17. ve 18. Yüzyıl Osmanlısında Melâmîlik: İç Yapısı ve İlişkileri

Ali Erken

15 Ağustos 2009
De­ğer­len­dir­me: C. Ersin Adıgüzel
 
Bo­ğa­zi­çi Üni­ver­si­te­si Ta­rih Bö­lü­mü’nde 17-18. yüz­yıl­lar­da Me­lâ­mî­lik üze­ri­ne yap­tı­ğı yük­sek li­sans te­zi­ni din­le­yi­ci­le­re su­nan Ali Er­ken, Me­lâ­mî-Bay­râ­mî­le­rin ken­di ta­rih­le­ri­ni an­lat­tık­la­rı üç ki­ta­bı ana­liz ede­rek -li­te­ra­tür­de Me­lâ­mî­ler hak­kın­da en çok vur­gu­la­nan me­se­le­ye, ya­ni si­ya­sî oto­ri­te ile ara­la­rın­da­ki so­run­la­ra sarf-ı na­zar­la- Me­lâ­mî­le­rin ken­di­le­ri­ni na­sıl gör­dük­le­ri­ni an­la­ya­bil­me­yi he­def­le­mek­te­dir. Er­ken’in te­zin­de ana­liz et­ti­ği ki­tap­lar, 1630’lar­da Sa­rı Ab­dul­lah Efen­di ta­ra­fın­dan ya­zı­lan Se­me­râ­tü’l-Fu­âd; 1750’ler­de Lâ­lî­zâ­de’nin yaz­dı­ğı Ser­gü­zeşt ve Müs­ta­kim­zâ­de’nin ka­le­me al­dı­ğı Me­nâ­kıb­nâ­me ad­lı eser­ler­dir. Er­ken, su­nu­mu­na bu eser­ler ve mü­el­lif­le­ri hak­kın­da kı­sa­ca bil­gi ve­re­rek baş­la­dı.
İlk ese­rin mü­el­li­fi Sa­rı Ab­dul­lah Efen­di XVI­I. asır­da İs­tan­bul’da ya­şa­mış ve dev­let ka­de­me­sin­de gö­rev al­mış­tır. Sa­rı Ab­dul­lah Efen­di’nin ken­di ifa­de­le­ri­ne gö­re Se­me­râ­tü’l-Fu­âd’ı yaz­ma se­be­bi, Me­lâ­mî-Bay­râ­mî­li­ği an­lat­mak, ta­ri­kat hak­kın­da­ki yan­lış ka­na­at­le­ri ber­ta­raf et­mek ve as­lın­da di­ğer ta­ri­kat­lar­dan bir far­kı­nın ol­ma­dı­ğı­nı gös­ter­mek­tir. Bu ese­rin ya­zı­lı­şın­dan bir asır son­ra ya­şa­yan, Sa­rı Ab­dul­lah Efen­di’nin ikin­ci ku­şak to­ru­nu Lâ­lî­zâ­de Ab­dül­bâ­kî Efen­di Ser­gü­zeşt ad­lı ese­ri­ni ka­le­me al­mış ve ese­rin­de Me­lâ­mî­li­ğin esas­la­rın­dan, pa­di­şah ve dev­let adam­la­rı ta­ra­fın­dan doğ­ru bir şe­kil­de an­la­şı­la­ma­dı­ğın­dan bah­set­miş­tir. Lâ­lî­zâ­de’nin ese­rin­den yak­la­şık 20 yıl son­ra Müs­ta­kim­zâ­de Sü­ley­man Sa­ded­din Efen­di Me­nâ­kıb­nâ­me ad­lı ese­ri­ni yaz­mış­tır.
Er­ken te­zin­de, Me­lâ­mî­le­rin hem dö­ne­min en et­kin ta­ri­kat­la­rın­dan Nak­şi­ben­dî­lik, Hal­ve­tî­lik ve Mev­le­vî­lik hem de Os­man­lı si­ya­sî oto­ri­te­si ile iliş­ki­le­ri­nin na­sıl ol­du­ğu­nu ve ve­li­lik kav­ra­mı­na yük­le­dik­le­ri an­la­mı tes­pit et­mek ama­cıy­la is­mi ge­çen eser­le­ri
-bu so­ru­la­ra ce­vap ara­ya­rak- ana­liz edi­yor. Me­lâ­mî­ler, ma­ne­vî özel­lik­ler ba­kı­mın­dan, bir ve­lî­yi (Me­lâ­mî­ler­ce ku­tub) gü­nah­sız, ha­ta yap­ma­yan, mut­lak ma­ne­vî oto­ri­te sa­hi­bi bir kim­se ola­rak gör­mek­te­dir. Bu nok­ta­da di­ğer ta­ri­kat­lar­dan fark­lı bir çiz­gi­de bu­lun­ma­dık­la­rı an­la­şıl­mak­ta­dır. Sos­yal ha­yat­ta ise, ti­ca­ret, ta­rım ya da dev­let ka­de­me­sin­de yer alan ku­tub­la­rın ha­ya­tın için­de yer al­dık­la­rı gö­rül­mek­te­dir; zi­ra Me­lâ­mî­li­ğin ha­ya­tın için­de ka­la­rak ger­çek­le­şe­ce­ği dü­şü­nül­mek­te­dir.
Er­ken’in dik­kat çek­ti­ği bir baş­ka hu­sus ise, Me­lâ­mî­li­ğin kes­bî ola­rak de­ğil, veh­bî ola­rak ka­za­nıl­dı­ğı­dır; ya­ni me­lâ­met yo­lu­na gi­re­cek ki­şi, dev­rin ma­ne­vî bü­yük­le­ri ta­ra­fın­dan bu yo­la ka­zan­dı­rı­lır. Bu yüz­den, geç­miş­te yan­lış yol­la­ra sap­mış ki­şi­ler Me­lâ­mî şey­hi ola­bil­mek­te­dir. Er­ken’in te­zin­de öne­mi­ne işa­ret et­ti­ği bir di­ğer nok­ta, mü­rîd ile mür­şid ara­sın­da­ki bi­re­bir iliş­ki­dir. Hal­ve­tî­lik­te ol­du­ğu gi­bi rü­ya ile ir­şad yo­lu Me­lâ­mî­lik­te yok­tur. Mü­rîd ile mür­şid ara­sın­da­ki bi­re­bir eği­tim yo­lu, ta­ri­ka­tın Hal­ve­tî­lik ve Nak­şi­ben­dî­lik ka­dar yay­gın­lık ka­za­na­ma­ma­sı­nın se­bep­le­rin­den bi­ri­dir. Er­ken’e gö­re, Me­lâ­mî eser­le­rin­de, za­ma­nın kut­bu­nun ve­fat et­me­si­nin ar­dın­dan bir son­ra­ki kut­bun ne şe­kil­de se­çi­le­ce­ği yö­nün­de her­han­gi bir kri­te­rin yer al­ma­ma­sı da il­gi çe­ki­ci bir nok­ta­dır. Ko­nuy­la il­gi­li eser­ler­de, ku­tub ve­fat et­tik­ten son­ra mü­rîd­le­rin kalp­le­ri­ne ge­len il­ham­la bir ki­şi­nin et­ra­fın­da top­lan­dık­la­rı ifa­de edil­mek­te­dir. Ay­rı­ca kut­bun, Os­man­lı si­ya­sî ha­ya­tı­nı et­ki­le­di­ği yö­nün­de bir inanç var­dır ve ba­zı olay­lar ile ku­tub­la­ra gös­te­ri­len mu­ame­le­ler ara­sın­da doğ­ru­dan ala­ka ku­rul­mak­ta­dır.
İn­ce­le­nen eser­ler­de Me­lâ­mî­ler, di­ğer ta­ri­kat­lar ve dev­let­le dos­ta­ne iliş­ki­ler içe­ri­sin­de gö­zük­mek­te­dir. Er­ken, bu du­ru­mu, Me­lâ­mî ol­ma­la­rın­dan do­la­yı ba­zı sı­kın­tı­lar ya­şa­yan mü­rîd­ler için yol gös­te­ri­ci ni­te­lik­te ya­zı­lar ka­le­me al­mak is­te­ğiy­le ilin­ti­len­dir­mek­te­dir. Bu du­rum, eser­le­rin hem gi­riş hem de so­nuç kı­sım­la­rın­dan an­la­şı­la­bil­mek­te­dir.
Me­lâ­mî­lik­le il­gi­li li­te­ra­tür­de en çok yer tu­tan Me­lâ­mî­le­rin dev­let­le iliş­ki­le­ri­nin ne­tâ­me­li olu­şu me­se­le­si­ni, in­ce­le­di­ği eser­ler­de gö­re­bil­me­nin pek müm­kün ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­yen Er­ken, Ham­za Bâ­lî ve İs­ma­il Ma‘şû­kî gi­bi idam edi­len Me­lâ­mî şeyh­le­ri­nin idam edi­liş se­bep­le­ri­ne bu eser­ler­de yü­zey­sel bir şe­kil­de te­mas edil­di­ği­ni, bu­nun da Me­lâ­mî-Bay­râ­mî­le­rin 16. asır­dan son­ra ge­çir­dik­le­ri dö­nü­şüm­den kay­nak­la­na­bi­le­ce­ği­ni ifa­de et­ti. Da­ha ön­ce­den kü­çük yer­le­şim bi­rim­le­rin­de yay­gın olan Me­lâ­mî­lik, 17. asır­da İs­tan­bul, Edir­ne ve özel­lik­le Bal­kan­lar’da ya­yıl­mış ve dev­let ka­de­me­sin­de yer alan Me­lâ­mî­le­rin sa­yı­sı art­mış­tır. Er­ken, da­ha ön­ce­den ya­şa­nan ba­zı so­run­la­rın bu se­bep­le di­le ge­ti­ril­mek is­ten­me­miş ola­bi­le­ce­ği­ni be­lirt­ti.

EDİTÖRDEN

2024 Güz Programı

Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.

DETAYLI BİLGİ


BİZİ TAKİP EDİN

Vakfımızın düzenlediği programlardan (seminer, sempozyum, panel, vs.) haberdar olmak için e-posta adresinizi bırakabilirsiniz.