- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 67 YIL: 2008
- I. Küreselleşme Çağında Osmanlı’dan Arjantin’e Göçler 1840-1914
I. Küreselleşme Çağında Osmanlı’dan Arjantin’e Göçler 1840-1914
Kazım Baycar
5 Mayıs 2008
Değerlendirme: C. Ersin Adıgüzel
Türkiye Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen Tez-Makale sunumlarının Mayıs ayı konuğu, Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde hazırladığı “Birinci Küreselleşme Çağı’nda Osmanlı’dan Arjantin’e Göçler (1870-1914)” başlıklı yüksek lisans çalışmasıyla Kazım Baycar idi.
Günümüzde Suriye, Lübnan ve Filistin topraklarını kapsayan bölgeden Arjantin’e yapılan göçleri sosyal ve ekonomik yönleriyle inceleyen Baycar’ın çalışması, Osmanlı’nın birinci küreselleşme çağı olarak isimlendirilen dönemdeki nüfus ve iktisadî yapılarına ışık tutması ile dünyadaki ekonomik gelişmeler karşısındaki tutumunu incelemesi açılarından oldukça önemlidir.
Baycar, çalışmada Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgeleri başta olmak üzere, Arjantin Devlet Kayıtları ile söz konusu dönemde Arjantin’de basılıp Osmanlı göçmenleri hakkında yazılar yayınlayan gazete ve dergiler gibi farklı niteliklerde kaynaklar kullandığını ifade etti.
Baycar’ın çalışması üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, söz konusu dönemdeki göç dalgası genel olarak incelenerek Osmanlı’dan Arjantin’e yapılan göçlerin, bu dönemdeki göçler içerisindeki yerinin tespitine çalışılmış.
Baycar’ın ifadesine göre, XIX. yüzyılın ortasıyla başlayan dönemde önceki yüzyıllarda görülmedik bir hareketlilik yaşanmaktaydı ki, bu dönemi önceki yüzyıllardan ayıran en önemli fark da budur. Söz konusu dönemde Avrupa’dan Amerika ve Avustralya’ya 60 milyon kişinin göç ettiğini hatırlatan Baycar, bu dönemde özellikle Amerika’ya yoğun bir göç hareketinin varlığına dikkat çekti. Bu bağlamda, Arjantin’in söz konusu dönemde göç alan ülkelerden biri olduğunu ve Arjantin’e yapılacak göçlerin bizzat Arjantin hükümeti tarafından teşvik edildiğini vurguladı. Arjantin’in bu göçleri niçin desteklediğine de açıklık getirmeye çalışan Baycar, kaynakları bol, iş gücü az bir ülke olan Arjantin’in, iş gücü açığını kapatabilmek için bu politikayı takip ettiğini ifade etti.
Sürecin Osmanlı boyutunun incelendiği ikinci bölümde Baycar, söz konusu bölgeden Arjantin’e göçlerin nedenleri, muhacir sayısı, göçlerin ne gibi yollarla gerçekleştiği sorularından hareketle, genel olarak göçmen profilini tespit etmeye çalışmakta ve Osmanlı’nın söz konusu göçler karşısındaki tutumu üzerinde durmaktadır. Baycar’ın tezine göre Osmanlı’dan Arjantin’e yapılan göçlerin en önemli nedenlerinden biri, Balkanlar, Kırım ve Kafkaslardan gelen göçlerle Suriye bölgesindeki nüfusun ciddi bir şekilde artması neticesinde ekonomide görülen bozukluktur. Bu dönemde Suriye bölgesinde yaşanan dinî çatışmanın Arjantin’e yapılan Osmanlı göçlerinin sebeplerinden biri olarak gösterilmeye çalışılmasını eleştiren Baycar, göçmenler arasında çok sayıda Müslümanın bulunduğunu, dahası söz konusu göçlerin bu olayların cereyan ettiği tarihten 40-50 sene kadar sonraki dönemde yoğunluk kazandığını, dolayısıyla Suriye bölgesinde Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında 1860’larda başladığı görülen bazı sorunların, 1904’ten sonra ciddi rakamlara ulaşan Osmanlı göçlerinin nedeni olamayacağını belirtti.
Arjantin’e Suriye bölgesindeki farklı dinî ve sosyal gruplardan insanlar ile çeşitli mesleklere sahip kişilerin göç ettiklerine değinen Baycar, bazı kişilerin Arjantin’e girerken göçmen olarak kabul edilebilmek için gerçek mesleklerini sakladıklarını ve popüler mesleklerden birini kendi meslekleriymiş gibi göstermeye çalıştıklarını vurgulayarak göçmenlerin gerçek mesleklerinin tespit edilebilmesindeki zorluklara işaret etti. Göçlerin, bazı seyahat acenteleri ve simsarlar vasıtasıyla veya Arjantin’e giden Osmanlı vatandaşlarının memleketlerinde kalan yakınlarına yardım etmeleriyle gerçekleştiğini sözlerine ekledi.
Osmanlı Yahudileri için Arjantin’e göç özel bir anlam taşıyordu. Baycar, Yahudilerin, “arz-ı mev‘ûd”da kendi devletlerini kurmadan önce bir devlet kurmaları için en uygun yerin Arjantin olduğunu düşündüklerini ifade ederek, Arjantin’de İspanyolca konuşulmasını, Yahudilerin lisan sorunu yaşamadan göç etmelerini kolaylaştırıcı bir etken olarak değerlendirmektedir.
Baycar’a göre, Arjantin’e Avrupa’dan göç edenlerin tarımda istihdam edilmelerine karşılık Osmanlı’dan göç edenlerin ticaretle uğraşması, Osmanlı göçlerini Avrupa göçlerinden ayıran en önemli farklardan biridir. Fakat daha sonraları bu durumda bazı değişiklikler meydana gelmiştir. 1909’da Buenos Aires Başşehbenderliğine atanan Emin Arslan, Arjantin’e gelen Osmanlı vatandaşlarını tarım alanlarına yönlendirmiş ve bir süre sonra Arjantin tarım bakanı, Emin Arslan’a söz konusu çabalarından dolayı teşekkür mektubu göndermiştir.
Çalışmanın üçüncü bölümünde ise Arjantin’e göç eden Osmanlı vatandaşlarının Arjantin’deki sosyal ve ekonomik yapıya entegrasyonu ele alınmaktadır. Baycar, konuşmasının sonunda Arjantin’e göç eden Osmanlı vatandaşları ile ilgili Arjantin’deki gazete ve dergilerde yayınlanan haber/yazılar başta olmak üzere bu konuda ulaşabildiği her türlü tarihî malzemeyi dinleyicilerle paylaşarak sunumunu görsel açıdan zenginleştirdi. Program, katılımcıların soru ve katkılarıyla sona erdi.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ