Ali Kuşçu’nun İlahiyat Anlayışı

M. Fatih Soysal

Değerlendirme:Emre Akbaş

Bilim ve Sanat Vakfı Medeniyet Araştırmaları Merkezi’nin düzenlediği Tezgâhtakiler toplantı dizisinin Nisan ayındaki ilk konuğu Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Fatih Soysal oldu. Soysal konuşmasında, daha çok pozitif bilimlere dair yaptığı çalışmalarıyla tanınan Ali Kuşçu’nun kelâm konularını ele aldığı Şerhu Tecrîdi’l-Kelâm eserinden hareketle  Kuşçu’nun ehli sünnet kelâmı ile girdiği eleştirel diyaloğu gündeme getirdi.

Konuşmasına Ali Kuşçu’nun bu eseri hakkında yeterli bir literatürün neden bulunmadığı sorusunu, iki açıdan ele alarak başlayan Soysal, ilk olarak, şerh ve haşiye türünde eserleri çalışmanın, ilmi anlamda bir karşılık bulmayacağı kaygısından bahsetti. Soysal’a göre klasik dönem kelâm ilim geleneğinde ismine rastlandığı halde ancak Cumhuriyet döneminin etkisiyle adını duymaya başladığımız Ali Kuşçu’nun, ekseriyetle astronomi ve matematik alanlarında çalışmalar yaptığı düşüncesinin, onu kelâm ilmi geleneği içerisinde ele almamıza engel teşkil eden ikinci sebep olduğunu belirtti. Buna karşın Soysal, Nasiruddin et-Tûsî’nin Tecrîdü’l-Akāid adlı eseri üzerine yazdığı şerhin Ali Kuşçu’nun en önemli eseri sayılabileceğini ve bu nedenle bir kelâmcının Ali Kuşçu’yu dikkate alması gerektiğini vurguladı.

Konuşmasının devamında Soysal, Ali Kuşçu’yu Nasiruddin et-Tûsî’nin söz konusu eseri hakkında yazmaya yönlendiren sebepler üzerinde durdu. Soysal’a göre, nasıl ki Nasiruddin et-Tûsî Fahreddin er-Razi’yi ilmi açıdan tenkit etmiş ve onunla İmamîye-i İsnâ’aşer’îyye düşüncesi merkezinde hesaplaşmışsa, Ali Kuşçu da bu eseriyle Tûsî’yi eleştirmiştir. Sünni bir anlayışa sahip olan Kuşçu’nun şerh ettiği bu metin, Şia düşüncesini temel alarak yazılmış olmasına rağmen, esere dair yaptığı eleştiriler salt mezhep temelli olmamıştır. Kuşçu, ilmi tenkitlerini ileri sürerken özellikle belirli delillere dayanmaya dikkat etmiştir.

Meseleleri şerh ederken kendinden önceki mütekellimlerin eserlerinden alıntılar yaparak bunları cem eden Kuşçu, buradan farklı düşüncelere varmaktadır. Buna örnek olarak Kuşçu’nun Seyyid Şerif ve Sadeddin Taftazani’nin metinlerinden iktibas ettiği noktaları bir metinde birleştirip meseleye yeni bir çerçeve kazandırması dile getirilebilir. Kuşçu’nun iktibaslar yapsa da, gerek gördüğünde “ekûlü” ifadesini kullanarak kendi müstakil tahkiklerini de belirttiğini ifade eden Soysal, bu sebeple şerhteki alıntıların kaynağını ve nedenini bilmeden yapılan okumaların yanıltıcı olabileceğini vurguladı.

Soysal, Semerkant kökenli olduğunu bildiğimiz Kuşçu’nun her meselede aynı mezhebin prensiplerini benimsemediğinin altını çizdi ve kelâm alanındaki belli başlı meselelerden örnekler vererek bu duruma açıklık getirdi. İlk olarak Allah’ın sıfatları meselesinde Eş’ariler ve Maturidiler arasında sıklıkla tartışılan Tekvin sıfatı konusunda Eş’ari düşünceyi benimseyen Kuşçu, fiili sıfatlara gelindiğinde bunların ezeli olduğunu belirterek Maturidi çizgiye intikal etmektedir. Kulların fiilleri tartışmasında ise Eş’ari kelamına tabi olan Kuşçu, Eş’ari görüşlerini Tûsî’ye karşı delil olarak kullanır. Bu tartışma, fiilin oluşması için gerekli şartlar yerine geldiğinde fiilin oluşmasının zorunlu olup olmadığı üzerine yürütülmüştür. Tûsî’nin şartlar gerçekleşmişse fiilin zorunlu biçimde oluşacağını iddia ettiğini belirten Soysal, Fahreddin er-Razi, Seyyid Şerif ve Taftazani gibi Kuşçu’nun selefi bazı alimlerinse bu durumda fiilin oluşumunu zorunlu kabul ederek Tûsî’yi eleştirdiklerini nakletti. Kuşçu’nun, nihai noktada selefleriyle aynı düşünceleri paylaşsa da delillerinin yeterli olmaması gibi başka bir takım hususlarda kendilerini eleştirdiğini vurguladı.

Soysal, son olarak kelâm düşünce geleneğinde Fahreddin er-Razi, Seyit Şerif, Taftazani ve Ali Kuşçu gibi âlimlerin her ne kadar temel metinlerinde Eş’ari kelâmı sunsalar da, yaptıkları tahkiklerin bazı noktalarında diğer görüşleri de kabul ettiklerine şahit olduğunu belirtti. Buradan hareketle, genel görüşün aksine, ulemanın sadece belirli noktalara odaklanmakla yetinmeyerek farklı çerçevelerin yorumlarını da dikkate aldıklarını vurgulayarak sözlerini tamamladı.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.