MECMUA
İbn Sinâ’nın
Varlık-Mahiyet Ayırımı Üzerine Tartışmalar*
Varlık-Mahiyet Ayırımı Üzerine Tartışmalar*
Sinan Oruç
Bu çalışmanın amacı, İbn Sinâ’nın varlık-mahiyet ayrımına ilişkin modern akademik araştırmalardaki uzun soluklu ve yoğun tartışmaları değerlendirmektir. İbn Sinâ’nın vefat ettiği 11. yüzyılın hemen ardından hem Batı’da (İbn Rüşd ve Thomas Aquinas) hem de Doğu’da (Sühreverdî ve Tûsî) ciddi tartışmaların merkezi haline gelen varlık-mahiyet ayırımı, 20. yüzyılda konu üzerine yapılan akademik araştırmalarda da önemli bir yer işgal etmiştir. Biz de bu makalede meselenin tarihî sürecinden ziyade, 20. yüzyılda oluşan geniş literatürü ele almaya çalışacağız.
Bu makalenin amacı, varlık-mahiyet ayırımı konusunda kimin haklı olduğunu ortaya koymak değildir; bilakis bu konudaki farklı anlayışların sebepleri üzerinde durmaktır. Bu minvalde, İbn Sinâ’nın mahiyeti mi yoksa varlığı mı öncelediği, metafiziğinin merkezine kavramsal/zihnî olanı mı, yoksa gerçek/hakikî olanı mı koyduğu şeklindeki pek çok soru literatürde farklı şekillerde yanıtlanmıştır. Benzer şekilde ayırımın Yunan kaynaklı mı, Yeni-Eflatuncu mu, yoksa erken dönem kelamî tartışmaların bir sonucu mu olduğu meselesi de muhtelif iddialarla desteklenmeye çalışılmıştır. Bu ve bunun gibi pek çok hususun temelinde, gerek araştırmacıların önyargılarından kaynaklanan tarihî, gerek aslî metinlere vukufiyetsizlikten kaynaklanan dilsel, gerekse de İbn Sinâ’nın bazı kavramları farklı yerlerde farklı anlamlarda farklı kişilere hitaben kullanmasının doğurduğu semantik problemlerin yol açtığı yanlış ve farklı değerlendirmeler yatmaktadır. Dolayısıyla, aşağıda çizmeye çalışacağımız portre bu zorluklardan dolayı ayrı yollarda ilerleyen bir dizi iddia ve değerlendirmeyi derli toplu halde bir araya getirip, mukayeseli çalışmalara bir zemin hazırlamak iddiasındadır.
(Makalenin tamamını PDF olarak okumak için "indir"e tıklayınız.)
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ