan Hindistan’ın, Çin ile araları çok sıcak olmayan Güney Kore, Tayvan ve Malezya ile de oldukça iyi ilişkileri var. Prof. Hassan’ın formüle ettiği şekliyle, ABD gittikçe güçlenen Çin’i çevrelemeye çalışıyor ve bu çevreleme stratejisinde Afganistan stratejik bir konumda bulunuyor. Afganistan, Pakistan’ın güvenliği açısından da kilit bir ülke ve bu nedenle Pakistan hiçbir zaman Afganistan’da kendisine karşıt (anti-Pakistan) bir hükümetin iş başına gelmesine izin vermeyecektir. 

 

Bilim ve Sanat Vakfı (Foundation for Sciences and Arts)

Küresel Araştırmalar Merkezi (Centre for Global Studies)

Adres:Vefa Cad., No: 41, 34134, Vefa/İstanbul
Tel: +90 212 528 22 22 / 801-802
Faks: +90 212 513 32 20
E-Posta: [email protected]

 

خيار المحررين

SEMINARS

As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.

MORE INFO


تابعنا

الاشتراك في النشرة الإخبارية لدينا لتلقي الأخبار والتحديثات.