- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 71 YIL: 2009
- İslâmî İlimler 7 / Hadis Rivayetinde Fakih Râvinin Rolü
İslâmî İlimler 7 / Hadis Rivayetinde Fakih Râvinin Rolü
Hamdi Çilingir
17 Kasım 2009
Değerlendirme: A. Taha İmamoğlu
İslâmî ilimlerdeki alan yakınlaşmasının ürünü olan akademik araştırmalar, son zamanlarda birçok örnek verdi. Bunlardan birisi de geçtiğimiz sene Marmara Üniversitesi S.B.E. Hadis Bilim Dalı’nda savunulan Hamdi Çilingir’in “Hadis Rivâyetinde Fakih Râvinin Rolü” isimli yüksek lisans teziydi. Savunduğu yüksek lisans tezini ana hatlarıyla izah etme fırsatı bulan Çilingir, hicrî ilk üç asırda râvilerin ilmî, ahlâkî ve itikadî kişiliklerinde rivâyetlerinin etkili olup olmadığını fakih râvi kavramsallaştırmasıyla ortaya koymaya çalıştığını ifade etti.
Tezinin birinci bölümünde haber-i vâhidin kıyasa aykırı olması durumunda Hanefîlerin kabul şartı olarak ileri sürdükleri “râvinin fakih olması” şartının ilk dönem Hanefî usûl eserlerinde ne şekilde ele alındığı ve Cessas, Debûsî, Serahsî ve Pezdevî gibi bilginlerin konuyla ilgili yaklaşımları mercek altına alınmıştır. Ayrıca rivâyetin nakledilmesinde râvinin fakih olma şartını ve râvinin fakih olması şartına yöneltilen eleştirileri de bu bölümde ifade eden Çilingir, bunlara ilaveten mânâ ile rivâyette fakih râvinin rolünü de tezinin kapsamına dâhil etmiştir.
İlk olarak fakih râvi kavramının İsa b. Ebân (ö. 221/836) tarafından ortaya konulduğunu ve sahabenin fakih ve fakih-olmayan şeklindeki tasnifin de yine İsa b. Ebân’a ait olduğunu dile getiren Çilingir, sahabe içerisinde bu kavramsallaştırmanın Ebu Hureyre ve İbn Abbas üzerinden yürütüldüğünü; ancak bu tasnifin sadece sahabe nesli ile sınırlı kalmadığını ve sonraları diğer nesillere de intikal ettirildiğini vurguladı.
Tezinin ikinci bölümünde Hâkim en-Nîsâburî ve İbn Nedim’in fakih râvi listelerinden yola çıkarak bazı tespitlerde bulunan Çilingir, fakih râvinin niçin tercih sebebi olduğuna dair klasik birikimi arâyâ ve musarrât hadisleri üzerinden özetledi. İsa b. Ebân’ın Hanefî âlimlerin bazı rivâyet ve râviler karşısındaki tutumunu tutarlı bir şekilde değerlendirdiğini ancak eleştirilerden de nasibini aldığını ifade etti.
İlk hadis usûlü müellifi Râmhürmizî’nin el-Muhaddisü’l-fâsıl beyne’r-râvî ve’l-vâî adlı eserinden hareketle fakih râvinin konumu tezin üçüncü bölümünde detaylıca işlenmiştir. Ancak hadis usûlü eserlerinde ma‘nen rivâyette râvinin fakih olması şartının zikredilmeyişine de atıfta bulunan Çilingir, Hanefîlerdeki “kıyas mı yoksa haber-i vâhid mi önceliklidir” tartışmasına fakih râvi üzerinden bir açıklık getirmeye çalışıldığını ifade etti. Fakih râvinin hangi durumlarda tercih sebebi olduğunu açıklama yönünde bu araştırmanın bir ilk adım olduğunu vurgulayan Çilingir, araştırmasının neticesinde fakih râviye yapılan vurgunun hadis usûlü eserlerinde çok nadir, fıkıh usûlü eserlerinde daha yaygın olduğu tespitine ulaştığını ifade ederek sunumunu sonlandırdı.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ