18 - Çizgiler Üzerine

Thursday, 3 February, 2011

Bilim ve Sanat Vakfı Notlar 18
Sanat Araştırmaları Merkezi Notlar 4
 
DAĞISTAN ÇETİNKAYA
Çizgidışı Bir Çizerle Çizgiler Üzerine
18 Şubat 2009
 
Yayına Hazırlık/Redaksiyon
 Neslihan Demirci
 
 
 
 
Su­nuş
 
Neslihan Demirci
 
Duygu evreninin ifade yolu olarak çizgileri seçmiş bir sanatçı Dağıstan Çetinkaya; as­ke­ri okul­dan kaç­ma­sıy­la baş­la­yan sü­reç, son ker­te­de önü­ne pro­fes­yo­nel çiz­gi dün­ya­sı­nın yol­la­rı­nı dö­şe­miş. Sa­nat­çı, “Türk gi­bi baş­la, İn­gi­liz gi­bi bi­tir” il­ke­si­ni be­nim­se­yen ki­şi­li­ğiy­le çiz­me­yi he­ves aşa­ma­sın­da bı­rak­ma­ma­ya ka­rar ver­miş ve Mi­mar Si­nan Gü­zel Sa­nat­lar Fa­kül­te­si’nde eği­ti­mi­ne baş­la­mış. Tam da bu­ra­da bü­tün sa­nat dal­la­rıy­la meş­gu­li­yet açı­sın­dan ka­fa­la­ra ta­kı­lan bir so­ru işa­re­ti be­li­ri­yor: İyi sa­nat­çı ol­mak için dip­lo­ma ve­ya ‘okul­lu­luk’ şart mı­dır? Çe­tin­ka­ya, ka­bi­li­ye­ti in­kâr et­me­mek­le be­ra­ber, sa­nat eği­ti­mi alın­maz­sa za­man için­de bir kı­sır­dön­gü­ye dü­şü­le­ce­ği­ne, ki­şi­nin ken­di­ni tek­rar­la­ma­ya baş­la­ya­ca­ğı­na ina­nı­yor. Eği­tim, çi­ze­ri bir üst nok­ta­ya ta­şı­ma­ya ya­rar, di­yor. Yok­sa bir sa­nat­çı, ya­yın­cı­ya dip­lo­ma­sıy­la de­ğil, kol­tu­ğu­nun al­tın­da­ki ‘iş’le­riy­le -ve­ya bu­gün için ça­lış­ma­la­rı­nın de­po­lan­dı­ğı ka­yıt disk­le­riy­le- baş­vu­rur. Si­hir­li ke­li­me ‘ka­bi­li­yet’e ise her sa­nat ala­nın­da ol­du­ğu gi­bi, çi­ze­rin de faz­la sır­tı­nı da­ya­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni söy­le­me­ye ge­rek var mı? Çe­tin­ka­ya’nın söy­le­şi bo­yun­ca en çok üs­tü­ne ba­sa ba­sa vur­gu­la­dı­ğı un­sur, ye­te­nek de­ğil, emek­ti; ya­ni meb­zul mik­tar­da alın te­ri ve elin­de ka­lem kâ­ğıt­la na­sıl sa­bah­lan­dı­ğı bi­lin­me­yen ge­ce­ler…
 
Da­ğıs­tan Çe­tin­ka­ya’nın çiz­mek­le iliş­ki­si kıs­ka­nı­la­cak cins­ten; han­gi duy­gu­yu ak­tar­ma­ya ça­lı­şır­sa ça­lış­sın, çi­zer­ken sü­kû­na er­di­ği­ni di­le ge­ti­ri­yor. Sa­nat­çı­yı hem ço­cuk­lar için çiz­di­ği il­lüs­tras­yon­lar, hem de gün­cel/si­ya­si ko­nu­la­rı yan­sı­tan ka­ri­ka­tür­le­rin­den ta­nı­yo­ruz. İki­si ara­sın­da na­sıl bir fark gö­zet­ti­ği­ni sor­du­ğu­muz­da, ço­cuk­lar için çiz­me­nin ken­di­si­ne da­ha faz­la haz ver­di­ği­ni; çün­kü ço­cuk­la­ra çi­zer­ken re­sim çi­zen bir ço­cuk ka­dar ra­hat his­set­ti­ği­ni iti­raf et­ti:
“Ço­cuk­la­rın­ki, si­zin ha­yal dün­ya­nı­za kar­şı­lık ge­len bir dün­ya as­lın­da. Ora­da is­te­di­ği­niz ka­dar ha­yal­le­ri­ni­zi pa­laz­lan­dı­ra­bi­lir­si­niz.”
 
Ta­bi­i ço­cuk­la­rın kar­şı­sı­na res­min ku­ral­la­rı­nı ke­na­ra bı­ra­ka­rak çı­ka­bil­me­nin se­ra­zat­lı­ğı ya­nın­da, bir il­ke­yi ih­lal et­me­me zo­run­lu­lu­ğu var: on­la­rın bi­lin­çal­tı­nı kir­let­me­mek; bu da bir tez­hip us­ta­sı­nın ti­tiz­li­ği­ni ge­rek­ti­re­bi­lir.
 
Sa­nat­çı, bir çi­ze­rin ken­di­ni eği­tir­ken ana hat­la­rıy­la ge­çi­re­ce­ği ge­li­şim ev­re­le­ri­ni; el, göz, be­yin ko­or­di­nas­yo­nu­nu ge­liş­tir­mek, son­ra­ki aşa­ma­da işin içi­ne kal­bi­ni de ka­ta­rak ese­re son şek­li­ni ver­mek ola­rak özet­li­yor. Bir sa­nat­çı­nın an­cak ‘oku­ya­rak’ fark­lı ba­kış açı­sı ka­za­na­ca­ğı­na ina­nı­yor: “Hep ay­nı pen­ce­re­den ba­kar­sa­nız ay­nı man­za­ra­yı gö­rür­sü­nüz. Her in­san si­ze ye­ni bir pen­ce­re açar, dün­ya­sı­na gi­re­bil­di­ği­niz her­kes si­ze ye­ni bir zen­gin­lik ka­tar.”
 
Çi­zer, bu­gün he­pi­mi­zi yo­ran ruh kir­li­li­ği kar­şı­sın­da çiz­gi­le­riy­le acı bir te­bes­süm bı­rak­mak is­ti­yor; bu ça­ba­sı me­saj ver­mek gi­bi bir kay­gı­yı ba­rın­dır­mı­yor; za­ten içi­ne me­saj ka­tıl­mış iş­le­rin su­ni kaç­tı­ğı­nı, bil­has­sa ço­cuk­la­rın bu­nu he­men fark et­tik­le­ri­ni ve su­ni­lik­ten hoş­lan­ma­dık­la­rı­nı be­lir­ti­yor.
 
Ka­ri­ka­tür, il­lüs­tras­yon ve gra­fik ta­sa­rım­la­rı ile Gır­gı , Cın­gar, Hı­bı, Us­tu­ra gi­bi mi­zah der­gi­le­rin­de; İz­le­nim, Ak­si­yon, Ye­ni As­ya, Hür­ri­yet, Za­man ve DMG Ma­ga­zi­nes gi­bi ba­sın or­gan­la­rın­da yer alan, Za­man ga­ze­te­si­nin Yo­rum say­fa­la­rın­da ya­yım­la­nan il­lüs­tras­yon­la­rı­nı ve “Kral ve Soy­ta­rı” ad­lı çiz­gi bant­la­rı­nı hâ­len sür­dü­ren, çok sa­yı­da ço­cuk ki­ta­bı­na ve ço­cuk der­gi­si­ne “renk ve­ren” Da­ğıs­tan Çe­tin­ka­ya, Sa­nat Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi, Kır­kam­bar top­lan­tı­la­rı­nın söy­le­şi ko­nu­ğuy­du. Sa­nat­çı, ken­di­si­nin ses­li dü­şün­me­si gi­bi ve­rim­li bul­du­ğu söy­le­şi­de, sa­mi­mi­yet­le dı­şa vur­du­ğu zi­hin dün­ya­sıy­la din­le­yi­ci­le­re yep­ye­ni pen­ce­re­ler aç­tı.

SANAT ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

EDITOR'S CHOICE

SEMINARS

As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.

MORE INFO


FOLLOW US

Add your e-mail address here to be informed about our programs (seminars, symposiums, panels, etc.).