- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 90 YIL: 2016
- Bir Mekân Yaratmak: Tiyatro Medresesi
Bir Mekân Yaratmak: Tiyatro Medresesi
Celal Mordeniz
Değerlendirme:Betül Sezgin
Türkiye’de Sanatın Kurallarıprogram serisinin üçüncü oturumunda Sanat Araştırmaları Merkezi “Bir Mekân Yaratmak: Tiyatro Medresesi” başlığı ile Celal Mordeniz’i ağırladı. Mordeniz kurucusu olduğu “Tiyatro Medresesi”ni[1]merkeze alarak yönetmen-oyuncu-seyirci ilişkisine dayanan bir mekânın serencamını anlattı.
Mordeniz Tiyatro Medresesi’nin kuruluş hikâyesini anlatarak konuşmasına başladı. 2006 yılında minimal bir grupla yaz aylarında iki hafta süren toplantılarla başlanan yolculukta hem fikri okumalar hem de fiziksel aktivitelerin yapıldığını söyledi. Zamanla toplanılan mekânın getirdiği çeşitli sıkıntılar nedeni ile daha yerleşik bir yere taşınma hayallerinin başlar. Mordeniz, arkadaşı Erdem Şenocak ile İzmir Şirince’de bir alana mimari olarak medreseyi andıran bir yapı inşa ettirir. Mekânın şehirden uzakta bir yerde kurulmasının nedeni de medresenin şehrin gürültüsünden uzak, inzivaya çekilme anlayışı ile paralellik göstermesini sağlamaktır. Geleneksel medrese mimarisinde yapılan bu mekânda sadece tiyatro değil; felsefe, edebiyat, müzik, dans vs. üzerine de etkinlikler yapılmaktadır. Mordeniz buranın sadece taştan bir yapı olmadığını, belli bir organizasyonu içerdiğini ve fikri alt yapısının olduğunu söyledi.
Tiyatro Medresesi’nin, tiyatro camiasının ihtiyacından ve kendi ihtiyaçlarından dolayı kurulduğunu söyleyen Mordeniz, bu ihtiyaçların yaz aylarında yaptıkları küçük çalışmalar neticesinde ortaya çıktığını belirtti. Mordeniz’in anlattığına göre, gerçekleşen bu toplantılar esnasında yapılan performans aktivitelerinin ve teorik okumaların neticesinde, katılımcıların düşünme biçimlerinde değişmeler meydana gelmiştir. Biçimsel olarak yaşanan bu değişme Mordeniz ve arkadaşlarını daha kalabalık bir kitleye, “etkileyici bir şekilde nasıl ulaşabiliriz” sorusunu sordurmuş ve Tiyatro Medresesi’nin düşünsel temelleri atılmıştır. Ayrıca kamu kurumlarında görülen kısıtlayıcı etkilerin sanatçıların üretkenliklerine engel olması da Tiyatro Medresesi’nin kurulma nedenleri arasında yer almaktadır. Tiyatro Medresesi bu manâda bir alternatif sunma amacını da taşımaktadır.
Belli bir noktadan sonra mekân içerisinde bir cemaat oluşmaya başlamıştır, fakat burada bir okullaşma söz konusu değildir. Asıl söz konusu olan, sanatçının “yaratmak” için ihtiyaç duyduğu atmosferin oluşmasıdır. Tiyatro Medresesi’ne gelen oyuncular tıpkı medrese talebeleri gibi kalabalıktan uzakta, kendini dinleyebilme olanağı sağlayan bir hava içindedirler. Burası eğimtime elverişli, inzivaya çekilmenin mümkün olduğu, karşılaştırmanın yapılabildiği ve yeni araştırmaların ortaya çıktığı bir yerdir. Medrese mimarisinde büyük alanlardan küçük alanlara geçişleri sağlayan revakların oluşturmuş olduğu “açıklık” Mordeniz’e göre çok önemlidir. Yaptıkları medresede de küçük odalardan ortadaki büyük alana ulaşımı sağlayan revakların olmasını özellikle istemişlerdir. Çünkü bu revaklar “alanlar arasında geçişi” işaret etmektedir; şehir içi ve dışı, kalabalık ve inziva arasındaki geçişler gibi. Maksat, oyuncuların bu geçişi yaşayabilmesini, şehrin sersemletici hızından uzaklaşılabilmesini sağlamak istemişlerdir.
Mordeniz konuşmasında bir mekânın tasarlanmasının insan ilişkilerinin tahayyülünden geçtiğini belirtti. İnsanların aralarında kurduğu ilişkiye göre mekân şekillenmekte, bu durum tiyatroda yönetmen-oyuncu, oyuncu-seyirci arasında kurulmaya çalışılan ilişkiyi söz konusu etmektedir. Bu “tiyatrodaki insan ilişkileri nasıl olmalı” sorusunu gündeme getirmektedir. Mordeniz bu soruyu Gadamer’in tüm insan ilişkilerini açıkladığı “ben-sen ilişkisi” üzerinden ele aldı. Gadamer’e göre üç tür insan ilişkisi vardır. İlki ben-sen ilişkisinin tahakküme dayandığı kategoridir; burada ben sen’e hükmetmektedir. Ben sen’i kalıp ve önyargılara göre sınıflandırmakta ve nesneleştirmekte, alt-üst ilişkisini gündeme getirmektedir. İkinci ilişki türünde ben-sen öznedir fakat aralarında kesin ve anlaşılmaz bir sınır söz konusudur. Buna öğretmen-öğrenci ilişkisi örnek verilebilir. Sonuncusu da Gadamer’in “diyalog ilişkisi” dediği, ben-sen arasında nesneleştirme ya da kategorileştirmenin olmadığı bir ilişki türüdür. Burada bir sınırlama yoktur; ben sen’in kendisine sorular sormasına, dönüştürmeye çalışmasına izin verir ve her iki taraf birbirine karşı açıktır.
Gadamer başka bir yerde “her sanatsal deneyim diyalojiktir”, yani “her sanat eseri bizimle bir öznenin konuştuğu gibi konuşur” diyor. Bu bakımdan tiyatro özelinde bir sanat eserini değerlendirebilmek için bir kıstas meydana geliyor: “diyalojik olması.” Tiyatroya bakıldığında onda açık biçimde bir özneler arası ilişkinin/diyalogun vuku bulduğu görülebilir: Yönetmen-oyuncu, oyuncu-seyirci... Bunlar arasındaki ilişkinin öncesine bakılırsa yazara kadar gidilebilmekte ve bu duruma indirgeme meydana getirmektedir. Oyuncu- seyirci arasında kurulan diyalog neticesinde seyirci oyunu tahakküm yolu ile belleyecek, sonrasında ise seyirci belli bir duyarlılık seviyesine yükselecektir. Seyirci ilişki neticesinde sanatsal deneyimi hissetmeye başlayacaktır. Mordeniz’e göre seyircilerin çoğunluğu bu ilişkiyi kabul etmektedir.
Mordeniz’e göre tiyatro eleştirisindeki önemli nokta seyircideki paradoks meselesine odaklanmaktadır. Bazı kesimlerce seyretmek olumsuz bir şey olarak görülmektedir. Çünkü seyretmekte tabi ve pasif konumda olmak, boyun eğmek vardır. Burada iki algı söz konusudur. Biri seyirciyi oyunun içine katan, oyuncu ve seyirciyi iç içe geçiren ritüelistik oyunun varlığıdır. Diğeri ise seyirciyi oyun(cu)dan biraz uzaklaştırıp kendi aklını kullanmasını sağlamaya çalışarak oyuncu ile özdeşleşmesini engellemektir. Çünkü seyirci etkilendiği sürece “aptallaşıyordur.” Mordeniz’e göre bu doğru bir yaklaşım değil çünkü tiyatronun diyaloga dayalı ilişkisini ortadan kaldırmaktadır. Seyretmek kötü bir şey değildir. Aksine, Gadamer’e göre katılımın hakiki modudur. Seyrederek eyleme imkânı yaratılabilir. Dolayısı ile seyircinin konumu ile oynamak değil; seyirciyi eyleyebilen, seyrederek eyleyebilen özneler grubu olarak düşünmek gerekir.
Sözlerini Tiyatro Medresesi kurmalarının temel gerekçesinin oyuncu-seyirci ilişkisinin birkaç kuşak boyunca asli işi ile var olmasını garanti altına almak olduğunu söyleyerek tamamlayan Mordeniz, katılımcıların sorularını cevapladı.
[1]Tiyatro Medresesi hakkında bilgi edinmek için linke bakabilirsiniz:
http://www.tiyatro medresesi.org/TR/
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ