- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 69 YIL: 2009
- SEYRÜSEFER
SEYRÜSEFER
Bir Çağdaş Sanat Öğrencisinin
Londra İzlenimleri ve Daha Fazlası
Londra İzlenimleri ve Daha Fazlası
Cihat Arınç
Londra’da İlk Deneyimler
15 Eylül 2008 günü öğle saatlerinde İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan kalkan uçağıma giderken tuhaf bir dinginlik vardı üzerimde. 27 yıllık hayatının 25 yılını Erenköy’deki evinde ailesiyle beraber geçirmiş birinin belki biraz telaşlı olması beklenirdi. Nihayetinde bu gidiş, bir anlamda sevdiklerinden bir ayrılış olduğu kadar mevcut hayat küresinin dışında yepyeni bir hayata uzanan bir yolda yaşanacak radikal bir kopuşun da başlangıcıydı. Üç buçuk saat süren bir uçak yolculuğunun ardından Heathrow Uluslararası Havalimanı’na indiğimde hava henüz kararıyordu. Kalacağım yere gitmek için yeraltı metrosuna girdim. Doğrusu doktora eğitimimi sürdürmek için Londra’ya geldiğimde bu benim bu şehre gerçekleştirdiğim ilk ziyaret değildi. Belki az evvel sözünü ettiğim dinginlikte bunun da bir parça payının olduğunu söylemek yanlış olmaz. Dolayısıyla karşılaştığım nesneler ve olaylar benim için bir ‘ilk tecrübe’nin konusu değil, üçüncü defa deneyimlenen tanıdık olgulardı.
Londra’yı ilk kez 2008’in Şubat ayında, Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü çatısı altında yazdığım yüksek lisans tezimin konusuyla bağlantılı olarak Birmingham Üniversitesi’nde düzenlenen Walter Benjamin and the Aesthetics of Change: Interdisciplinary Conference başlıklı uluslararası bir konferansta sunum yapmak için İngiltere’ye geldiğimde ziyaret etmiştim. 22-23 Şubat tarihlerinde düzenlenen konferansın hemen ardından bir akşam vakti geldiğim Londra’daki Viktorya İstasyonu’nda beni, Boğaziçi Üniversitesi Türk Müziği Kulübü olarak Albert Long Hall’da verdiğimiz birçok konserde solo icralarda sahneyi paylaştığım değerli dostum Serkan Delice karşıladı. University of the Arts’ta doktora eğitimini sürdüren ve Osmanlı kültür tarihi üzerine çalışan Serkan, evinde misafir olarak kaldığım bir hafta süresince ettiğimiz uzun sohbetlerde Londra’da doktora yapma fikrini aklıma getiren ilk kişidir. Bu bir hafta süre zarfında şehirde yaptığım gezilerde British Museum’un sürekli sergilerinin yanı sıra, National Gallery ve Victoria & Albert Museum’un büyüleyici koleksiyonlarını, ayrıca Tate Modern’daki Marcel Duchamp, Man Ray and Francis Picabia: The Moment Art Changed Forever başlıklı sergiyi görme fırsatım oldu. Hatta bu sonuncusuna dair gülümsetici bir hatıram var.
(Makalenin tamamını okumak için "indir"e tıklayınız.)
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ