MOLA
Hattat Hasan Çelebi’nin Bir Rüyası
Camilerdeki yazılarımın en mükemmeli Şişli Camii’nin yazılarıdır. Bu bana Allah’ın bir lütfudur. Şimdi böyle bir yazıyı yazabileceğimi zannetmiyorum. Caminin mimarı Vasfi [Egeli] Bey akademiden arkadaşımdır. Bu yazının yazılmasına merhum Necmeddin Hoca (Okyay) sebep olmuştur. Kendisi Kurân-ı Kerim’den bazı âyetler seçmiş, bana getirdi. Ben de bunlar arasından Tevbe suresinin 18. âyetinin bir kısmı olanı seçtim. Önce kurşun kalemle istif şeklini karaladım. Asıl yazıyı yazarken Lâm Elif’leri bir türlü yerleştiremiyordum. Yorulmuşum. Işığı söndürdüm. Ellerimi göğsüme kenetledim. Gözlerimi kapadım. Kısa zamanda dalmışım. Rüya ile yakaza arasında yazının bütün istifi gözümün önüne geldi. Lâm Elif’ler ortada yerleşmiş olarak duruyordu. Heyecanımdan uyandım. Lâmbayı yaktım ve istifi tamamladım. Camii’nin mimarı Vasfi Bey Tophane’deki Kılıç Ali Paşa Camii’nin kapı yazılarını görmemi tavsiye etmişti. İyi ki gidip görmemiştim. Yoksa onların tesirinde kalırdım. Ve bu yazı yazılmazdı. Yazı üç gruptan müteşekkildir. En altta ortada Mevlâna’nın sikkesini andırır, daha yukarıda ise burun ve iki göz gibi insan simasını andırır. Bu yazıyı daha sonraları bazı kimselerin arzusu ile levha olarak da yazdım.
- İktibas: 1983 Suffe Yıllığı’ndan naklen; http://www.dunyabulteni.net/manset/361017/hattat-hmid-aytacin-hastanedeki-son-roportaji
Hattat Hasan Çelebi’nin Bir Rüyası
Atik Ali Paşa Camii’nin restorasyonunu [1970] yapanlar, ortaya çıkan üst üste iki yazıdan altta olanın yenilenmesini Hasan Çelebi’den talep ederler. Bu yazı büyük üstad Mustafa Rakım’ın “Küllü men aleyha fân” istifidir. Soğuk bir Şubat günü camiye gider, zor şartlarda yazının kalıbını alır. Fakat yazının tashihatı sırasında istifin Rakım’a ait olmasından dolayı yazıya hürmette kusur ederim, endişesiyle ne yapacağını bilemez, uzun uzun düşünür. Derken bir gece rüyasında kendini büyük üstad Rakım ve Hamid Bey’in huzurunda görür. O hatırasını kendi ifadesiyle şöyle anlatır: “Camide yazının olduğu yerde sıva dökülmüş, altından Râkım’ın yazısı çıkmış. Râkım’ın mezarı da Karagümrük’te bu camiye yakındır. Üstte başka bir yazı var, altta başka bir yazı. Restorasyonu yapanlar, alttakini istiyorlar. Merdiveni koydum, oraya çıktım, ince bir kağıtla üzerinden kopya alacağım. Merdiveni aşağıdan tutan yok, kayıyor, caminin kapısı epey yüksek. Bir yere kadar geliyorsun, yukarıdan kağıt durmuyor. Yarısını aldım, aşağıya indim, merdiveni diğer tarafa çekip koydum. Öyle meşakkatle o işi hallettim, getirdim amma şimdi Râkım’ın yazısını tamir etmeye cesaretim yok. Yeniyim, hat sanatında bu tarz işleri yapmaya yeni yeni başlıyorum. Elinden geç iş çıktığı için Hâmit Bey’e de vermek istemiyorlar, hem de bir an evvel yapılsın istiyorlar. Yapayım, öyle Hâmit Bey’e götürüp göstereyim. Öyle düşünürken o gece Hâmit Bey’le Râkım’ı bir arada rüyamda gördüm. Râkım Efendi ‘Yaparsın, yaparsın!’ dercesine şöyle yanımda başını salladı. Sabah kalktım, o cesaretle yaptım ve Hâmit Bey’e götürdüm, gösterdim. Hâmit Bey, hem Râkım’la birlikte aynı rüyada bulunmaktan çok hoşlandı, hem de tashihatı çok beğendi. ‘Ondan bana bir tane fotokopi ver, ben de yazmak istiyorum.’ dedi; verdim. Hoca, birkaç tane de yazdı.”
- İktibas: Hilal Kazan, Noktalar ve Çizgiler Arasında Hasan Çelebi, İstanbul: İstanbul Ticaret Odası, 2013, s. 69-70
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ