- HOME PAGE
- PUBLICATIONS
- NOTES ARCHIVE
- 24 - Güncel Sanat Notları
24 - Güncel Sanat Notları
Saturday, 15 September, 2012
BSV Notlar 24 Çıktı!
Güncel Sanat Notları, 2012, 100 s.
BSV Notlar serisinin yirmi dördüncüsü Sanat Araştırmaları Merkezi tarafından Güncel Sanat Notları başlığıyla yayınlandı. Güncel Sanat Notları, Haziran 2011’de Sanat Araştırmaları Merkezi’nce düzenlenmeye başlayan Güncel Sanat Gezileri kapsamında Haziran ve Temmuz 2011 ayları süresince gezilen dokuz sergi hakkında grup katılımcıları tarafından kaleme alınmış yirmi üç yazıdan oluşmaktadır. Toplumun çeşitli kesimlerinden, farklı meslek ve yaş gruplarından meraklıların 'Güncel Sanat' ile buluşmaları üzerine deneysel bir çalışma niteliğini haiz Güncel Sanat Notları, bu bağlamda alanında bir ilk olma özelliğini de taşıyor. Güncel Sanat Notları Sanat Araştırmaları Merkezi’nin çıkarttığı yedinci Notlar’dır.
GÜNCEL SANAT NOTLARI
Haziran 2011 - Temmuz 2011
100 s.
İçindekiler
Sunuş: Topları Döndüren Şeyleri Anlamak Rumeysa Kiger
Siyah Küp Üzerinden İran Tarihine Bakış İbrahim Erkin
Hüseyin Bahri Alptekin’de S-Faktörü Özlem Metin
Islah Olmak İçin Sanat Yapan Bir Göçebe Esra Bulut
Kamyonlar, Battaniyeler ve Yokluğun Fotoğrafları Yasemin Darbaz Karaca
Gülsek mi Ağlasak mı? Rabia Ertürk
Kime Göre 100 Büyük Türk? Elif Safiye Cengiz
Cihan Yandı Dilber Özlem Metin
Rumeysa Terzioğlu
Sarıktaki Püskül Özlem Metin
Kontrol Altında Muharrem Kalenci
Oğuzhan Dönmez
Gerçek Prova Muharrem Kalenci
Bir Toplumun Belleğini Gazeteler Üzerinden Okuma Çalışması: Otopsi
Rabia Aydın
Ellerine Bak Rümeysa Özcan
Bir Sarsılma ve Kendine Gelme Sergisi: Kayıp Cennet Gülsüm Kavuncu
Günah Çıkartma Sümeyra İkiz
Cennet mi Cehennem mi? Muharrem Kalenci
Yok Ettiğimiz Cennet Elif Kayaalp
Kayıp Cennet: Bellekteki Yitik Cenneti Yeniden Yaratmak Rümeysa Özcan
Haritalar ve Gerçekler Gülsüm Kavuncu
Bilimsel Bilginin Sanatsal Yorumları Nurdan Özdemir
Köşe Kadısı Zeynep Gökgöz
Hazırlayan
Rumeysa Kiger
Betül Özel Çiçek
Redaksiyon
Zeynep Gökgöz
Meryem Babacan
Sunuş
Topları Döndüren Şeyleri Anlamak
Rumeysa Kiger
SALT Beyoğlu açıldıktan kısa bir süre sonra Hüseyin Bahri Alptekin’in Ben Bir Stüdyo Sanatçısı Değilim isimli sergisini gezerken beş-altı yaşlarında küçük bir kız çocuğunun babasıyla konuşmasına kulak misafiri oldum. Baba hayattayken Alptekin’i tanıyor olacak ki ailesiyle beraber eserlere bakarken “Hüseyin bunu şu yıl sergilemişti,” benzeri cümleler eşliğinde bazı açıklamalar yapıyordu. Sıra Can Altay’ın Alptekin’e bir saygı duruşu niteliğinde ürettiği "Merzbahri: Alemden Kalma" (2011) isimli işe geldiğinde, kız havada dönen plastik topları göstererek “Peki bunlar ne baba?” diye sordu. Babası “Sence ne olabilir?” deyince küçük kız “Topları döndüren bir şey,” cevabını verdi. Babası da “Evet, topları döndüren bir şey işte,” diyerek kızının cevabını onayladı. Sanırım bu cümle güncel sanatla çok da içli dışlı olmayan bir insanın birçok eser karşısındaki ilk hissiyatını özetleyebilir.
1984’ten bu yana çalışmalarını devam ettiren Bilim ve Sanat Vakfı’nın Sanat Araştırmaları Merkezi olarak Haziran 2011’de düzenlemeye başladığımız Güncel Sanat Gezileri dizisinin bu soru ve cevap etrafında şekillendiğini söyleyebiliriz. Elinizdeki yayın 2011 Haziran ve Temmuz ayları süresince gezdiğimiz dokuz sergi hakkında grup katılımcıları tarafından kaleme alınmış çeşitli yazılardan oluşmaktadır. Bir sanat eserinin herkes tarafından farklı farklı yorumlanabileceği ve kişilerin altyapılarına göre bambaşka deneyimleri tetikleyebileceği bilinen bir şeydir. Felsefe, işletme, tasarım, fotoğraf, tarih, medya, fizik, kimya, mühendislik, ilahiyat gibi çeşitli bölüm mezunlarından serbest meslek sahiplerine, ev hanımlarından öğrenci ve akademisyenlere kadar farklı altyapı ve ilgi alanlarına sahip bu grubun bir araya gelip İstanbul’da sergilenen çok sayıda güncel sanat etkinliğini takip etmelerini, gördükleri eserlere dair neleri anladıklarını veya anlayamadıklarını oturup uzun uzun konuşmalarını, sonra da bunlar hakkında çeşitli metinler kaleme almalarını kıymetli kılan, güncel sanatla daha önce derinlemesine bir ilişkiye girmemiş, çoğunlukla bu tür işler sergileyen bir mekandan içeriye ilk defa adımını atmış kişilerden müteşekkil bir grubun, eserler hakkında basın bildirilerinde, kataloglarda, gazete, dergi, blog vb mecralarda yer alan değerlendirmelerde karşılaştığımız ifadelerin çok uzağında, alan içinden gelmemenin rahatlığıyla son derece taze ve orijinal sözler edilebileceğinin ve yorumlar yapılabileceğinin uygulamalı bir örneğini oluşturmalarıdır.
Güncel Sanat Gezileri kapsamındaki ilk ziyaretimizi, 23 Haziran günü, Sanatorium Sivil Sanat İnisiyatifi galerisinde yer alan İranlı kavramsal sanatçı Babak Golkar’ın Black Cube (Siyah Küp) isimli sergisine düzenlendik. Kanada’da yaşayan Golkar’ın mekana yerleştirdiği, girişinden itibaren seyircisini çeşitli seçimler yapmak zorunda bırakan ve bedensel katılımı gerektiren bu ilginç yerleştirmeyi, inisiyatif sanatçıları Tunca Subaşı ve Feza Velicangil mihmandarlığında gezdik. Golkar’ın küpünün içindeki sarı kaydıraktan kayarak çocukluğumuza, İran’ın politik tarihine ve sanat tarihinin çeşitli dönemlerine uzandık.
30 Haziran günü gerçekleşen ikinci etkinliğimiz, SALT Beyoğlu’nda, kısa bir süre önce kaybettiğimiz kavramsal sanatçı Hüseyin Bahri Alptekin’in Ben Bir Stüdyo Sanatçısı Değilim isimli sergisine düzenlendi. Sanatçının yakın arkadaşı küratör Vasıf Kortun mihmandarlığında gerçekleşen gezide, Alptekin’in sanat pratiği boyunca ele aldığı küreselleşme, göç, depresyon gibi belli başlı temaları, çeşitli eserleri üzerinden kapsamlı bir şekilde konuşma şansımız oldu. Ayrıca SALT ekibinden Meriç Öner’in anlatımıyla da kurum hakkında detaylı bir şekilde bilgilendirildik. Yazarlarımızdan işletme bölümü mezunu Özlem Metin, Alptekin’in üretim sürecinde 3 S’nin (seyahat, sürekli depresyon ve süreç) izlerini ararken, interaktif medya tasarımı alanında yüksek lisans çalışmalarını sürdüren Esra Bulut, Alptekin’i sanat tarihi içinde konumlandırmaya çalıştı. Ayrıca Mimar Yasemin Darbaz Karaca da Alptekin’in eserleri üzerinden izlenimsel ve duygusal bir okuma yaptı.
Serinin üçüncü gezisi Akaretler bölgesinde bulunan Rampa Galeri’deki iki ayrı sergiye düzenlendi. 5 Temmuz’da gerçekleşen etkinlik sırasında galerinin direktörlerinden Sinem Erdoğan mihmandarlığında İzmir’de yaşayan güncel sanatçı Mehmet Dere’nin Ne Gülüyorsun? Bu Senin Hikayen ve İskoçya’da yaşayan kavramsal sanatçı Deniz Üster’in Davetli ve Gönüllü isimli sergilerini görme fırsatımız oldu. Türkiye’nin sosyo-politik geçmişini, maddi kültür üzerinden değerlendiren seriler hazırlayan Dere, katılımcıların zihninde yer etmiş birçok imge, olay ve kişiyi ironik düzenlemelerle bir araya getirirken; Firdevsî’nin Davetnâmesi’nden ve Hint halk hikâyelerinden esinlenerek hazırladığı yerleştirmesiyle Üster, izleyiciyi masalsı bir atmosfere sokuyordu. Gezinin devamında Tünel’deki ALANistanbul galerisinde genç sanatçı Gökçen Dilek Acay’ın George Orwell’in 1984 romanından ilhamla yapılmış bir dizi eleştirel eserini sanatçı eşliğinde gezdik ve sergi üzerine sanatçıyı da şaşırtan yorumlar yaptık. Ayrıca kurum çalışanlarından Bengi Başaran’dan da galeri hakkında ayrıntılı bilgiler edindik.
Katılımcılarımızdan tarih bölümü öğrencisi Rabia Ertürk, yazısında Dere’nin sergisini biyografi ve tarih ilişkisi üzerinden irdelerken, geleneksel cilt sanatıyla ilgilenen Elif Safiye Cengiz de, Dere’nin darbeler ve “100 Büyük Türk” listeleri “geyik”lerinin acı verici gülünçlüğünden bahseden bir yazı yazdı. Özlem Metin, Dere’nin sergisinde portresini gördüğü “Cihan Yandı Dilber” ve sergiye ilham olan fotoğraftaki çalı süpürgesiyle ilgili birer anekdot anlattı. Geleneksel sanatlar alanında lisansüstü çalışmalarını sürdüren Muharrem Kalenci, Acay’ın politik figürleriyle donatılmış yerleştirmelerinde bir toplama kampının izlerini sürdü.
Geçtiğimiz birkaç yıl içinde güncel sanatın İstanbul’daki merkezlerinden biri haline gelen Tophane’ye düzenlediğimiz dördüncü geziyse 9 Temmuz’da gerçekleşti. Galeri NON’da kavramsal sanatçı Nazım Hikmet Richard Dikbaş’ın rehberliğiyle, genç küratör Nazlı Gürlek tarafından tasarlanan Prova başlıklı karma sergi hakkında ayrıntılı bir sohbet etme imkanı bulduk. Michelangelo Antonioni’nin Blow-Up isimli filminden ilham alınarak oluşturulan sergide Dikbaş’ın çizimlerinin yanı sıra Aslı Çavuşoğlu, Jan Freuchen, Basim Magdy, Magali Reus, Van den Bergh ve Conrad Ventur’un çeşitli medyumlarda ürettikleri işleri gördük ve aynı zamanda galeri kurucusu Derya Demir’den de galerinin geçmiş iki yıllık faaliyetlerini dinledik. Muharrem Kalenci de yazısında eserlere dair izlenimlerini açıkladı. Tophane’deki ikinci durağımız Pi Artworks Galeri’de sanatçı İrfan Önürmen’in uzun yıllardır ürettiği gazete serilerinden meydana getirdiği Otopsi sergisini sanatçının mihmandarlığında gezdik. Gazetelerden çeşitli imajlar ve harfler kullanılarak galerinin duvarlarına konulan kavram blokları üzerinden, toplumun zihnine bir çeşit otopsi yapan sanatçıyla, kapsamlı bir sohbet etme ve kendisine imaj seçimleri hakkında çeşitli sorular sorma imkanı bulduğumuz gibi Eda Derala’dan da galeri üzerine bilgiler edindik. Sivil toplum aktivisti Rabia Aydın, Önürmen’in sergisi üzerinden medya ve toplum ilişkisini ele alan bir yazı yazdı.
Tophane gezimizin son durağı Pırıl Güleşçi Arıkonmaz tarafından kurulan PG Art Gallery’di. Ayşegül Süter, Burak Bedenlier, Burcu Aksoy, Can Ertaş, Didem Ünlü, Gonca Sezer ve Jerome Symons’un eserleriyle el teması üzerine yoğunlaşan Ellerine Bak sergisini, kurucu Arıkonmaz, sanatçı Sezer ve galeri direktörü Öznür Güzel Karasu eşliğinde gezdik. İngiliz Dili ve Edebiyatı alanında lisansüstü çalışmalarını sürdüren Rümeysa Özcan, sergi hakkındaki yazısında eserlerin elleri kullanış biçimlerini felsefe ve edebiyat tarihinden örneklerle anlamlandırmayı denedi.
21 Temmuz’da gerçekleşen beşinci gezimiz İstanbul Modern Müzesi’ndeki Türkiye’den ve yurt dışından yirmi bir sanatçının videolarını bir araya getiren Kayıp Cennet isimli sergiyeydi. Kurum rehberleri eşliğinde gerçekleşen tur sı-rasında, insanoğlunun hayvanlar, doğa ve teknolojiyle ilişkisini irdeleyen videolar hakkında genel olarak bilgilendirildik. Katılımcılar tarafından üzerinde en çok yazı yazılan bu sergiyle ilgili görsel iletişim tasarımı ve sosyoloji bölümleri öğrencisi Gülsüm Kavuncu insanla doğa arasındaki değiştirme ve dönüştürme serüvenine dair yorumlarda bulunurken, Muharrem Kalenci videolardan birinde gördüğü bir ayrıntı dolayısıyla çocukken köyünde yaşadığı bir anekdotu paylaştı. Çeşitli yazı çalışmalarını sürdüren Sümeyra İkiz sergiyi bir günah çıkartma olarak yorumlarken, matematik alanında doktora çalışmalarına devam eden Elif Kayaalp videoların matematiksel estetiğinin altını çizdi. Son olarak Rümeysa Özcan, Milton’un başyapıtı Kayıp Cennet’ten hareketle, sergiden seçtiği videolar üzerinden derinlemesine bir analiz yaptı.
29 Temmuz’da gerçekleşen son gezimiz ise, rehber Özlem Mertel eşliğinde santralistanbul’daki Arazi Üzerine: Kolombiya’da Çağdaş Sanat ve 20. Yüzyılın 20 Modern Türk Sanatçısı sergilerineydi. Aynı zamanda Enerji Müzesi’ni de görme fırsatı bulduğumuz gezinin ardından, Gülsüm Kavuncu Arazi Üzerine sergisi hakkında yazdığı yazısında Türkiye ve Kolombiya arasındaki farklılık ve benzerliklere değindi.
Bunun dışında fizik bölümünde doktora çalışmalarını sürdüren Nurdan Özdemir, Pera Müzesi’ndeki Temelde İnsan: Çağdaş Sanat ve Nörobilim sergisi hakkındaki yazısında, sanat ve bilim arasındaki kesişmelere ilişkin değerlendirmeler yaptı.
Sanat tarihçisi Zeynep Gökgöz, 'Köşe Kadısı' ismiyle, eserlerin kendilerinde bıraktığı tesirden yola çıkarak yazan diğer arkadaşlardan farklı bir yol takip etti ve her sergi için güncel sanatla ilişkiye geçenlerin kafalarını meşgul eden konulardan birini öne çıkararak bu mesele üzerine eğlenceli bir dille ahkam kesmeyi kendisine görev edindi.
Sanat Araştırmaları Merkezi
Tarafından Hazırlanan Diğer
NOTLAR
Yücel Çakmaklı ile Milli Sinema Üzerine, 2008, 40 s.
Orhan Okay: Türk Edebiyatının Batılılaşması, 2008, 32 s.
15. ve 16. Yüzyıl Divanlarında Edirne, Bursa ve İstanbul, 2008, 64 s.
Dağıstan Çetinkaya: Çizgi Dışı Bir Çizerle Çizgiler Üzerine, 2009, 32 s.
Çocuk Edebiyatı Paneli: Çocuğu Anlayan Edebiyat, 2010, 40 s.
Çocuk ve Sanat Buluşması Paneli: Çocuk Dilinde Sanat, 2010, 60 s.
SEMINARS
As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.
MORE INFO