KOD 333: Bir Yasağa Baştan Bakmak

Gülnur Güner

3 Nisan 2012
Değerlendirme:
Kübra Soğukkanlı

Sanat Araştırmaları Merkezi’nin Kırkambar Özel Etkinlik programının konuğu olan fotoğraf sanatçısı Gülnur Güner, “Kod 333: Bir Yasağa Baştan Bakmak” isimli projesi üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Proje ismini 2007 Açık Öğretim İlahiyat Fakültesine kayıtlı bir öğrencinin başörtüsü üzerine peruk takarak girdiği için “kılık kıyafet yasası”nı ihlâl ettiği gerekçesiyle sınav sonuç kağıdına herhangi bir açıklama yapılmaksızın 333 işaretinin konulması olayından alıyor.

Proje, ülkenin farklı bölgelerinden ve farklı sosyal çevrelerinden başörtüsü yasağını yaşamış otuz dört kadının fotoğrafından oluşuyor. Kadınların yüzleri robot resimle kapatılmış. Bu işlem polislerin suçlu eşkâli belirlemek için kullandıkları yazılımlardan biri ile gerçekleştirilerek başörtüsü yasaklarının sebep olduğu suç suçluluk, saklanmak yasaklanmak gibi temel olguların sorgulanması amaçlanmış. Kadınların bir kısmı peruklu bir kısmı ise başörtülü şekilde çekilmiş. Sunumda projede yer alan fotoğraf karelerinden seçtikleri üzerine, fotoğraftaki kadınların hikâyelerinden söz eden Güner, yasağın insanların yaşamına olan psiko-sosyal etkilerinden söz etti.

Fotoğrafları çekilmiş hanımlar ülkenin farklı yerlerinde üniversite veya kamuda yasağa maruz kalmışlar. Projedeki fotoğrafların çoğunu üniversite sürecinde yaşanmış olan yasak hikâyeleri oluşturuyor. Fotoğraftaki bazı kadınlara medyadaki haberleri üzerinden ulaştığını ifade eden Güner, çekimlerin bir kısmını olayın meydana geldiği mekânda gerçekleştirirken bir kısmının ise kişilerin özel hayatlarına ait mekânlarda gerçekleştirmiş. Bu tutumunun meseleyi mağduriyet düzleminde ele almamasından ve kişilerin kendi dünyalarına ait farklılıklarını göstermek istemesinden kaynaklandığını belirtti.

Güner, “Başörtülü insanlar için sınıflandırma yapmak çok zor, çok farklı ailelerden farklı kültürlerden farklı çevrelerden gelen insanlar var” diyerek yasağın tanıklarının hikâyelerindeki çeşitliliği anlattı. Fotoğraftaki kadınlarla proje öncesi çekim yapılacak yerlere birlikte karar verdiklerini, onların rahat olmasının kendisi için çok önemli olduğunu söyledi. Özellikle kadınlardan bazılarının yaşadığı süreci hikâyesel bir anlatımın haricinde analiz ettiğini ifade etti. Sunum süreci boyunca projedeki hikâyelere sunuma katılanlar da kendi yaşadıkları mağduriyetleri anlatarak ortak oldular.

Başörtüsü yasaklarının uygulanması genellikle üniversite hocaları, güvenlik görevlileri hatta öğrenci işlerinde görevli memurları eliyle gerçekleşmiş. Yasakla öğretmenlik sürecinde karşılaşan bir kadın öğretmenin muhafazakâr okul müdürü tarafından peruk takması için tehdit edilmesi gibi örnekler de meydana gelmiş. Memuriyetin iyi bir şey olması üzerinden yakın çevresi tarafından baskı altına alınarak yasağa uyması istenmiş. Yasak sürecinde kimileri ailelerinin ısrarı ile okula devam etmenin serencamını yaşarken, kimileri yasak yüzünden uzaklaşmak zorunda kaldıkları çevrelerinin meydana getirdiği kültürel ortama özlem duymuş. Yasağın getirdiği psikolojik süreç insanların özel yaşamını doğrudan etkilemiş, intihar etme teşebbüsüne varan olaylar görülmüş. Yasağa rağmen farklı yöntemlerle okulunu tamamlayan ya da eğitim hayatına son verip öncesine göre çok farklı hayatlar yaşayan kadınların, başını açarak kamuda hizmet etmeyi sürdüren, eşinin mesleği veya anne olması sebebiyle yasağa maruz kalmış kadınların hikâyelerinin yanında her hikâye kendi içinde ayrı bir önem taşıyor. Projede yasakla Türkiye’de kalarak mücadele edenlerin yanı sıra çözümü Viyana gibi yurtdışı tercihlerini kullanan kadınların fotoğraflarına da yer verilmiş.

Yasağın tekdüzeliğine karşı herkesin hayatında farklı şekilde tezahür ettiğini söyleyen Güner, fotoğraflarda kişilerin ve mekânların çok önemli olmadığını düşünerek kişilerin isimlerini özellikle belirtmediğini ifade etti. Projeye verdiği ismin amacıyla doğrudan ilişkili olduğunu, başörtüsü yasağının tamamen çözüldüğünden bahsedilemeyeceğini, ülkedeki herkesin meseleye baştan bakarak geçmişi ve içinden geçtiğimiz süreci değerlendirmesi gerektiğini söyleyerek sözlerine son verdi.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.