- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 84 YIL: 2014
- Bülent Oran: Yeşilçam’ın Senaryo Fabrikası
Bülent Oran: Yeşilçam’ın Senaryo Fabrikası
25 Ocak 2014
Değerlendirme: Mücahid Eker
Sanat Araştırmaları Merkezi tarafından Türk Sineması Araştırmaları projesi kapsamında Yeşilçam’ın unutulmaz senaristlerinden Bülent Oran’ın ölümünün onuncu yılı anısına “Bülent Oran: Yeşilçam’ın Senaryo Fabrikası” başlıklı bir panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Ali Pulcu’nun yaptığı panelde sinema yazarı İhsan Kabil, yönetmenler Mehmet Güleryüz ve Mehmet Eryılmaz konuşmacı olarak yer aldı.
Ali Pulcu, Bülent Oran’ın eşi Ayşe Şasa’nın, Oran’ı tanımladığı “O bir ahir zaman Osmanlı aristokratı”, sözünü aktararak, 1923 yılında doğan Oran’ın hem Osmanlı geleneğini tevarüs ettirdiğini hem de Türkiye’nin modernleşmeyıllarındaki dönüşümünün bizatihi taşıyıcısı ve yaşayanı olduğunu ifade etti. Pulcu, Oran’ın senaryosunu yazdığı filmlerde geç modernleşmenin problemleriyle ilgili doneler bulunup bulunamayacağı sorusunu ortaya attı.
Bülent Oran’ın bir senaryosunun o bilinen “Bir zamanlar hakir gördüğün fakir ve onurlu bir genç vardı” repliğine atıf yapan Pulcu, hakir görülmüş ama onurlu gencin Yeşilçam ortamında Oran’ın kendisi olduğunu dile getirdi. Oran’ın egoların çarpıştığı Yeşilçam ortamında temiz kaldığını ve bunu senaryolarına yansıttığını anlatan Pulcu, Ayşe Şasa’nın Bülent Oran’ı anlattığı şu sözleri aktardı: “Bülent, hep önemli bulduğu üç unsuru vurgular; kanaatkarlık, tevekkül ve irfan. Onun temsil ettiği geleneksel hayat anlayışının bütün zorlamalara ve eleştirilere rağmen Yeşilçam’dan asla kovulamayışının nedenini çok daha derinlerde arıyorum. Bülent Oran’ın sinema tarihine sadece bir “senaryo rekortmeni” ya da basit anlamıyla bir “profesyonel” olarak geçmesi, bize has bir dramaturjinin künhüne ulaşmamayı içerecektir. Onun kurmaya çalıştığı ahir zaman dengelerinden, ahir zaman gizlerinden hem insanımızın hem sinemamızın tarzları için öğrenilecek çok şey vardır.”
Sinema yazarı İhsan Kabil, Bülent Oran’ın yaklaşık bin senaryo yazdığını belirterek, “Varlıklı bir aileden gelmesine rağmen halkın arasında giriyor. Kahvehanelere gidiyor, orada dinlediklerini ve tanık olduklarını kaleme alıyor. Küçük bir anekdottan, gerçek bir hayat hikâyesinden koca bir dünya örüyor” dedi.
Bülent Oran’ın kişilik olarak hiçbir önyargısı olmayan, samimi ve mütevazı bir insan olduğunu anlatan Kabil, “Senaryolarında insani temaları çizmeye çalıştı. Asla karamsar ve kötümser şeyler vermekten yana değildi. Bizim destansı ve masalsı geleneğimizden izlerini alan, geleneksel anlatı dizgesinin bir devamcısıydı. Bir modern meddah ya da gölge oyunun bir devam ettiricisiydi” değerlendirmesinde bulundu.
Yönetmen Mehmet Eryılmaz ise Oran’ın Yeşilçam sineması için bir şans olduğunu belirterek, “Onun yazdığı senaryolarda samimiyet, içtenlik, iyimserlik, saflık gibi kavramlar vardı. Halkın değerlerini halktan alıp halka geri verdiği için sevildi. Senaryolarında Anadolu insanının vicdan yapısını açığa çıkardı. Onun filmlere yaklaşımı bu coğrafyanın insanının içinde hissettiği şeylerdi” yorumunda bulundu.
Bülent Oran üzerine bir belgesel de hazırlayan yönetmen Mehmet Güleryüz de Oran’ın sanatçı kişiliğinin ötesinde Yeşilçam’ın mücadelenin çok, egoların yüksek olduğu sert koşullarının dışında kalarak hırslardan uzak bir şekilde dingin hayatını sürdürdüğünü anlattı.
Sinema ve sanat düşüncesi ile Türkiye ve dünya sinema tarihine de yer yer değinilen panelde, Bülent Oran’ın senaryolarında kurmaya çalıştığı denge ve gizlerden hem insani hem de sinema açısından incelenecek çok şey bulunduğu sonucu çıktı.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ