- ANA SAYFA
- YAYINLAR
- BÜLTEN ARŞİV
- SAYI 71 YIL: 2009
- Rusya Türkleri ve Rus Basınında II. Meşrutiyet
Rusya Türkleri ve Rus Basınında II. Meşrutiyet
İhsan Demirbaş
12 Ekim 2009
Değerlendirme: Serkan Cihan
20. yüzyıl başları, Rusya (1905), İran (1906), Osmanlı Devleti (1908) ve Çin (1911) gibi çeşitli ülkelerde yaşanan ihtilaller sonucunda mutlak monarşiye dayalı yönetimlerin birer birer tarih sahnesinden çekilmesine şahit oldu. İhsan Demirbaş, Marmara Üniversitesi’nde tamamladığı yüksek lisans tezinde bu konuyu ele alıyor ve II. Meşrutiyet’in ilanının Rusya’da bulduğu yankıları inceliyor.
Konuyu, Rusya Türkleri ve Rus basınının II. Meşrutiyet’e ve dönemin çeşitli problemlerine bakış açısı bağlamında araştıran Demirbaş’ın kullandığı Vakit, Yulduz ve Tercüman gazeteleri Rusya Türkleri tarafından çıkarılan gazeteler: Vakit, Fatih Kerimî’nin başyazarlığında, Tatar ve Başkurtların çoğunlukta yaşadığı Orenburg’ta kurulan ve liberal, ceditçi görüşleri savunan bir gazete. Yulduz, Ahmet Hadi Maksudî’nin başyazarlığında Kazan’da çıkarılan ve liberal Ruslardan etkilenen, pantürkist, ceditçi bir gazete. Tatar bilincinin oluşmasını sağlayan Abdullah Tukay da gazetenin yazarlarından. 1880’li yıllarda Kırım-Bahçesaray’da, İsmail Gaspıralı tarafından çıkarılan Tercüman’nın politikası ise, bütün Türkleri biraraya getirmek; işte, dilde ve fikirde birlik. Pantürkist düşünceyi yaymaya çalışan, bütün Türk aydınlarının takip ettiği çok etkili bir gazete.
Rus basınından ise Russkoye Slovo ve Moskovskiye Vedomosti kaynak olarak kullanılmıştır. 1917 yılında Bolşevik ihtilaliyle birlikte kapatılan Russkoye Slovo 1895’te yayına başlayan, liberal, özgürlükçü hareketlere destek veren, döneminin etkin bir gazetesi. İkincisi ise muhafazakâr, Çar’a hizmet eden bir gazete.
Tezde işlediği sorunsalın daha açıklayıcı olması açısından, gerek psikolojik gerekse model oluşturmak hasebiyle II. Meşrutiyet’in ilanına katkı sağladığını düşündüğü 1905 Rus İhtilali’ne değinerekkonuşmasına başlayan Demirbaş’a göre, Rusya Türkleri II. Meşrutiyet’e, Osmanlı’ya ve Türk-İslâm Dünyasına yapacağı etki bakımından büyük önem veriyor. Bu dönemde Türkler arasında ceditçilik ve pantürkizm çok güçlü. Dünyadaki Türk ve Müslümanların bağımsızlığının tek reçetesi olarak görülüyor Osmanlı. Osmanlı’yı II. Meşrutiyet’in ilanına götüren süreç ise, Makedonya sorunuyla ilişkilendiriliyor. Makedonya’da Bulgarlar, Sırplar ve Rumlar arasında baş gösteren isyanlar ve çete mücadeleleri Osmanlı’yı bu sürece sürüklemiştir. Rusya Türkleri basınında, II. Meşrutiyet’in ilanıyla Makedonya sorununun çözüldüğü; Sırplara, Bulgarlara ve Rumlara istedikleri hakların verildiği; bundan sonra Avrupalıların Makedonya sorunuyla ilgili Osmanlı’ya baskı yapmamaları gerektiği belirtiliyor.
Türk ve İslâm Dünyası açısından da önemli gördükleri II. Meşrutiyet’in ilanı, Rusya Türkleri basınında memnuniyetle karşılanıyor. Ahmet Ağaoğlu, Meşrutiyetin ilanını “İslâm Âlemine Müjde” başlığıyla duyuruyor. Fatih Kerimî, Vakit’te “İslâm âleminin ileriye attığı büyük bir adım” olarak değerlendiriyor. İsmail Gaspıralı ise II. Meşrutiyet’in sadece Osmanlı’ya değil, bütün dünyaya tesir edeceğini; bundan sonra Avrupa’daki hürriyet hareketlerinin ve fikirlerinin Osmanlı üzerinden devam edeceğini; Meşrutiyetin İslâm âlemine en büyük katkısının da bu olacağını savunuyor.
Osmanlı ve Rus meşrutiyetlerini her yönüyle karşılaştıran Rusya Türkleri basınına göre Rusya’daki Meşrutiyet bir halk hareketidir ve gayri Rus unsurlarca gerçekleştirilmiştir. Osmanlı’da ise Türkler, ihtilali bizzat kendileri yapmışlar ve hakları gayrimüslimlere kendi elleriyle vermişlerdir. Rus basını ise, II. Meşrutiyet konusunda karşıt görüşlere sahip. Liberal basın, Genç Türkleri desteklerken sağcı basın Çar’ın durumunu pekiştirmek için II. Abdülhamid’e genellikle destek veriyor. Çar taraftarları kendi çıkarlarına hizmet ettiği ölçüde Osmanlı’da mutlakıyetin devam etmesi yolunda atılan adımları destekliyorlar.
Rusya Türkleri basınında ise II. Abdülhamid, halka ve aydınlara baskı yapan, gerektiğinde aydınları öldürten müstebit birisi olarak anlatılıyor. II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte bu algı da değişiyor. Abdülhamid yanlısı yayınlar başlıyor. Ancak tahttan indirildikten sonra yine Abdülhamid’i kötüleyen yayınlar başlıyor. Genç Türkler’e yaklaşımları ise çoğunlukla olumlu. Zira her iki taraf da Avrupaî fikirlerden, demokratikleşme ve hürriyet fikirlerinden çok etkilenmişler. Ancak Rusya Türkleri basınında, Genç Türklerin yaptığı bazı yanlış uygulamalar eleştiriliyor ve onlara tavsiyelerde bulunuluyor.
Rusya Türkleri basınında yer bulan diğer bir konu Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan etmesi ve Avusturya’nın Bosna-Hersek’i ilhak etmesi. Bu olaylardan sonra hem Rus hem Rusya Türkleri basınında Doğu Sorunu yeniden gündeme geliyor. Rusya Türkleri basınında Rusya’nın Osmanlı politikası eleştiriliyor. Avrupalıların Osmanlı’yı Avrupa’dan atma işini Rusya’ya vermekle beraber mirasına konmayı kendilerinin üstlendiği vurgulanıyor. Rusya’nın bu tutumunu değiştirmesi, Osmanlı’yla iyi ilişkiler kurması isteniyor. Bir başka konu ise, 31 Mart hadisesidir. Bu olay, Rusya Türkleri basınında, yabancı unsurların parmağı olmakla beraber Türk siyasî ve toplumsal dinamiklerinin iç hesaplaşması şeklinde algılanıyor ve İslâm âleminin en acı günü diye nitelendiriliyor. Meşrutiyet’ten sonra verilen hakların korunması gerektiğine dikkat çekiliyor.
2024 Güz Programı
Vakıf faaliyetlerinin en gelenekseli olan seminerler, her yıl güz ve bahar dönemlerinde gerçekleşiyor.
DETAYLI BİLGİ