- HOME PAGE
- PUBLICATIONS
- BULLETIN ARCHIVE
- Issue 69 Year: 2009
- Belgelerle İktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası
Belgelerle İktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası
Cemil Koçak
22 Aralık 2008
Değerlendirme: C. Ersin Adıgüzel
Değerlendirme: C. Ersin Adıgüzel
Türkiye Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen Bir Kitap Bir Yazar programında yakın tarihimizde çok partili sisteme geçiş çabalarının bir sonucu olarak kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) üzerine konuştuk. Misafirimiz, Belgelerle İktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası (İletişim Yayınları, 2006) başlıklı kitabın yazarı Sabancı Üniversitesi öğretim üyelerinden Cemil Koçak’tı.
Koçak, kitabında hem SCF’nin kuruluşu esnasında ve sonrasında meydana gelen gelişmeler ve dönemin politik atmosferi hakkında günümüze kadar süregelen genel kabulleri sorgulamakta hem de konunun popüler kitaplarda, ders kitaplarında ve akademik araştırmalarda nasıl ele alındığını inceleyerek “SCF’nin esas itibariyle iktidar partisinin teşviki ile kurulduğu, bu partinin kurulmasıyla tek partinin varlığına son verilmek istendiği, SCF’nin bunu kendi lehinde kullanıp kullanamadığı” yönündeki tartışmaları ve bu meselelere dair genel kabulleri değerlendirmektedir. Mevcut literatürde genellikle 1930’lardaki resmî anlatının dışına çıkılmadığını dile getiren Koçak’a göre, meselenin bu genel anlatıdan oldukça farklı boyutları var.
Koçak’ın ifade ettiği üzere, Mustafa Kemal Paşa’nın izlediği, “birden fazla siyasî figürü hazırda tutma” politikası ve “hiç kimsenin vazgeçilmez olmadığı” anlayışı, SCF’nin kuruluşunu ve akabindeki hadiseleri anlama noktasında önemlidir. Fethi Bey ve Mustafa Kemal Paşa muhalif bir parti kurulması konusunda mektuplaşırlar. Bu mektuplardan birinde Fethi Bey, ülkedeki sorunların hükümetin başarısızlığından kaynaklanmadığını; hükümeti denetleme görevini üstlenecek bir muhalefet mekanizmasının bulunmayışına bağlı bir sistem sorunu yaşandığını söyler ve bu sorunun çözümü için “mücadele sahnesine atılmak kararında” olduğunu dile getirir. Fethi Bey’in söz konusu mektubu, tahrif etme kastı bulunmaksızın ifadesi yumuşatılmak suretiyle, “mücadele sahnesine atılmak arzusundayım” şeklinde basına yansımış ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) tüm metinlerinde bu şekilde yer almıştır. SCF metinlerinde ise “kararındayım” ifadesi kullanılmıştır. Dilin kullanımındaki bu ince farklılık, konunun anlaşılması bakımından mühim bir noktadır. “Arzusundayım” ifadesini kullanan CHP Genel Merkezi, SCF’yi kendi hegemonyası altında görürken, “kararındayım” ifadesini kullanan SCF, bunu en baştan reddetmektedir. Fethi Bey’in Mustafa Kemal Paşa ile partinin kuruluşu esnasındaki mektuplaşmalarını da bu bağlamda değerlendiren Koçak, esas itibariyle bu dönemde hukuken bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, Fethi Bey’in partiyi, Mustafa Kemal Paşa’nın muvafakat ve desteği ile kurduğuna değindi.
Koçak, SCF’nin kurulmasını CHP’nin nasıl karşıladığına dair şu açıklamaları yaptı: CHP, SCF’nin kurulmasını “ruhen mürteci olan bazı kişilerin ve komünistlerin yeterli inceleme yapılmaksızın SCF’ye kaydedildikleri” iddiasıyla memleketin zararına bir gelişme olarak algılamıştı. Ancak, SCF ve CHP’nin kurucuları ve üyeleri sosyal statüleri itibariyle karşılaştırılırsa, SCF’nin çok daha seçkin bir konumda bulunduğu, dolayısıyla CHP Genel Merkezi’nin SCF’nin bir mürteci fırkası olduğu yönündeki iddiasının hiçbir temele oturmadığı aşikârdı.
Koçak’a göre vergilerin yüksekliği, hizmetin azlığı veya yokluğu ile iç ve dış ticarette görülen aksaklıklar neticesinde, farklı iktisadî kesimler arasında CHP’ye karşı bir muhalefet doğmuştu. Bu muhalefetin büyüklüğü, -İzmir’de yüz bin kişinin toplanması örneğinde görüldüğü üzere- oldukça ciddi bir hal almıştı. Dolayısıyla, SCF’nin sağladığı halk desteğinin temelinde iktisadî saikler bulunmaktaydı.
“O halde, SCF kısa bir süre sonra kendisini niçin feshetmişti?”, Koçak bu soruya cevaben aşağıdaki hususları dile getirdi:
SCF’nin kuruluşundan kısa bir süre sonra yapılan belediye seçimlerinde kazandığı büyük başarı, hem Mustafa Kemal Paşa’nın hem de CHP Genel Merkezi’nin dikkatini çekmişti. Mustafa Kemal Paşa’nın takip ettiği, “kimsenin vazgeçilmez olmadığı” temeline dayalı politika, özellikle İsmet Paşa’ya hissettirilmiş ve Fethi Bey’e SCF’yi kurma yolu açılmıştı. Fakat belediye seçimlerinde SCF’nin elde ettiği büyük başarı, CHP için ciddi bir tehlike arz etmekteydi. Bu noktada İsmet Paşa, kendisine yöneltilecek eleştirilerin aynı zamanda Mustafa Kemal Paşa’ya da gelmesini sağlayacak bir politika takip ederek Mustafa Kemal Paşa’nın duruma müdahale etmesini sağlamıştı. SCF’nin kurulması aşamasındaki mektuplaşmalarında böyle bir durum olmamasına rağmen, gelişmelerin farklı şekilde cereyan etmesi karşısında da Fethi Bey çareyi partiyi feshetmekte bulmuştu. Bu durum, Fethi Bey ile Mustafa Kemal Paşa arasındaki ilk mektuplar ile son mektuplar arasındaki üslûp farklılıklarında açıkça görülmektedir.
SCF’nin büyük bir halk desteği bulması hem Mustafa Kemal Paşa hem CHP hem de SCF açısından tam bir skandal olarak nitelendirilebilir. Zira, Mustafa Kemal Paşa’nın SCF’nin kuruluşu için yazdığı mektuplar CHP Genel Merkezi’ndeki idareciler tarafından ciddiye alınmamıştı. Buradan, Mustafa Kemal Paşa’nın politikası ile CHP Genel Merkezi’nin politikası arasında fark olduğu anlaşılmaktadır. SCF’nin sağladığı desteği CHP’nin öngörememesi vahim bir durumdur. Dolayısıyla, Fethi Bey ve SCF açısından, partinin Mustafa Kemal Paşa ve CHP tarafından nasıl konumlandırıldığının anlaşılamaması; CHP açısından ise, demokrasi söyleminin sonuçlarını öngörmemesi ve bu sonuçlara henüz hazır olmaması, bu neticeyi doğurmuştur.
SEMINARS
As the most traditonal activity of BISAV, the courses take place in every fall and spring of a year.
MORE INFO