Röportaj

Barış Saydam, Murat Pay, Betül Demir

“Pek Çok Belge Türk Sinema Tarihini Değiştirecek Nitelikte”

Söyleşi: Celil Civan-Aybala H. Yüksel

Bilim ve Sanat Vakfı bünyesinde bir süredir çalışmalarına devam eden Türk Sineması Araştırmaları (TSA) projesi kapsamında Osmanlı’dan başlayarak Türk sinemasına dair yazılı, görsel ve işitsel materyaller araştırılıyor. Türk sinemasının tüm çalışmaları sistematik bir şekilde ele alınarak tespit, temin ve tasnif çalışması yürütülüyor. İlk basamağını tamamlayan proje neticesinde Türk sinemasının en kapsamlı veritabanı ve arşivi ,Haziran ayında test sunumuna başlayacak olan www,tsa.org.tr adresinden araşturmacıların hizmetine sunulacak.araştırmacıların hizmetine sunulacak. Yakın bir zamanda da yine aynı çalışma kapsamında BİSAV Kütüphanesi’nde TSA Arşivi hizmete açılacak. Proje koordinatörü Murat Pay (M. P.), koordinatör yardımcıları Barış Saydam (B. S.) ve Betül Demirel’den (B. D.) TSA’nın nasıl bir ihtiyaç ve motivasyon ile ortaya çıktığını ve katettiği mesafeyi dinledik.

 

–– Proje fikri nasıl ortaya çıktı?

Murat Pay: Bilim ve Sanat Vakfı’nda sinemayla ilgili çalışmalara aşağı yukarı 20 yıldır devam ediyoruz. Hem yayın hem dergi hem de atölyeler ve okuma grupları bazında… Bu çalışmaların sürecinde şöyle bir kanaat oluştu: Türk sineması hâlâ olması gerektiği konumda değil. Özgün film pek yapılamıyor. Filmler Amerikan veya Avrupa sinemasının dillerini ve formlarını takip ediyor veya Yeşilçam’ın çok kötü kopyalarını icra ediyor. O zaman bir problem var. Bu problemin üzerine nasıl gidebiliriz diye düşündük. Hafızamızla yüzleşmek; ama burada bu topraklarda, bu topraklarla hemhâl olarak yüzleşmek kanaati belirdi. Derken başlangıcından günümüze dek Türk sinemasına dair tüm yazılı, görsel ve işitsel materyalleri mümkün olduğunca tespit, temin, tasnif etme ve sağlıklı bir şekilde bir araya getirme, araştırmacıların hizmetine sunma hedefiyle Türk Sineması Araştırmaları (TSA) adlı dijital bir arşiv veritabanı projesini hazırlamaya başladık.

–– Betül sana süreci soralım: Ne zaman başladı, nasıl başladı resmî olarak?

Betül Demir: 2010 yılında fikren başlandı. “Nasıl yol alabiliriz, nereden başlayabiliriz, hangi kalemlere el atabiliriz?” soruları ekseninde bir ön hazırlık evresi oldu. Bu süreç zarfında Kültür Bakanlığı’na, Sinema Genel Müdürlüğü’ne  başvurduk fakat mevzuat gereği onların bir araştırma projesine destek verme durumları yok. 2012 yılına gelince İstanbul Kalkınma Ajansı’nın yaratıcı endüstrilerin geliştirilmesine dönük bir mali destek programı açtığını duyduk. Şubat ayı gibi başvurduk, Eylül ayı gibi proje başladı. Aslında o noktadan sonra tam manasıyla başladı diyebiliriz.

 

–– Projenin tam olarak neye karşılık geldiği ile ilgili Barış sana iki soru soralım: Böyle bir proje nasıl bir ihtiyacı karşılıyor ve projede bu ihtiyacı karşılayacak ne gibi hamleler var?

 Barış Saydam: Türk sinemasıyla ilgili en büyük sorun aslında kaynak sıkıntısı. Bu alanda çalışacak insanların elinde kaynak yok veya kaynaklara ulaşabilecekleri alanlar çok sınırlı. Üç-dört kişisel arşivde toplanıyor kaynaklar. Projenin öncelikli amaçlarından biri bu kaynakları herkese açabilmek; bu sayede de Türk sinemasıyla ilgili araştırma yapabilmesine ve bu alanların derinleştirilmesine olanak sağlamaktı. Buradan hareketle öncelikle filmleri temin etmeye çalıştık. Bu süreçte piyasada erişilebilen orijinal formatlı filmlerin yanında sadece TV kayıtlarına ulaşılabildiklerimiz de oldu.  Bunun dışında Osmanlı Arşivi, Cumhuriyet Arşivi, Osmanlı Bankası Arşivi, TBMM Arşivi’nden tespit edilen sinema konulu belgeleri alarak TSA arşivine kattık. Kütüphanelerden, koleksiyonerlerden ve konuyla ilgili kişilerden dergi, afiş, lobi, kartpostal, mektup gibi TSA kapsamında değerlendirilebilecek çeşitli yazılı ve görsel materyalleri de temin ettik, dijital ortama aktardık. Bu bilgi ve belgeleri kısmen internet üzerinden erişime açılacak TSA arşiv veritabanına işledik. Ancak TSA tabiî ki sadece veritabanı değil, aynı zamanda Türk sinemasıyla ilgili hem fiziki hem de dijital geniş malzemesi olan bir kütüphane konumunda şu an.

–– Evet öyle bir algı da var. Sanki IMDB gibi bir şey olacak ve insanlar bilgileri paylaşacak gibi… Ama akademik bir yönü de var işin.

M.P.: Evet çok doğru bir nokta burası, konuşulması gereken bir nokta. Çünkü projenin en nitelikli taraflarından birisi akademik bir pozisyonda olması. Biz bütün belgeleri, bilgileri, künyeleri doğrulanabilir şekilde birkaç defa kontrol ediyoruz. Bu kontrol ettiğimiz belgeleri, bilgileri diğer belge ve bilgilerle ilişkilendiriyoruz. Yani veritabanında bir film veya kişiyle ilgili temel bilgiler ve görsel materyallere ek olarak TSA arşivinde mevcut olan, veritabanında detaylı künye bilgileri verilen ilgili kitap, tez, makale, röportaj ve belgelerin tamamı listelenecek.

–– Filmlere dair girilen bilgileri nasıl oluşturuyorsunuz peki?

B.D.: TSA’nın en temel çalışması filmler üzerine dönüyor. Filmleri seyrediyor, sinopsislerini yazıyor; konu, karakter, mekan ve araçlar üzerinden etiketleme çalışması yapıyoruz. Film jeneriklerini ve afişleri birincil kaynak olarak kabul edip filmlerin künyelerini çıkarıyoruz. Mevcut kaynaklarla karşılaştırıyoruz. Yani üçayaklı bir film künyesi oluşturu-  yoruz. Filmin jeneriğine, afişine, bir de yazılı kaynaklara bakarak… Hatta bazen yapım şirketlerine telefon açarak, yönetmenleriyle konuşarak, sinema tarihçilerine danışarak bir filmin en doğru künyesini oluşturmaya çalışıyoruz.

–– Bu, bugüne kadar yapılmış bir şey değil herhalde.

B.D.: Kısmen yapılmıştır ama bu kadar sistemli ve bütüncül bir şekilde, böyle bir ekiple yapıldığını sanmıyorum.

–– Bir de süreli yayınlar var, üzerinde çalıştığınız... Hangi süreli yayınları, ne şekilde ele aldınız?

B.D.: İlk etapta TSA veritabanında çeşitli kütüphanelerden temin edilen Osmanlı Türkçesiyle yayınlananTemaşa,Sinema Mecmuası,Ferah, Artistik Cineve Sinema Postasıgibi dergilerin temel künye bilgilerini, TSA arşivinde mevcut olan sayılarına dair detaylı künyeleri ve Türk sineması ile ilgili latinize edilmiş haber, makale ve yorum gibi içerikleri veritabanından paylaşacağız. Yine proje kapsamında Taksim Atatürk Kitaplığı işbirliğiyle Sinema ve Tiyatro, Sinema Objektifi, Film Dünyası, Senaryo, Sinema 60, Çağdaş Sinema, Mutlak Fikir Estetiği ve Sinema gibi çok sayıda doğrudan sinema konulu dergiyi dijitalize ettik. Bunlar Haziran ayında temel künyeleri ve sayı bilgileriyle veritabanında paylaşılacak. Ayrıca yine son dönem sinema dergilerinin de kısmen içerik taramalarını yaptık, Türk sineması ile ilgili söyleşi ve makale gibi içeriklerini tespit ettik, dijital ortama aktardık ve künyelerini oluşturduk, ilgili filmler, kişiler ve konular üzerinden etiketleme yaptık. Haziran’da yayına çıktıktan sonra da arşivimize kattığımız tüm süreli yayınlardaki Türk sineması ile ilgili içerikleri tarama, künyelerini veritabanına işleme ve filmler ve kişilerle ilişkilendirme çalışmalarına devam edeceğiz.

––Bu süreli yayınlardan birebir istifade etmek nasıl mümkün olacak? Bir üyelik sistemi mi olacak yoksa bu malzemeler herkese açık mı olacak?

B.S.: Tabii. Veritabanından künye bilgileri paylaşılacak, dokümanın kendisi indirilebilir formatta internette olma-       yacak. Fakat kütüphaneye gelenler bir üyelik mekanizması üzerinden bunlara ulaşabilecekler. Bunun dışında ileriye dönük süreçte telif sorunu olmayan makaleler web üzerinden paylaşılacak. Mesela Osmanlı dönemi süreli yayınlarda yer alan sinema ile ilgili metinler orijinal hali ve transkripsiyonları ile birlikte paylaşılacak. Yine Burçak Evren’in, Giovanni Scognamillo’nun, Yalçın Yelence’nin yazıları kendileri izin verdiği için PDF olarak indirilebilir formatta eklenecek.

–– Projenin en dikkat çekici unsurlarından biri bu olacak gözüküyor.

B.S.: Bu çalışmalarla ilgili somut bir bilgi verilebilir. Mesela Türkiye’de ilk film gösterimi Sponeck Birahanesi’nde yapıldı. Bütün sinema tarihi kitaplarında, 1896-1897 olarak yazar tarih. Kesin bir şey yok. Bunun ilk gösterimi ne zaman yapıldı? 12 Aralık 1896. Bu nerede? The Levand Herald gazetesindeki ilanda. Biz bu gazeteyi ve bu ilanı verdiğimizde insanlara, tarih belli olacak. Bir kafa karışıklığını, bir soru işaretini gidermiş olacağız. Buna benzer pek çok belge Türk sinema tarihini değiştirecek nitelikte. Doğrulanabilir bilgi dediğimiz şey aslında biraz da böyle.

–– O zaman sinemanın 100. yılında bu proje ortaya çıkmış olacak, sinemaya dair bilgilerimizde de değişiklik yapacak.

B.S.: Hem değişiklik yapmış olacağız hem de tazeleyeceğiz o bilgileri. Bir arşiv veritabanı kuruyoruz; dijital platformda Türk sinemasına dair bütün başlıklara ait künyeleri girdiğimiz bir platform… Bu veritabanı Türk sinemasının nabzını tutan bir internet sitesi üzerinden verilecek. Sitede vizyon bilgileri, hasılatlar, özel dosyalar, araştırmalar, makaleler, film eleştirilerine yer vereceğiz. Bir taraftan malzeme topluyoruz, bir taraftan da bunların analizini yapacağız. Günceli de takip ederek düşüncelerimizi o platformdan paylaşacağız.

–– Yani sadece akademik bir portal olmayacak, günceli de takip edecek.

M.P.: Aslında “şimdi” ile ilgileniyoruz. Şimdiyle ilgilendiğimiz için geçmişle ilgileniyoruz. Geçmişe sadece bir bilgi kümesi olarak bakmak gibi bir meselemiz yok. Güncel ayağımızın olmasını o yüzden önemsedik. Şimdinin sorunlarıyla uğraşıyoruz, geçmişle de o çerçevede yüzleşiyoruz.

–– Birçok sinema sitesi var Türk sinemasıyla, Yeşilçam’la ilgili. Ne farkı var sizin sitenizin?

B.D.: TSA çalışmaları kapsamında edindiğimiz yazılı, görsel ve işitsel belgelerin bilgileri ve belirli oranda orijinal halleri www.tsa.org.tr üzerinden herkesin erişimine açılacak bir kere. Veritabanında bir film veya kişiyle ilgili temel bilgi ve belgelere ek olarak TSA arşivinde mevcut olan, veritabanında detaylı künye bilgileri verilen ilgili kitap, makale, röportajların tamamı listelenecek. Mesela bir araştırmacı Muhsin Ertuğrul’un sayfasına girdiğinde Muhsin Ertuğrul’u konu edinmiş kitaplara, tezlere,-ilk etapta bizim taradığımız- süreli yayınlarda yer alan ilgili röportaj, haber, makale, yorum gibi tüm içeriklerin künyelerine ulaşabilecek. Ama bundan da ötesi proje kapsamında temin edilen tüm bu içerikler, BİSAV Kütüphanesi bünyesinde faaliyet gösterecek TSA arşiv biriminde araştırmacı ve akademisyenlerin istifadesine sunacağız.

–– Bu paylaşım bu alanda yapılan çalışmalara gerçekten ivme kazandıracaktır.

B.D.:  Evet, kesinlikle. Biraz önce Barış’ın dediği gibi arşiv veritabanının ön yüzünü teşkil eden TSA portal web sitesinin güncel Türk sinemasının da paylaşıldığı, yansıtıldığı ve tartışıldığı bir platform olmasını da hedefliyoruz. Barış bir dosya hazırlıyor mesela.

B.S.: Evet. Web sitesi açıldığında Türk sinema tarihini farklı açılardan ele alan bir dizi makale olacak, bir dosya şeklinde. Mesela bir Kanun Namına (1952) filmiyle ilgili bir makale olacak. Bu film Nejat Özön’ün sınıflandırmasında Sinemacılar Dönemi’ni başlatan film. Fakat bu makalede Dilek Kaya o dönemde bu filmle ilgili yazılan eleştiriler üzerinden bunun gerçeği yansıtmadığını ve tarihsel olarak Kanun Namına’dan önceki filmlerle bu dönemin başlayabileceğini iddia ediyor. Bir diğer makalede Ertan Tunç Türk sinemasının ekonomik tarihini incelerken Türk sinemasıyla ilgili yeni bir dönemlendirme yapıyor. Türkiye’de ilk defa ortaya çıkacak bir şey… Bu dönemlendirmeye göre, Yeşilçam üretimi üzerinden Türk sinemasını sınıflara ayırıyor Ertan Tunç. Yeşilçam’da sermaye nasıl el değiştiriyorsa sinemamızın dili de o şekilde değişiyor ve bu makalede Ertan Tunç bunu tespit ediyor. Buna benzer bu iddiaların altını doldurabilecek zenginlikte makaleler ve çalışmalara yer verecek site.

–– Daha somut bir şey sorayım. Proje sürecinde kaç film ortaya çıktı, bunların kaçı sizin elinizde, hangi bilgiler var bu filmlerle ilgili?

B.S.: Normalde Türk sinemasıyla ilgili bu konuda tek başvuru adresi Agah Özgüç’ün Ansiklopedik Türk Sineması Sözlüğü.Fakat orada 6500’e yakın film var. Bizim şu anki veritabanında 7000’den fazla film var. Bunların yaklaşık 4300’üne ulaştık. 4300 film fiziksel olarak, izlenebilir durumda elimizde. Bunların neredeyse 200’üne daha bir süre sonra ulaşmış olacağız. Fakat diğer filmler kayıp ve bulamadığımız filmler.

–– Peki, seyretmek isteyenler bu filmleri nasıl seyredecekler?

B.D.: Filmleri online izlemek mümkün olmayacak. Telif problemi olduğundan dolayı kütüphane bünyesinde akademisyenler, araştırmacılar ve sinema sektörüyle ilgili kişiler gerekçelerini sunarak izleyecek. Vakfın kütüphanesinde, TSA arşiv birimi bünyesinde filmler izlenebilecek.

–– Yurtdışıyla herhangi bir ilişkiniz oldu mu bu süreçte?

B.S.:  Yaklaşık 30 ayrı ülkedeki sinematek, arşiv ve film merkezleri ile yazışarak Türk sinemasıyla ilgili ellerindeki envanteri tespit etmeye çalıştık. Bunların içerisinde ellerinde Türk sinemasıyla ilgili materyal ya da film olanlarla iletişimimizi genişlettik. Bunlardan kimisini temin ettik, kimiyle de ortak çalışma için bir iletişim zemini kurduk. Bunun dışında Makedonya’ya gittik. Orada Üsküp’teki Sinematek’te Türk sinemasıyla ilgili, Manaki Kardeşlerle ilgili dokümanları kontrol ettik. Oradaki Osmanlıca dokümanları çevirdik, yine oradaki filmleri aldık.

M.P.: Hafıza deyince Osmanlı sınırlarına gidiyoruz, gideceğiz de muhtemelen daha sık. Osmanlı topraklarında üretilen malzemelerin başka yerlere, Rusya’ya, Fransa’ya gitmiş hâlleri varsa onlara da ulaşmaya gayret edeceğiz.

–– 100. yılda projeyle birlikte nasıl bir yenilik olur Türk sinema tarihinde?

M.P.: Muhtemelen resmi sinema tarihi yazımı bizim bu çalışmalarımızdan sonra sorgulanmaya başlayacak. Bunun çok basit örnekleri var. Artık Türkiye’nin sınırlarının dışına da taşan bir tarihe doğru süreç ilerliyor. Tabii bu da önümüzdeki yıllarda netleşecek. Bu tip tartışmalar bence çoğalacak. Bizim şimdi yaptığımız, malzemeyle -”şimdi”yi de dikkate alarak- yüzleşme. Var olan neyse onunla yüzleşmenin kapısını aralamak, bir mukayese kanalını çalıştırarak öz eleştiri yapılacaksa öz eleştiri yapmak, yorum yapılacaksa yorum yapmak ve şimdi için özgün bir sinema anlayışının önünü açmak… Mümkün olursa tabii.

B.S.: Ayastefanos’ta Rus Abidesinin Yıkılışıfilminin başlangıç olarak alınması, Türkiye’ye özgü bir tarih anlayışı. Dünyada sinemanın doğuşu mesela Lumiéreler’in Grand Cafe’deki gösterimiyle başlar. Kilit nokta, burada bunu göstermek ama Türkiye’de yapıldığı tarih alınıyor. Yoksa gösterildiği tarihe gitsek, çok daha erkene gitmek zorundayız.

–– Sizin araştırmanıza göre ilk Türk sinemacıları Manaki Kardeşler mi?

M.P.: Manaki Kardeşleri Osmanlı bakiyesi olarak değerlendirip değerlendirmemek ayrı bir tartışma. Sonuçta o coğrafya Osmanlı toprakları, Osmanlı vatandaşı, Osmanlı padişahının filmini çekiyorlar. Dolayısıyla bunlar Türk sinemasının temel belgeleri konumundadır, olması gerekir veya olmalı mıdır diye soruyoruz. Sinema tarihi aslında üzerinde çok düşünülmüş tartışılmış bir konu değil.

–– Şu anda hangi ülke topraklarında kalıyor Manakiler’in yaşadığı yer?

B.S.: Doğum yerleri Avdela. Şimdi Yunanistan sınırları içinde. Bu nedenle de mesele müteakip dönemlerde karmaşıklaşıyor biraz.

–– İlk Yunan sinemacılar olarak geçiyor muhtemelen orada da.

B.S.: Evet. İlk Yunan sinemacıları, ilk Arnavut sinemacıları, ilk Romen sinemacıları, ilk Türk sinemacıları.

B.D.: O dönemde ürettikleri filmlerin orijinal kutularında Türkiye yazıyor ama.

B.S.: Manakiler neden önemli? Çünkü Manakiler 35 mm standardıyla film çeken, belgeselci, yönetmen kimliğine sahip insanlar… Ondan önce İstanbul’da kısa görüntüler var. Fakat bunlar bir kahvede ya da boğazda çekilmiş kısa sahneli görüntüler. Bu yüzden bunları başlangıç olarak almıyoruz. Sinemayı bir meslek olarak edinmiş ve bunu standartlarına uygun yapan ve filmleri seyirciyle buluşan ilk yönetmenler Manakiler. Yoksa onlardan önce film çeken kişiler de var

–– Tekrar TSA’ya dönersek... Projede şu anda kaç kişi çalışıyor Betül?

B.D.: Şu anda 13 kişilik araştırma, arşiv-kayıt ve yazılım birimlerinden oluşan bir ekiple projeyi yürütüyoruz ama bunun dışında 20’yi aşkın gönüllümüz var buraya gelip bilfiil çalışan. Film girişlerine, arşiv çalışmalarına, etiket-leme çalışmalarına destek veriyorlar. Bunun dışında; dışarıdan filmle ilgili konu, karakter, mekân etiketleme yapan arkadaşlar var.

––Haziran ayında test yayınına çıkıyorsunuz. O gün itibariyle TSA veritabanı ne kadar film, afiş, dergi, makale, vb içerik barındıracak peki?

B.D.: Yaklaşık 7000 filmin temel künyesi girildi halihazırda. Fotoğraflanarak dijitalize edilen 5000 filmin afişi, 3000 filmin lobisi veritabanındaki ilgili filmlere ekleniyor. Yine TSA arşivinde yer alan 1000’e yakın -ki bazıları kayıp olan- filme ait görseller veritabanında paylaşılacak. En önemlisi dokuz aylık süre zarfında Türk sinema tarihi açısından önemli 1300 filmin özgün sinopsisi yazıldı, pek çoğunun etiketleme çalışması yapıldı. Ayrıca bu filmlerle bağlantılı önemli birçok kişinin biyografisini kaleme aldık.  Ayrıca Türk sineması ile doğrudan ilgili 700 kitap, 500 tezin detaylı künyeleri oluşturuldu, film, kişi ve konu üzerinden etiketlemeleri yapıldı. 250 sinema konulu derginin temel künyeleri girildi. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi TSA arşivine kattığımız 60 farklı derginin 3000 sayısına ait içerik taraması, künye çalışmaları devam ediyor.

––Başlangıçtaki hedeflerinize ulaşabildiniz mi, yani projeyi istenilen seviyeye getirebildiniz mi?

B.S.: Dokuz aylık İSTKA destekli süreçte uzun vadeli ihtiyacı karşılayan bir altyapı çalışması yapıldı, bunun sonucu olan arşiv veritabanından başlangıçta hedeflediğimiz belli sayıda ve zenginlikte içerik paylaşılacak. Ama elbette birincil kaynaklardan bu özgün ve doğru içerik oluşturma çalışmalarının yayına çıktıktan sonra da hız kesmeden devam etmesini hedefliyoruz. Bu süreçte bir taraftan da ulaştığımız yeni bilgiler ve belgeler ışığında sinema tarihini yeni ve farklı okumalarla ele alacağız.

–– Sonraki süreçte de hem arşiv ekibi hem de güncel ekip çalışmaya devam edecek o zaman.

B.D.: Evet. Kalkınma Ajansı’nın desteklediği süreç tamamlandığı zaman yeni bir yol haritası çizilecek, yeni kaynaklar bulunacak. Proje olgunlaştığı zaman kendi kendini döndürebilir bir yapıya kavuşacak; o vakte kadar bizim de yeni kaynak arayışlarımız devam edecek. Ama bu süreçte duraklama olmayacak,  hem arşiv ekibi hem de güncel ekip çalışmaya devam edecek.

–– Projenin devamında başka çalışmalar da olacak mı, yeni projeler de öngörüyor musunuz?

B.S.: BİSAV bünyesinde TSA çalışmalarının yansıması olarak Türk sineması ile ilgili yayınlara devam edilmesi; seminer, panel ve kolokyum gibi bilimsel toplantıların düzenlenmesi, sözlü tarih çalışmalarının yapılması planlanıyor. Bunun bir yansıması olarak proje süresince “Bülent Oran: Yeşilçamın Senaryo Fabrikası” ve “Senarist ve Düşünür: Ayşe Şasa” başlıklı iki panel düzenlendi. Ayrıca önümüzdeki dönemde TSA çalışmalarını ve arşivini görünür kılmak ve paylaşmak için bir sergi düzenleme niyetimiz de var.

M.P.: Son olarak bir hususu belirtmekte fayda var. TSA sitesi ve veritabanı içerik katkısını mümkün kılan interaktif bir altyapıya sahip olacak. Standart üyelik sistemlerindeki puanlama, yorum yapma, mesajlaşma,  listeler oluşturma özelliklerinin yanısıra veritabanında ilgi alanları belirlenmesi, bunların takip edilmesi, güncellemelerle ilgili bildirim alınması da mümkün olacak, herşeyden önemlisi çeşitli formlar aracılığıyla kolaylıkla bilgi ve belge paylaşarak katkı sağlamak mümkün olacak. Dolayısıyla bu alana ilgi duyan, bu alanla ilgili çalışmalar yürüten akademisyen, araştırmacıların, esasında Türk sinemasına ilgi duyan herkesin desteğini ve paylaşımını bekliyoruz.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.