Fatma Aliye: Uzak Ülke

Fatma K. Barbarosoğlu

15 Aralık 2007       
De­ğer­len­dir­me: Rahime Demir
 
Sa­nat Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi’nin Ara­lık ayın­da­ki Kır­kam­bar ki­tap söy­le­şi­sin­de, ko­nu­ğu­muz Fat­ma Ka­ra­bı­yık Bar­ba­ro­soğ­lu’nun son ro­ma­nı Fat­ma Ali­ye: Uzak Ül­ke’den yo­la çı­ka­rak Os­man­lı’nın ilk ka­dın ro­man­cı­sı Fat­ma Ali­ye Ha­nım hak­kın­da ko­nuş­tuk.
Fat­ma K. Bar­ba­ro­soğ­lu, zi­hin­sel ha­zır­lı­ğı ye­di yıl sü­ren ese­ri­ni, bi­yog­ra­fi ye­ri­ne ro­man tü­rün­de ka­le­me al­ma­yı ter­cih et­miş. “Böy­le­lik­le kah­ra­ma­nım Fat­ma Ali­ye ve yer yer onun­la ör­tü­şen ken­di hi­kâ­yem ışı­ğın­da, dü­nün ve bu­gü­nün ha­di­se­le­ri­ne ta­ri­hin için­den ve dı­şın­dan bak­ma de­ne­me­sin­de bu­lun­mak is­te­dim” di­yen ya­za­rın, bu amaç­la üç ana bö­lü­me ayır­dı­ğı ro­ma­nın ilk iki bö­lü­mün­de (Oku­mak)ve(Yaz­mak) geç­miş­te yer alan kah­ra­ma­nın hi­kâ­ye­si an­la­tı­lı­yor. Üçün­cü bö­lüm­de (Ki­lit­li Bak­mak)ise ya­zar, Fat­ma Ali­ye Ha­nım’ın şah­sın­da, bu­gü­nün Müs­lü­man ka­dın kim­li­ği ek­se­nin­de­ki me­se­le­le­re de­ğin­me­yi he­def­le­miş. Böy­le­ce de­ği­şen me­kâ­nı ve ara­ya gi­ren za­ma­nı or­ta­dan kal­dır­dı­ğı­mız­da so­run­la­rın ne ka­dar ben­zer ya­pı­la­ra sa­hip ol­du­ğu­nu gös­ter­mek is­te­miş.
Bu se­bep­le ya­zar Fat­ma Ha­nımile kah­ra­man Fat­ma Ha­nımın or­tak­lık­la­rı, ya­ni “ya­zar- ka­dın” ol­ma­la­rı, fel­se­fey­le il­gi­le­ri, kı­rıl­gan za­man­lar­da “ka­dın”a ait me­se­le­ler üze­ri­ne yaz­ma­la­rı, bir an­lam­da za­man ve me­kân fak­tö­rü si­li­ne­rek ör­tük bir pa­ra­lel­lik­te iler­li­yor.
Ko­nuş­ma­nın ba­şın­da ge­len “Ne­den Fat­ma Ali­ye Ha­nım’ı seç­ti­niz ve bu eser ne­den ro­man tü­rün­de ya­zıl­dı?” so­ru­su­nu ge­niş bir çer­çe­ve­de de­ğer­len­di­ren Fat­ma K. Bar­ba­ro­soğ­lu, ro­ma­nın ifa­de-i me­ra­mı ba­bın­da­ki Dip Hi­kâ­yebaş­lık­lı ilk kıs­mın­da da bu ama­cı­nı, üs­te­lik ro­man ka­lıp­la­rı­nın dı­şı­na çık­ma­yı gö­ze ala­rak ce­vap­la­ma­ya ça­lış­mış. Ya­zar, “Fat­ma Ali­ye Ha­nım’a ait tüm bil­dik­le­ri­mi kul­lan­ma­dım, bu­nu ro­man ka­lıp­la­rı içi­ne yay­dım. Çün­kü bu­nun bir bi­yog­ra­fi ol­ma­sı­nı is­te­me­dim” di­yor.
Ka­tı­lım­cı­la­rın “Ya­zar ola­rak kah­ra­ma­nı­nız­la ben­zeş­ti­ği­ni­zi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?” so­ru­su­na, kim­lik ve ya­şa­dı­ğı ça­ğın so­run­la­rı­nı ir­de­le­me açı­sın­dan ben­zer­lik­le­ri ol­sa da ro­man an­la­yış­la­rı­nın fark­lı ol­du­ğu­nu vur­gu­lu­yor Fat­ma K. Bar­ba­ro­soğ­lu:
Beş ro­man ya­yım­la­mış olan Fat­ma Ali­ye Ha­nım, ro­ma­nı, top­lum­sal me­se­le­le­ri, özel­lik­le de ka­dın ko­nu­su­nu iş­le­mek için bir araç ola­rak gö­rü­yor. Bar­ba­ro­soğ­lu’na gö­re ilk ka­dın ro­man­cı­mız sü­rek­li ay­nı ku­maş­tan ay­nı el­bi­se­yi biç­me­ye ça­lış­tı­ğı için, ya­za­rın di­ğer eser­le­ri, en ba­şa­rı­lı ro­ma­nı Mu­ha­da­rat’ı aşa­mı­yor. Fa­kat Tan­zi­mat ro­ma­nın­da­ki ka­dın un­su­ru­na ye­ni bir ba­kış ge­tir­me­si açı­sın­dan önem­li bir ya­zar. Dev­ral­dı­ğı ro­man ge­le­ne­ğin­de ka­dın; na­if, kı­rıl­gan, has­tay­dı. Fat­ma Ali­ye Ha­nım ile bir­lik­te ka­dın, ete ke­mi­ğe bü­rü­nen bir ma­hi­yet ka­za­nı­yor. Bar­ba­ro­soğ­lu, ro­man tek­ni­ği­nin ve sü­rek­li ay­nı ko­nu­lar­da yaz­ma­sı­nın eleş­ti­ri­ye açık ol­ma­sı­na rağ­men Fat­ma Ali­ye’nin ge­tir­di­ği ye­ni­li­ğe dik­kat çe­ki­yor. Bi­lin­di­ği gi­bi Fat­ma Ali­ye Ha­nım sık­lık­la Ha­li­de Edip ile kı­yas­la­nır, Ha­li­de Edip da­ha ba­şa­rı­lı gö­rü­lür. Hâl­bu­ki Ha­li­de Edip, sa­de­ce Fat­ma Ali­ye de­ğil, Ha­lit Zi­ya gi­bi us­ta ya­zar­la­rın kat­kı­la­rıy­la ol­gun­la­şan bir tü­rü de­vam et­tir­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la el yor­da­mı ile iler­le­yen bu ilk ne­sil ka­dın­la­ra gö­re da­ha şans­lı bir ko­num­da yaz­dı­ğı tes­pi­ti­ni di­le ge­ti­ren Fat­ma K. Bar­ba­ro­soğ­lu, ko­nuy­la il­gi­li ola­rak, ya­zar ka­dın­la­rın bir so­ru­nu­na de­ğin­di: “Ken­di­ni mi ya­za­cak­sın? Ya da ne­yi na­sıl ya­za­cak­sın? ‘Ka­dın ya­zar’ ol­mak­la -da­ha doğ­ru­su ‘ya­zar ka­dın’ ol­mak di­yo­rum ben bu­na,- il­gi­li bir kim­lik so­ru­nu var top­lum­da. Bu, dü­nün ol­du­ğu ka­dar bu­gü­nün de bir so­ru­nu. Fat­ma Ali­ye bu­nu eser­le­ri­ne yan­sıt­ma­yı, dö­ne­mi­nin en­te­lek­tü­el bir ka­dı­nı ola­rak ken­di­ne me­se­le edin­miş. Ve ilk ter­cü­me­le­rin­de, ya­şa­dı­ğı dö­ne­me gö­re son de­re­ce ile­ri bir adım ola­rak ‘Bir Ka­dın’ im­za­sı­nı koy­ma ce­sa­re­ti gös­ter­miş. Ya­ni ‘ya­zar ka­dın’ ola­rak var ol­ma­yı ter­cih ede­bil­miş. Bu yap­tı­ğı, bı­ra­kın Os­man­lı’yı, dö­ne­min Av­ru­pa’sı göz önün­de bu­lun­du­rul­du­ğun­da bi­le son de­re­ce ce­sur bir adım.”
Kah­ra­ma­nın­dan yo­la çı­ka­rak top­lu­mun ka­dın er­kek iliş­ki­le­ri­ni de de­ğer­len­di­ren Fat­ma K. Bar­ba­ro­soğ­lu, Ah­met Mit­hat Efen­di’nin Fat­ma Ali­ye’yle bir ede­bi­yat­çı ola­rak ya­kın­dan il­gi­len­me­si­nin, ken­di dö­ne­min­de alı­şıl­ma­dık bir dav­ra­nış ol­du­ğu­nu be­lir­ti­yor ve so­ru­yor: “Ah­met Cev­det Pa­şa’nın kı­zı ol­ma­say­dı, hak­la­rın­da de­di­ko­du­lar üre­til­me­si­ne rağ­men o dö­nem­de bir er­kek­le böy­le mek­tup­la­şa­bi­lir miy­di?”
Ro­man­da ele alı­nan ve top­lan­tı­da tar­tı­şı­lan ko­nu­lar­dan bi­ri de Fat­ma Ali­ye Ha­nım’ın ye­tiş­ti­ği or­tam­dı. Bar­ba­ro­soğ­lu’na gö­re, bir ya­zar ola­rak Fat­ma Ali­ye Ha­nım’ın kim­li­ği, ba­ba­sı Ah­met Cev­det Pa­şa’nın do­la­yı­mın­dan “Ba­ba­sı­nın kı­zı” ola­rak kod­lan­dı. Mo­dern dö­nem­dey­se, ta­nas­sur eden ka­yıp kı­zı­nın pe­şin­de ara­yış için­de bir an­ne ola­rak “Kı­zı­nın an­ne­si”ne dö­nüş­tü. Os­man­lı’nın son dö­ne­min­de mo­dern­leş­me sü­re­cin­de ge­le­ne­ğe bağ­lı mo­dern­leş­me an­la­yı­şı­nın önem­li si­ma­la­rın­dan Ah­met Cev­det Pa­şa’nın kı­zı ola­rak ta­nı­nan, in­ki­şaf eden, ai­le or­ta­mı­nın ge­tir­di­ği avan­ta­jı ken­di ye­te­ne­ği ile bir­leş­ti­re­rek dü­şün­ce dün­ya­sın­da ken­di­ne yer edi­nen Fat­ma Ali­ye Ha­nım; Cum­hu­ri­yet son­ra­sın­da da yi­ne Cev­det Pa­şa’nın kı­zı ol­ma­sı se­be­biy­le unu­tul­ma­ya mah­kûm ol­du ve ye­ri­ni bu­la­ma­mış bi­ri­nin küs­kün­lü­ğü­ne bü­rü­ne­rek sus­ma­yı, yaz­ma­ma­yı ter­cih et­ti.
Da­ha çok Fat­ma Ali­ye Ha­nım’ın (ve ta­bii ro­ma­nın için­de yer alan ya­za­rın) ka­rak­te­ri ve top­lum­sal ro­lü üze­rin­de iler­le­yen soh­be­tin so­ru­la­rı da da­ha zi­ya­de bu iki ya­za­rın en­te­lek­tü­el dün­ya­la­rı­na yö­ne­lik­ti. Bu yüz­den ro­ma­nın tek­nik özel­lik­le­ri ve ya­pı­sı üze­rin­de faz­la ko­nuş­ma im­kâ­nı bu­la­ma­dık; ro­ma­nın bir de bu yö­nü­ne eği­le­cek so­ru­la­rı­mı­zı bir baş­ka se­fe­re te­hir ede­rek soh­be­ti nok­ta­la­dık.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.