- HOME PAGE
- PUBLICATIONS
- BULLETIN ARCHIVE
- Issue 67 Year: 2008
- Jön Türkler ve Makedonya Sorunu (1890-1918)
Jön Türkler ve Makedonya Sorunu (1890-1918)
Mehmet Hacısalihoğlu
28 Nisan 2008
Değerlendirme: Ebubekir Ceylan
Türkiye Araştırmaları Merkezinin aylık faaliyeti Bir Kitap Bir Yazar serisinin 48. toplantısında Mehmet Hacısalihoğlu’nu ağırladık. Hacısalihoğlu ile 2001 yılında Almanya’da tamamladığı doktora tezinin kitaplaşmış versiyonu olan ve Tarih Vakfı Yurt Yayınlarından yayımlanan Jön Türkler ve Makedonya Sorunu (1890-1918) adlı kitabı üzerine konuştuk.
Yüksek lisans tezinde “Türk Ansiklopedisinde Yunanistan İmajı” üzerine yoğunlaşan, doktora için Jön Türkler ve Balkanlar konusunu seçen yazar, daha sonraları Makedonya meselesi ön plana çıkınca bu konu üzerine çalışmalarına ağırlık vermiştir. Döneme ilişkin hatıratlara ilaveten Bulgaristan’da ve Osmanlı arşivlerindeki birincil kaynaklardan istifade eden yazar, kitabının ana iskeletini de bu arşivlerden elde ettiği bilgiler ışığında oluşturmuştur.
Hacısalihoğlu, çalışmasında Osmanlı Balkan topraklarındaki grupların, komitelerin ve partilerin bakış açısına da yer vermektedir. Bu bağlamda, Makedonya Devrimci Örgütü, bu örgütün yapısı, liderliği, Jön Türklere ve Meşrutiyete bakışı, hükümetle ve diğer gruplarla ilişkileri kitabın orijinal taraflarındandır. Ayrıca kitapta Balkan ülkelerindeki tarih yazımı da tetkik edilerek, özellikle Bulgaristan’daki hakim tarih yazımı eleştirilmektedir.
Literatürdeki hakim görüşe göre, 1908 devriminden sonra Makedonya’da hürriyet kutlamaları yapılmakta ve Müslüman halk da bu kutlamalara yoğun bir biçimde katılmaktadır. Yazar’a göre anlatılan bu durum şüphelidir. Çünkü halkın kendi başına hareket eden bir kitle olmasından ziyade çok farklı gruplar, yapılanmalar ve örgütler mevcuttur ve bölge ülkeleri bu örgütler üzerinde etkilidir.
Çıkarları gereği Yunan hükümeti, Rum Makedon Komitesi’ni ve Ortodoks Cemaati’ni Jön Türkler’e destek olmamaları yönünde uyarılarda bulunmuştur. Çünkü İttihad ve Terakki (İT)’in eski düzeni ve millet sistemini değiştirmek istemesiyle Rum milletinin ve Rum Patrikhanesi’nin ayrıcalıklı statüsü zarar görecek ve zayıflayacaktır. Ulahların ayrı bir kilise kurması ve İT’nin Rum Patrikhanesi’nin ayrıcalıklarını sınırlandırmaya çalışması, bu durumu doğrulayan unsurlardan sadece birkaçıydı. İT’nin Rumlara karşı sert tavrından sonra bu grupların da hürriyet kutlamalarına katıldıkları gözlenmiştir. Benzer şekilde devrimi desteklemeyen başka gruplar da ihtilal sonunda, kerhen de olsa, kutlamalara katılmışlardır. İhtilale karşı olanlar olduğu gibi destekleyenler de vardı: Romanya Ulah Makedonya Komitesi, Selanik, Üsküp ve Manastır Yahudileri ihtilali destekleyen önemli gruplardı. Dolayısıyla yazar Makedonya’daki durumun literatürde bahsedildiğinden daha karmaşık olduğunu ifade etmektedir.
Bu dönemde önemli meselelerden birisi de Jön Türklerin sıkı Türk milliyetçiliği ile ilgilidir. Jön Türklerin Osmanlıcık siyasetiyle aslında Türkçülüğü kastettiği, nüfus politikalarından eğitim politikalarına kadar milliyetçi davrandıkları ve Türkleştirme politikaları uyguladıkları yönündeki iddialar (özellikle de Yunan tarih yazımında) çokça seslendirilmiştir. Yazar bu tartışmalara Makedonya özelinde değinmiştir. Soru-cevap kısmında da bu konuda gelen sorulara detaylı cevaplar veren Hacısalihoğlu, Osmanlıcılıkla Türkçülüğün siyah-beyaz çizgilerle birbirinden net bir şekilde ayırt edilemediğini, gri bölgelerin bulunduğunu vurgularken, Balkan savaşlarından sonra bile Enver Paşa gibi İttihatçıların söyleminde dahi Osmanlıcı yaklaşımlara rastlanıldığını belirtmektedir. Enver Paşa 1914 yılında askerlik konusunda, gayrimüslimlerin paralarının kazanılmasından ziyade onların “Osmanlı vatanı”na kazandırılmasının daha önemli olduğunu söylemektedir. Hacısalihoğlu ayrıca Makedonya’daki eğitim sisteminde Türkleştirme unsurlarının bulunmadığına dikkat çekmektedir. Okulların merkezî hükümet tarafından kayıt altına alınması, Osmanlı tabiiyeti olmayan öğretmenlere izin verilmemesi ve cemaat okullarının teftiş edilmek istenmesi Rumlar tarafından Türkleştirme politikaları olarak değerlendirilmiştir.
Gayrimüslim unsurlara ilişkin bir diğer İT politikası da askerlik meselesidir. İT 1909 yılında eşitlik ilkesini dogmatik bir biçimde uygulayarak gayrimüslimlerin de askerlik yapmaları için kanunî düzenleme yapar. Fakat bölgedeki aşiretler askerliğe ve nüfus sayımına, dolayısıyla da vergi ödemeye karşı çıktıklarından isyan etmeye başlamışlardır.
Yazarın mevcut literatüre getirdiği eleştirilerden birisi de İT’nin genel olarak Balkanlarda, özelde de Makedonya’da programsız ve plansız bir şekilde siyaset izlediği iddialarıdır. Hacısalihoğlu, İT’nin Makedonya’ya ilişkin politikasının 1800’lerin son yılları ve 1900’lü yılların başında bir program olarak belli olduğunu, dolayısıyla bu iddiaların doğruyu yansıtmadığını ileri sürmektedir.
Son olarak yazar, İT ile ilgili yapılan çalışmaların daha ziyade merkez bölgelerde yoğunlaştığını, oysa İT’nin taşradaki yönetiminin incelenmesinin bundan sonraki araştırmalar için daha isabetli olacağını ifade etmektedir.
SEMINARS
As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.
MORE INFO