- HOME PAGE
- PUBLICATIONS
- BULLETIN ARCHIVE
- Issue 81 Year: 2013
- Nasreddin Hoca’nın Biri Bir Gün…
Nasreddin Hoca’nın Biri Bir Gün…
İsmail Güleç
13 Nisan 2013
Değerlendirme: Betül Sezgin
İsmail Güleç, “Nasreddin Hoca sadece Nasreddin Hoca mıdır, Nasreddin Hoca fıkraları bitti mi ve bu fıkralar yorumlanabilir mi?” sorularının, Nasreddin Hoca’nın Biri Bir Günadlı kitabını hazırlamasında etkili olan üç husus olduğunu belirterek konuşmasına başladı.
Nasreddin Hoca’ya iki farklı açıdan yaklaşılabileceğini söyleyen Güleç, tarihsel bir realite olarak Hoca’ya ve folklorumuz içindeki Hoca’ya değindi. Hoca bu kültürün mizah yönünün temsilcisidir ve bu yönü ile geleneğimizdeki folklorumuzu temsil eden Hoca’dır. Tarihsel Nasreddin Hoca ise, Mahmud Hayranî’nin halifelerinden, Akşehir de türbesi olan, Sivrihisarlı ve Şeyhi Mevlana’nın çağdaşı olup zaman zaman Konya’ya gelerek onu ziyaret eden, tasavvuf geleneğine de bağlı bir zattır. Üretilen her fıkranın, kendisine izafe edildiği bir hocadan bahsettiğini söyleyen Güleç, tarihsel Nasreddin Hoca ile folklordaki Nasreddin Hoca arasında bir ayrım olduğuna dikkat çekti. “Hoca yaşıyor mu” sorusuna ise Hoca’nın fıkralarının bu milletin folklorunda canlı bir şekilde anlatıldığını, devam ettiğini ve bunun değişmediğini belirtir. Tarihsel olarak Hoca ölmüştür ama folklorumuzda bir hikmet barındıran fıkralar bakımından düşünüldüğünde bu soruya verilecek cevap Nasreddin Hoca’nın yaşıyor olduğudur.
Fıkranın tasavvufi açıdan nasıl yorumlanmış olabileceğini bir örnekle izah etmeye çalışan Güleç, fıkradaki karakterlerin mürid-mürşid bağlamında ele alınabileceğini ve yorumlanabileceğini iddia etti. Masal ve atasözlerinin de bu şekilde bir yorumlamayla izah edilebileceğini düşünen Güleç, “Hiç yoktan iyidir” üzerine yorumlarını paylaştı. Tasavvufta “hiçlik”in bir makam, “yokluk”un da bir hal olduğunu söyleyen Güleç’e göre hiç olmak yok olmaktan daha iyidir. Eğer hakikatin farkına varılmazsa, yalnızca beden ölünce toprağa karışır ve yok olur. Hiçlik ise damlanın denize karışması gibidir. Damla denizde vardır ama hiç görünmemektedir. Tasavvufu da bir damla olup okyanusa karışalım, hiç olalım ama yok olmayalım diye anlayıp yorumlarsak bu bir hal olmuş olur.
Konuşmasını bu örnekle tamamlayan Güleç, soru ve cevap kısmından sonra sunumunu sonlandırdı.
SEMINARS
As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.
MORE INFO