- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 79 YIL: 2012
- Yerel Tarihçilerle Buluşuyoruz IX Bir Ömür Giresun Tarihi
Yerel Tarihçilerle Buluşuyoruz IX Bir Ömür Giresun Tarihi
Ayhan Yüksel
21 Mayıs 2012
Değerlendirme: Seriyye Akan
1951 Giresun/Tirebolu doğumlu. Giresun üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan tarihçi Ayhan Yüksel, tarih bilinci kazanmasında önayak olan iki isim; Faruk Sümer ve Feridun Emecen’den bahsederek sözlerine başladı. Yüksel’i mahallî tarih çalışmaya iten müşevvik ise türküler, mahallî sözler/maniler gibi folklorik unsurlara duyduğu derin ilgi. Bu ilgi ve sevginin tohumları daha çocukluk yıllarında atılır: Fındık toplayan ırgatlardan dinlediği Picoğlu Osman’dan ‘Trabzon Kâhya’ türküsü/havası, 1967’de Faruk Sümer’in Oğuzlarkitabından haberdar olması, şehirlilerin, kendi etnisitesi olan Çepniliği kötülemesinden ötürü Çepnilik hakkında duyduğu merak bu ilginin temelini oluşturur. İlkokuldayken üç kez Çepnilerin bayramı olan Otçu Göçü’ne katılan Yüksel, daha lise yıllarında ne çalışacağına karar verir. O yıllarda eski yazı öğrenmesi gerektiğini de idrak eden tarihçi 60’lı yılların sonunda İstanbul’a geldiğinde Milli Türk Talebe Birliği’nde Ömer Akbulut ile salnâme okumaya başlar.
Mahallî tarih ve tarihçiliğe ilişkin Yüksel, tarih çalışmalarında öncelikle usta-çırak ilişkisinin önemine inanmaktadır. Burada mühim bir başka husus arşiv belgelerinden yararlanmaksızın mahallî tarihin yapılamayacağıdır. Ona göre, yapılan çalışmaların akademik seviyeye ulaşması için mevcut bilgilerin muhakkak iyi derecede Osmanlıca bilgisiyle desteklenmesi gerekir. Öte taraftan, mahallî araştırmacı memleketini çok iyi tanımalıdır. En başta da, aileler, lakaplar, mahallî kelimeler ile deyimleri bilmelidir. Ayrıca araştırma yapılan yerin mutlaka görülmesi, bölge insanıyla, özellikle de ihtiyarlarla konuşulması, sözlü tarih çalışmalarının yapılması gerekir.
Tarihçinin kitap, makale ve bildiri düzeyinde Giresun ve Tirebolu ile ilgili pek çok çalışması mevcuttur: Giresun Tarihi Yazıları(2002), Tirebolu: Bir Sahil Kasabasının Sosyal ve Ekonomik Tarihi 1788-1858(2003), Sicill-i Ahval Defterlerine Göre (1879-1909) Osmanlı Döneminde Tirebolulu Memurlar(2004), Sicill-i Ahval Defterlerine Göre (1879-1909) Göreleli Memurlar (2005), Tirebolu’dan Simalar: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Değerlerimiz (2005), Tirebolu Kazası Nikâh Kayıtları 1861-1906(2008). Tirebolu ve Giresun tarihiyle ilgili üç eseri daha yayıma hazır durumda olan Yüksel’in tezgahında ise birer aile ve kasaba tarihi, ayrıca bir ekiple beraber hazırladığı müessese tarihi yeralmaktadır.
Gerek Faruk Sümer’in ve gerek kendisinin Giresun üzerine yaptıkları araştırmalar zamanla bölgede bir tarih bilincinin oluşmasına katkıda bulunur. Yüksel burada, aile tarihine karşı gittikçe artan ilgiye de dikkat çekiyor. Ayrıca bugün, bölge halkının tarih bilincine çevre bilinci de eklenmiş durumda tarihçiye göre. Bu sayede Tirebolu, çevrede sahilini koruyan ender sahil kazalarından biri olma hüviyetini kazanmıştır. Eski adı Tripolis yani “üç kent” olan Tirebolu’nun tarihine dair bir de ilginç bir bilgi ediniyoruz Yüksel’den: Tarihi en az Giresun’unki kadar eskiye dayanan Tirebolulular kavgaya çok düşkündürler. Fransız seyyah Vital Cuinet 1735’te Rize’ye kavgaya giden Tirebolu ayânının bahseder mesela. Buna bağlı olarak bir başka ilginç bilgi de dövüşmeyen ailelerin pek belge bırakmadığıdır, bu nedenle bu ailelerin çalışılması daha güçtür.
Yayın çalışmalarının yanı sıra 1996’da Giresun’da Giresun Tarihi Sempozyumu düzenlenir. Bunun bölgeyle ilgili çalışmalara önemli bir katkı niteliği taşıdığını ileri süren Yüksel, mahallî tarih araştırmacılarının yaşadığı güçlüklerden hareketle taşra idarecilerinin tarih bilincinin noksanlığından yakınır ve daha kültürlü idarecilerle çalışıldığı takdirde araştırmacıların yükünün hafifleyeceğini savunur. Burada bir başka mesele geçmişte Giresun’la ilgili yayınlanan çeşitli çalışmaların akademik değil folklorik düzeyde olmalarıdır. Halk müziğiyle de ilgilenen, 14 türkü derleyen ve radyo programlarında Ramazanları, mahalleleri anlatan Yüksel’in şahsî kütüphanesinde 5000’den fazla eser bulunmaktadır. Bununla birlikte, araştırmacılar için bölgede yararlanabilecekleri şahsa ait başka kitaplıklar da mevcuttur.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ