- HOME PAGE
- PUBLICATIONS
- BULLETIN ARCHIVE
- Issue 86 Year: 2014
- 2008 Ekonomik Krizinin Siyasi Sonuçları
2008 Ekonomik Krizinin Siyasi Sonuçları
Ziya Öniş
25 Ekim 2014
Değerlendirme: Mustafa Yağcı
Küresel Araştırmalar Merkezi “Küresele Kuramsal Bakışlar” toplantı dizininin on birincisinde misafir ettiği Prof. Dr. Ziya Öniş, İktisat ve Toplum dergisinde geçtiğimiz aylarda yayınlanan “Küreselleşme, Gelir Adaletsizliği ve Demokrasinin Geleceği: Kriz Sonrası Eğilimler” isimli çalışmasını merkeze alarak bir sunum gerçekleştirdi.
Öniş, küresel ekonominin hareketliliğine dair son dönemde yaptığı çalışmalara dayanarak 2008’de başlayan küresel krizin “küreselleşmenin demokratikleşmesi” ve “demokrasinin küreselleşmesi” üzerindeki etkilerine yoğunlaşmakta ve “küreselleşmenin demokratikleşmesi” konusunda olumlu gelişmeler görülmekteyken “demokrasinin küreselleşmesi” hususunda çok olumlu bir tablonun ortaya çıkmadığını belirtmektedir. “Küreselleşmenin demokratikleşmesi” kavramıyla 2008 krizinden sonra küresel karar alma mekanizmalarında yükselen güçlerin ne kadar etkisi olduğu üzerinde duran Öniş, özellikle Çin’in önderliğindeki BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) ülkelerinin görünür şekilde “tek kutuplu” dünya sisteminden “çok kutuplu” sisteme geçişte önemli etkileri olduğunu vurgulamaktadır.
“Demokrasinin küreselleşmesi” çerçevesinde ise küresel krizin, ülkelerin demokratikleşmesi açısından ne gibi etkileri olduğunun üzerinde duran Öniş bu konuyu üç ana başlık üzerinden incelemektedir: Siyasal haklar, sosyal haklar ve ekonomik haklar. Öniş’in analizinde bu üç temel hakkın bir arada sağlanmasının küresel bağlamda zorlukları vurgulanmakta ve bunun da demokrasinin geleceği açısından çok önemli sorunlar doğuracağı açıklanmaktadır. Demokratik batı ülkelerinde siyasal hakları temin eden demokratik sistemlerin en büyük sorununun artan gelir eşitsizliği ve azalan ekonomik haklar, bunun sonucu olarak da zarar gören sosyal haklar olduğu vurgulanmakta ve bu sorunların demokrasinin geleceği açısından riskleri belirtilmektedir. Latin Amerika’da Brezilya ve Arjantin gibi ülkelerde siyasal ve sosyal haklarda son yıllarda önemli gelişmeler kaydedilmiş ancak ekonomik büyümenin yüksek oranlarda sürdürülememesi, bu ülkelerdeki kazanımların ne kadar devam edebileceği sorusunu gündeme getirmiştir. Çin ve Rusya ekonomik ve sosyal haklar anlamında son yıllarda büyük ilerlemeler kaydetmesine rağmen bu ülkeler siyasi haklar konusunda ilerleme kaydetmek yerine daha da kötü bir duruma gelmiştir. Dolayısıyla Çin ve Rusya gibi ülke yönetimlerinin meşruiyetlerini verdikleri siyasi haklardan değil ekonomik ve sosyal haklardaki ilerlemelerden aldıkları söylenebilir.
Bu üç ülke grubunun dışında bir de dördüncü bir ülke grubu vardır ki Türkiye de bu kategoride değerlendirilebilir. Endonezya, Malezya, Meksika gibi dördüncü grup ülkelerini Prof. Öniş“liberal eğilimli hibrid demokrasiler” olarak adlandırmakta ve bu ülkelerde son yıllarda ekonomik ve sosyal haklarda önemli kazanımlar olmasına rağmen liberal demokrasinin ve dolayısıyla siyasal hakların kurumsallaşması bakımından zorluklarla karşılaşıldığına dikkat çekmektedir. Bu ülke grubuna BRICS üyesi olan Güney Afrika ve Hindistan’ı da ekleyebiliriz. Bu da bize “çok kutuplu” dünya sistemine geçişte BRICS ülkelerinin kendi içlerindeki farklılıkları ortaya çıkarmaktadır. Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika BRICS içinde nispeten demokratik kurumlara sahip ülkeleri temsil ederken Çin ve Rusya otoriter ülke grubunu oluşturmakta, bu da “çok kutuplu” dünyaya geçişte BRICS’in demokratikleşmeye ne gibi etkisi olacağı sorusuna cevap vermeyi zorlaştırmaktadır.
Diğer yandan Türkiye’de yaşanan pek çok sorunun çoğu insanın düşündüğü gibi Türkiye’ye has sorunlar olmadığına değinen Öniş, sorunlara daha küresel ölçekte bakılması gerektiğini vurguladı. Endonezya, Malezya, Meksika, Hindistan ve Güney Afrika gibi pek çok ülkenin benzer sorunları yaşamakta ve bu sorunlara cevap arayışı içerisinde olduğunu belirten Öniş, sosyal bilimcilere düşenin de Türkiye’nin sorunlarını diğer ülkelerin sorunlarıyla yakın bağlamlarda düşünerek muhtemel çözümlere odaklanmaları gerektiği görüşleriyle sunumunu bitirdi.
SEMINARS
As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.
MORE INFO