- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 69 YIL: 2009
- Trabzon Reji İdaresi 1883-1914
Trabzon Reji İdaresi 1883-1914
Filiz Dığıroğlu
28 Şubat 2009
Değerlendirme: Tubanur Saraçoğlu
Türkiye Araştırmaları Merkezinin düzenlediği Bir Kitap Bir Yazar serisinin 52. toplantısında Filiz Dığıroğlu’nun Trabzon Reji İdaresi isimli kitabı konuşuldu. Reji İdaresi’nin Trabzon’daki uygulamalarını ele alan çalışma Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi tarafından yayımlanmıştır.
1883’teki kuruluşundan 1914’e kadarki dönem içerisinde şirketin uygulamalarını inceleyen çalışma, arşiv kaynaklarını kullanması ve şirketin bölgedeki yansımalarını ele alması bakımından Reji Şirketi ile ilgili diğer çalışmalardan farklılık arz etmektedir.
Çalışmasında şirketin bölgedeki yansımalarının tespiti açısından son derece önemli belgeler içeren Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki Şurâ-yı Devlet Fonu’ndan yararlanan Dığıroğlu, ayrıca dönemin Babıâli basını ile yabancı dilde yayın yapan Pera basınından, vilayet gazetelerinden, Dersaadet ve Samsun Ticaret Odası gazetesi gibi kaynaklardan da istifade etmiştir.
Öncellikle Reji dönemine kadarki uygulamalar hakkında bilgi veren Dığıroğlu’na göre söz konusu dönemdeki uygulamaların ana hedefi tütün gelirlerinin hazineye katkısının arttırılmasıdır. 1876 yılında Rüsûm-ı Sitte idaresi gelirleri arasında yer alan tütün, Duyun-ı Umumiye kurulunca bu idarenin gelir kalemlerinden biri olmuştur. 1883’te ise Reji İdaresi münhasıran tütün gelirleri için kurulan bir şirket niteliği kazanır. II. Abdülhamid’in izniyle Avusturya, Almanya ve Osmanlı Bankası’ndan müteşekkil üçlü bir konsorsiyum şeklinde düzenlenen ve 14 Mayıs 1883’teki nizamnâme ve şartnâmelerle imtiyazlar elde eden çok uluslu, yabancı sermayeli bu şirket, tütün gelirlerini devralmıştır. Osmanlı tütünlerinin üretimi, fabrikasyonu, depolanması ve pazarlanması gibi her türlü safhada tek yetkili söz sahibi olan Reji Şirketi, 1925 yılına kadar Osmanlı Devleti’nin tütün gelirlerini idare etmiştir.
Reji İdaresi tütün ziraatı ve gelirlerinin denetimini yürütürken, toplumsal düzeyde birçok muhatabı ortaya çıkmıştır. Reji’nin muhatap olduğu bu gruplarla ilişkisi, kitabın ikinci bölümünü oluşturmaktadır. Yapılan araştırma çerçevesinde evraklarda, şartnâme ve nizamnâmelerde yer alan hususlara riayet edilmemesi nedeniyle Reji ile tütün üreticisi, tütün tüccarı ve merkezî idarenin temsilcisi olan mülkî amirler arasında çeşitli sorunlar çıktığı tespit edilmiştir. Bu sorunlar, tütün ekim izninin alınması; ambar inşası; tütünün fiyatlandırılması; ürünün ekileceği zaman; üreticiye faizsiz kredi temini; Reji memurlarının şahsi tavırları gibi sebeplerden kaynaklanmıştır. Ancak, bütün bu sorunlara rağmen Reji uzun süre tütün yönetimini elinde tutmuştur.
Reji’nin tekel yetkisinin bulunmadığı ihracat alanında faaliyet gösteren tüccarlar da, Reji’nin muhatap kitlesi arasındadır. Reji şartnâme gereği, kaliteli veya kalitesiz, tüm tütünü almak zorundadır. Dolayısıyla kaliteli tütünü daha fazla fiyat verip satın alan tüccar, özellikle satın alımlarda kendisine büyük bir rakip olur. Kaliteli ürünü ucuza elde etmek isteyen Reji’ye ise, piyasadaki kalitesiz tütün kalır. Reji, bunu engellemek için tütün tüccarına işlerinde zorluk çıkarır.
Kitabın üçüncü bölümü Reji’ye en fazla problemi çıkaran tütün kaçakçılarına ayrılmıştır. Kaçakçılık işini meslek edinmiş, tütün üretim safhalarının hiç birinde bulunmayıp üretilmiş tütünü pazarlayan tütün kaçakçılarının -cezalandırılmasında devlet desteğine sahip olsa da- takibinden sadece Reji sorumludur. Bunlar sıradan kaçakçılar değildir. İç güvenliği tehdit eden düzen bozucu kimselerdir. Bu nedenle eşkıya tanımı içine alınarak devlet desteğinin sağlanması amaçlanmıştır. Her ne kadar bu sınıfın Reji uygulamalarına bir tepki olarak ortaya çıktığı söylense de, Dığıroğlu bu fikre katılmamaktadır. Yazara göre, kaçakçılık tütünün vergilendirilmesine ilişkin bir meseledir. Ancak bu grubun örgütlü hale gelerek silahlanmasındaki neden Reji kolcularının sert tutumlarıdır. Bu nedenle, Reji’ye karşı meydana çıkmış bir grup gibi görünmektedir. Bir başka görüş de devletin kaçakçı kafilelerle baş edemediğidir. Devlet, bunu kendi sorunu olarak görmediği ve şirketin halletmesi gerektiğini düşündüğü için farklı kanaatler oluşmuştur.
Üreticinin Reji’yi değil de gayriresmi tütün tüccarını (kaçakçıyı) tercih etmesinin sebepleri üzerinde de duran Dığıroğlu’na göre, başlıca sorun Reji’nin satın alımlarda düşük fiyat vermesidir. Ayrıca Reji’nin alımları, zamanında gerçekleştirmemesi, ucuza aldığı tütünü birkaç misline satması gibi durumlar da etkilidir.
Reji’nin kaçakçıların takibinde istihbarat başta olmak üzere çeşitli yollarla çalıştığını, bunun için devletten bazı taleplerde bulunduğunu aktaran yazarın ifadesiyle; Reji kendine bağlı kolcuların yetkilerinin arttırılması ve kaçak takibinde askerin kullanılması gibi taleplerde bulunur. Kaçakçıların durumlarına paralel olarak kolcuların durumunda da bir tekâmül gözlenmektedir. Devlet, bu sürece yalnızca asayişi tehdit eden durumlarda müdahale eder.
Sonuç itibariyle, muhataplarıyla arasındaki bütün bu sorunlara rağmen 30 yıl boyunca Reji İdaresi kâr elde ederek Trabzon bölgesinde çalışmalarını sürdürmüştür. Birinci dönem bittiğinde Reji’nin tütün idaresine devam etmek istemesi de bu durumu kanıtlamaktadır.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ