- HOME PAGE
- PUBLICATIONS
- BULLETIN ARCHIVE
- Issue 76 Year: 2011
- Kanuni Döneminde Bir Bürokrat ve Yatırımcı: Veziriazam Rüstem Paşa
Kanuni Döneminde Bir Bürokrat ve Yatırımcı: Veziriazam Rüstem Paşa
H. Ahmet Arslantürk
4 Temmuz 2011
Değerlendirme: Mustafa Sacid Öztürk
Marmara Üniversitesi İktisat Tarihi kürsüsünde tamamladığı “Bir Bürokrat ve Yatırımcı Olarak Kanuni Sultan Süleyman’ın Veziriazamı Rüstem Paşa” adlı tezi çerçevesinde misafirimiz olan H. Ahmet Arslantürk, Kanuni devrinin bürokrat kimliği ve yatırımlarıyla ön plana çıkan önemli devlet adamlarından Rüstem Paşa üzerine yoğunlaşıyor tezinde.
Osmanlı elitinin yatırımlarının profilini çıkartma adına çeşitli araştırmalar yapıldığına dikkat çeken Arslantürk, çalışmasının verilerine vakıflar üzerinden ulaşıyor. Vakıflarla bağlantılı olarak Osmanlı paşalarının mülklerinin nasıl elde ettiklerini ise şu şekilde tespit ediyor: Bu mülkler, öncelikle padişahın paşalara bahşettiği hibelerşeklinde gerçekleşiyor. Bu hibeler arazi, han ve eski vakıf kalıntısı gibi yapılar olabilmektedir. Mülk elde etmeninin ikinci yöntemi ise, şahısların mirî olmayan malları satın alması yoluyla gerçekleşiyor. Üçüncü olarak istiblalyöntemiyle paşalar mülk elde ediyorlar. Padişahın ve fetva makamının onayının gerektiği bu yöntem, bir vakfın el değiştirilmesine izin verilen mallarının diğer vakfa, bir nevi satın alınarak geçirilmesi şeklinde uygulanıyor.
Rüstem Paşa’nın hayatı, yatırımları ve faaliyetleri çerçevesinde konuyu ele alan Arslantürk’ten öğrendiğimize göre 1500 yıllarında Saraybosna yakınlarındaki bir köyde doğduğu tahmin edilen Paşa, Acemi Oğlanlar Ocağı’ndan yetiştikten sonra saraya intisap etmiştir. Padişahın kızı Mihrimah Sultan’la evlenmiş; sadrazamlık makamına iki defa çıkmış ve bu görevi yaklaşık 15 yıl sürdürmüştür. 1555 tarihinde tekrar sadrazam olan Rüstem Paşa, Temmuz 1561 yılında görevdeyken vefat etmiştir.
Osmanlı sistemi gereği, vefatlarının ardından mallarına el konulması hasebiyle paşaların vakıf kurma yolunu seçtiklerini, böylece vakıfların hem sistemin hem de kamusal yatırımların devamını sağlayan kurumlar hâline geldiğini ileri süren Arslantürk, Rüstem Paşa’nın ilk temliklerini aldıktan sonra faaliyetine başladığını, daha sonra bu temlikleri yatırım hâline dönüştürdüğünü ortaya koyuyor. Yatırım hâline dönüşen mülkler paşaya büyük oranda para stoku sağlamıştır. Bu stok devam eden yıllar içerisinde paşanın mülklerini artırırken, makamında kalmasına ve görevini ifa edebilmesine de imkân tanımıştır. Ömrünün son üç buçuk yılında ise paşa bu mülkleri vakfetme yoluna gidiyor.
Paşanın vakıfları için bir nevi holding benzetmesi yapan Arslantürk, bunların işletilmesinin de iyi bir sistemle sağlandığını açığa çıkartıyor. Vakıfların kurulduğu yerler, bünyesinde istihdam edilen kişilerin mahiyetleri ve sayıları bu kurumların devamı için önemli ayrıntılar olarak ön plana çıkıyor. Toplam altı yüz kişinin çalıştığı Rüstem Paşa vakıflarında üst düzey yöneticilerin ve yarı zamanlı çalışanların yanında müderris, şeyh gibi istihdam edilen kişiler de mevcut. Böyle büyük bir yapının, 17. yüzyılın ilk yarısına ait bir muhasebe defterinde yıllık nakit gelirinin 10 ila 15 milyon akçe arasında olduğunu görmekteyiz. Bu rakam, o vakitlerde Osmanlı Devleti’nin bir yıllık bütçesi olan 400 milyon akçenin yaklaşık kırkta birine tekabül eden büyük bir rakamdır.
Arslantürk, son olarak paşaların veya elitler gibi kul taifesine mensup kişilerin neden büyük vakıflar yaptıkları sorusuna da değiniyor. Ona göre bu durumun iki nedeni vardır: Öncelikle bu kişiler, ömürleri boyunca yatırımları yoluyla elde ettikleri gelirlerin ailelerine intikal etmesini ve vakıfların onlar eliyle yürütülmesini istemektedirler. İkincisi kurulan vakıflar, devlet açısından sistemin yürümesi için elzem konumdadır. Vakıf sistemi sayesinde önemli bir nakit kamuya mal olmaktadır.
SEMINARS
As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.
MORE INFO