İslâmî İlimler-3: Fıkıh Tarihine Islahçı Bir Bakış: Şevkânî

Nail Okuyucu

21 Nisan 2009
De­ğer­len­dir­me: Özgür Kavak
 
Son iki yüz­yıl­da İs­lâm Dün­ya­sı­nın de­ği­şik coğ­raf­ya­la­rın­da muh­te­lif şa­hıs­lar ta­ra­fın­dan İs­lâm ilim­le­ri­nin du­ru­mu bağ­la­mın­da di­le ge­ti­ri­len bir­ta­kım dü­şün­ce­le­rin, çe­şit­li dün­ya gö­rüş­le­ri­ne bağ­lı çok sa­yı­da mü­el­lif ta­ra­fın­dan gü­nü­müz­de­ki al­gı­la­nış­la­rı fark­lı­lık arz et­mek­te ve do­la­yı­sıy­la mez­kur dö­nem­de­ki fa­ali­yet­le­rin ni­te­len­di­ril­me­le­ri de bu oku­ma tarz­la­rı­na gö­re fark­lı­la­şa­bil­mek­te­dir. Bu bağ­lam­da zik­re­di­len tav­sif­ler ara­sın­da ih­ya, ıs­lah, re­form, uya­nış, tec­dîd ve ben­zer­le­ri zik­re­di­le­bi­lir. Esas iti­ba­riy­le din­de ye­ni­lik/ye­ni­len­me ara­yı­şı­nın et­ki­si­ni ta­şı­yan bu ni­te­le­me­ler­de, mo­dern­leş­me sü­re­ci­nin he­men ön­ce­sin­de ya­şa­yan ki­mi mü­el­lif­le­rin ça­ba­la­rı ba­zı araş­tır­ma­cı­lar ta­ra­fın­dan özel­lik­le İs­lâm­cı mo­der­niz­min ön­cü si­ma­la­rı­nın ha­ber­ci­si ola­rak gö­rü­lür­ken, di­ğer ba­zı araş­tır­ma­cı­lar iki yak­la­şım ara­sın­da esas­lı fark­lı­lık­lar ol­du­ğu­nu id­di­a et­mek­te­dir.
Me­de­ni­yet Araş­tır­ma­la­rı Mer­ke­zi’nin Tez­gâh­ta­ki­ler prog­ra­mı­na ko­nuk olan Na­il Oku­yu­cu, mo­dern­leş­me sü­re­ci­nin he­men ön­ce­sin­de ya­şa­yan önem­li şah­si­yet­ler­den Ye­men­li âlim Mu­ham­med b. Ali eş-Şev­kâ­nî’nin (ö. 1834) fı­kıh ta­ri­hi an­la­yı­şı ve mez­hep­le­re ba­kı­şı­nı ele al­dı­ğı yük­sek li­sans te­zi çer­çe­ve­sin­de bir su­num yap­tı. Şev­kâ­nî’nin ha­ya­tı, eser­le­ri ve Ye­men ta­ri­hin­de­ki ye­ri­ne iliş­kin ma­lu­mat­la­rın aka­bin­de, yak­la­şık kırk yıl bo­yun­ca baş­ka­dı­lık ya­pan Şev­kâ­nî’nin ko­nu çer­çe­ve­sin­de­ki gö­rüş­le­ri özet­len­di. Oku­yu­cu’ya gö­re ehl-i ha­dis yan­lı­sı se­le­fî bir âlim ola­rak ka­bul edi­len Şev­kâ­nî, Kur’an’a ve ‘sün­net’e da­ya­na­rak fık­hî fa­ali­yet ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nen ve bu dü­şün­ce­le­rin­den do­la­yı bir­ta­kım id­dia­lar öne sü­ren bi­ri­dir. Onun id­di­ala­rı­na gö­re İs­lâm’ın ilk ne­sil­le­ri olan Sa­hâ­be, Tâ­bi­în ve Te­be-i tâ­biî­ne men­sup Müs­lü­man­lar bü­tün di­nî me­se­le­le­ri­ni doğ­ru­dan Kur’an’a ve ‘sün­net’e baş­vu­ra­rak çö­zü­me ka­vuş­tur­muş­lar, ara­ya bir­ta­kım ki­şi­le­ri koy­ma­dan de­lil­le­re gö­re ha­re­ket et­miş­ler­dir. Kar­şı­la­şı­lan her­han­gi bir me­se­le­nin çö­zü­me ka­vuş­tu­rul­ma­sın­da, de­lil­ler­den ha­re­ket­le ic­ti­had fa­ali­ye­tin­de bu­lu­nmak ge­rek­ti­ğin­de, bu ne­sil­le­re men­sup müc­te­hid ki­şi­ler ic­ti­had­da bu­lun­muş, müc­te­hid ol­ma­yan­lar ise müc­te­hid­le­re so­ra­rak hü­küm­le­ri öğ­ren­miş­ler, ya­ni yi­ne de­li­le bağ­lı ola­rak ha­re­ket et­miş­ler­dir. An­cak bu du­rum bir za­man son­ra ke­sin­ti­ye uğ­ra­mış ve müc­te­hid ol­ma­yan kim­se­le­rin müc­te­hid­ler­le iliş­ki­si “so­ra­rak it­ti­ba et­mek”ten “sor­ma­dan tak­lid”e dö­nüş­müş­tür. Şev­kâ­nî’ye gö­re bu du­ru­mun or­ta­ya çık­ma­sıy­la bir­lik­te Müs­lü­man­lar gi­de­rek nas­lar­dan uzak­laş­mış, nas­lar ye­ri­ne tak­lid et­tik­le­ri kim­se­le­rin gö­rüş­le­ri­ni koy­muş­lar­dır.
Bu de­ğer­len­dir­me­ler, esas iti­ba­riy­le “mez­hep­le­rin te­şek­kü­lü” ola­rak bi­li­nen sü­re­cin nas­lar­dan uzak­laş­ma ola­rak gö­rül­dü­ğü­nü or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Oku­yu­cu’nun nak­let­ti­ği­ne gö­re, Şev­kâ­nî mez­heb­le­rin ya­yıl­ma­sı ile bir­lik­te in­san­lar ara­sın­da “ic­ti­had ka­pı­sı ka­pan­mış­tır” şek­lin­de bir ka­naa­tin ya­yıl­ma­ya baş­la­dı­ğı­nı dü­şün­mek­te­dir. Bu ka­naa­te şid­det­le kar­şı çı­kan Şev­kâ­nî, bu ka­pı­nın hiç­bir za­man ka­pan­ma­dı­ğı­nı sa­vun­muş­tur. Ona gö­re di­nin ha­yat­ta kal­ma­sı ic­ti­had­la müm­kün ola­ca­ğı için ic­ti­ha­dın so­na er­di­ği­ni söy­le­mek, di­nin de or­ta­dan kalk­tı­ğı­nı id­di­a et­mek­tir. Bu gö­rüş­le­ri doğ­rul­tu­sun­da bir fı­kıh ta­ri­hi an­la­yı­şı ge­liş­ti­ren ve te­mel id­di­ala­rı­nı bu çer­çe­ve­de oluş­tu­ran mü­el­lif, tak­li­din ve mez­heb­le­re in­ti­sa­bın bid‘at ol­du­ğu­nu mer­ke­ze alan bir fı­kıh ta­ri­hi ta­sav­vu­ru­na sa­hip­tir.
Şev­kâ­nî’nin Ba­tı’nın en­te­lek­tü­el bi­ri­ki­mi­ne mut­ta­li ol­ma­dan bu gö­rüş­le­ri di­le ge­tir­me­si­ni önem­li bu­lan Oku­yu­cu, mo­dern­leş­me sü­re­cin­de ara­la­rın­da Re­şid Rı­za gi­bi mü­el­lif­le­rin de bu­lun­du­ğu ki­mi İs­lâm­cı mo­der­nist­ler ta­ra­fın­dan Şe­vâ­nî’nin gö­rüş­le­ri­nin önem­li öl­çü­de be­nim­sen­di­ği­ni ifa­de et­ti. An­cak Oku­yu­cu’ya gö­re ken­di pro­je­le­ri çer­çe­ve­sin­de kul­la­nı­lan bu gö­rüş­ler, za­man za­man Şev­kâ­nî’nin ge­nel yak­la­şı­mıy­la ör­tüş­me­ye­cek zor­la­ma yo­rum­la­rı da be­ra­be­rin­de ge­tir­miş­tir.
İs­lâm Dün­ya­sın­da ıs­lah­çı bir ge­le­ne­ğin var ol­du­ğu ve bu ge­le­ne­ğin son hal­ka­sı­nı Af­ga­nî-Ab­duh-Re­şid Rı­za çiz­gi­si­nin teş­kil et­ti­ği yö­nün­de gü­nü­müz­de ge­nel bir ka­na­at oluş­muş­tur. Bu se­bep­le, Oku­yu­cu’nun bu tes­pit­le­rin­den il­ham ala­rak şu­nu söy­le­mek müm­kün­dür: Şev­kâ­nî’nin ya­nı­sı­ra Hind alt-kı­ta­sın­da Şah Ve­liy­yul­lah Dih­le­vî (ö. 1762), Hi­caz böl­ge­sin­de Mu­ham­med b. Ab­dul­veh­hâb (ö. 1787) ve onun öğ­ren­ci­si Hamd b. Nâ­sır b. Mu­am­mer (ö. 1810), Ba­tı Af­ri­ka’da Os­man b. Fû­dî (ö. 1817), Ku­zey Af­ri­ka’da Mu­ham­med b. Ali es-Se­nû­sî (ö. 1859) ve Su­dan’da Mu­ham­med el-Meh­dî (ö. 1885) gi­bi âlim­le­rin İs­lâm me­de­ni­ye­ti­nin bi­ri­kim­le­ri­ne ge­tir­dik­le­ri ten­kit­le­ri müs­ta­kil ola­rak in­ce­le­ye­cek ça­lış­ma­lar ka­dar; bu mü­el­lif­le­rin özel­lik­le “İs­lâm­cı mo­der­nist­ler” ta­ra­fın­dan kul­la­nım­la­rı­nın sıh­ha­ti­ne da­ir ya­pı­la­cak araş­tır­ma­lar da, gü­nü­müz İs­lâm hu­ku­ku söy­le­mi­ni an­lam­lı bir çer­çe­ve­ye yer­leş­ti­re­bil­mek için el­zem­dir.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.